İSTANBUL (AA) – İstanbul'da bir otelde düzenlenen "Ümmetin Uyanış Öncüsü Filistin" başlıklı 7. Kuala Lumpur Forumu Konferansı ikinci gününde devam ediyor.
Programa çevrim içi olarak katılan eski Malezya Başbakanı ve Kuala Lumpur Düşünce ve Medeniyet Forumu Başkanı Mahathir Muhammed, Birleşmiş Milletlerin (BM) alternatifinin olmamasının eksikliğine dikkati çekerek, "İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırıma müdahale edebilecek ve onu durdurabilecek başka bir örgüt yok." dedi.
BM tarafından önerilen herhangi bir karar tasarısının Genel Kurul tarafından desteklense bile 5 ülkeden herhangi birinin vetosu nedeniyle kabul edilmediğini kaydeden Mahathir, "Dolayısıyla, herhangi bir alternatifimizin olmaması gibi bir sorunla karşı karşıyayız." dedi.
Forum'a tavsiyelerinin ne olacağının sorulması üzerine Mahathir, "Eğer Müslüman ülkelerin çoğunluğu bir araya gelir ve harekete geçerse bu İsrail'i durdurmada etkili olacaktır ama ne yazık ki Müslüman ülkeler bölünmüş durumda ve birlikte çalışmıyoruz. Müslümanlar olarak çalışmıyoruz. Sadece kendi ülkemize bakıyoruz. Bu nedenle zayıfız ve İsrail'e karşı çıkamıyoruz çünkü İsrail'e baskı uygulayacak hiçbir aracımız yok." değerlendirmesinde bulundu.
İslam ülkeleri arasındaki birlik ve işbirliğinin önemine işaret ederek Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) örneğini veren Mahathir, "Ancak OPEC kurulduğunda üretici ülkeler petrolleri için adil bir fiyat alabildiler. Eğer kendi başlarına kalsalardı, petrolleri için adil bir fiyat alamazlardı." ifadelerini kullandı.
İsrail konusunda da aynı şeyin geçerli olduğunu vurgulayan Mahathir, İslam ülkelerinin petrol arzını durdurması ve dolar tahvillerindeki fonlarını geri çekmesi halinde, "dünyayı İsrail'e karşı harekete geçmeye zorlamakta etkili olabileceklerini" söyledi.
– "Bu mücadele dünyadaki tüm ezilen insanlarda yankı buluyor"
Mahathir'in konuşmasının ardından "Aksa Tufanı Sonrası Filistin ve İslam Dünyası" başlıklı sempozyum gerçekleştirildi.
Burada konuşan Güney Afrikalı yazar ve aktivist Dr. Firoz Osman, 7 Ekim 2023'ün, adalet çağrısının Güney Afrika'dan Filistin'e uzandığı "önemli bir gün" olduğunu vurguladı.
Osman, Güney Afrika'nın Filistin'le dayanışmasının ortak baskılarla şekillendiğine işaret ederek, "Filistin halkının mücadelesi özgürlük, adalet ve eşitlik için verilen daha büyük bir savaşın parçasıdır ve bu mücadele dünyadaki tüm ezilen insanlarda yankı bulmaktadır." değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan İslam İşbirliği Teşkilatının (İİT) harekete geçmemesini eleştiren Osman, küresel adaletsizliklere karşı daha güçlü bir duruş sergilenmesi gerektiğini kaydetti.
İstanbul Medeniyet Üniversitesinden Prof. Dr. Berdal Aral da Türkiye'nin Filistin davasına verdiği desteğin AK Parti döneminde daha belirgin hale geldiğini ifade etti.
Filistin meselesinde daha iddialı bir tutum benimsendiğini vurgulayan Aral, Türkiye'nin ekonomik büyümesinin ve savunma sanayisinin yükselişinin de daha bağımsız bir dış politikayı desteklediğini belirtti.
Aral, ayrıca Türkiye'nin Hamas'ı terör örgütü olarak nitelendirmeyi reddettiğini hatırlatarak, Türkiye'nin özellikle İİT aracılığıyla Filistin konusunda Batı söylemine alternatif bir anlatı oluşturma çabalarının altını çizdi.
– "Batı olmadan İsrail rejimi başarısız olur"
İranlı Akademisyen ve Yazar Dr. Mohammad Marandi, "Direniş Ekseni'nin son yüzyılda Filistin halkına karşı yapılan adaletsizlikleri sona erdirme niyetini açıkça ortaya koyduğunu" ifade etti.
Batı'nın İsrail'e verdiği desteği de eleştiren Marandi, "İsrail rejimi tüm bunları kendi başına yapabilecek kapasitede mi? Elbette hayır. Batı olmadan İsrail rejimi başarısız olur." dedi.
Marandi, Beyrut ve Lübnan'ın güneyine yaptığı son ziyaretlerdeki gözlemlerinden bahsederek İsrail'in hava saldırılarının neden olduğu yıkımı anlattı.
"Orada dururken, belki de bu binaların altında hala hayatta olan insanlar vardır ve belki de feryat ediyorlardır diye düşünüyordum." diyen Marandi, İsrail'in saldırılarını ve sivillere verdiği zarara dikkati çekti.
– "Bağımsız olmadan herhangi bir projemiz olamaz"
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslam Dünyası ve Küresel İlişkiler Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Prof. Dr. Sami Al Arian ise İslam ülkeleri arasında birliğe duyulan ihtiyacı vurguladı.
İslam dünyasının son dönemdeki eylemsizliğini eleştiren Arian, "Buradaki asıl mesele bizim hiçbir şey yapamıyor olmamız. Gerçekten bağımsız olmadan, yabancı etkisinden kurtulmadan herhangi bir projeye sahip olamayız." değerlendirmesini yaptı.
Arian, ABD'nin özellikle askeri üsler ağı aracılığıyla kritik jeopolitik bölgeler üzerindeki kontrolünün altını çizdi.
Aksa Tufanı operasyonunun bölgesel dinamiklerde bir dönüm noktası olduğunu, mevcut siyasi yapılardaki kusurları ortaya çıkardığını ve statükoya meydan okuduğunu vurgulayan Arian, bölgenin yaklaşımında köklü değişim çağrısı yaptı.
Arian, İslam dünyasının önceliklerini yeniden değerlendirmesi ve dış baskıların şiddetlendirdiği bölünmelerin üstesinden gelmesi gerektiğini dile getirdi.