TBMM (AA) – CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal, ekonomiyi düzeltmek için önce yargı bağımsızlığı ve adaletin sağlanması, liyakatin tesis edilmesi ve demokrasinin içselleştirilmesi gerektiğini belirterek, bunlar olmadan ekonominin düzelmeyeceğini savundu.
Köksal, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi.
Seçim öncesinde "ülkenin ekonomisi uçuruma gidiyor, sakın seçim ekonomisi uygulamayın" uyarısında bulunduklarını ifade eden Köksal, kamu kaynaklarının AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim harcamaları için kullanıldığının tek tek ortaya çıktığını iddia etti.
Milletin ödediği vergilerin seçimlerde "bol kepçeden" dağıtıldığını ileri süren Köksal, İletişim Başkanlığı bütçesinin yüzde 72'sinin yılın ilk 5 ayında tüketildiğini söyledi. Köksal, başkanlığın 14-28 Mayıs seçim sürecinde 521,4 milyon liralık bir harcama yaparak rekora imza attığını, ilk 4 ayda ise 44 milyon 331 bin lira harcadığını kaydetti.
Köksal, Diyanet İşleri Başkanlığının da Ocak-Mayıs 2023 döneminde 16 milyar 448 milyon 600 bin lira harcama yaptığını belirtti.
Mayıs ayı bütçe gerçekleşmelerine göre örtülü ödenekten mayıs ayında 164,5 milyon lira, yılın ilk 5 ayında 1 milyar 373 milyon 858 bin lira harcandığını anlatan Köksal, "Bu para milletin parası, bu para tüyü bitmemiş yetimin parası. Cumhurbaşkanlığı her gün örtülü ödenekten milletin 9 milyon lirasını harcıyor. Bu bütçe açığı nasıl kapatılacak? Göreceksiniz, yöntem belli, borçlanma, vergi artışı, yeni vergiler veya para basma." dedi.
Köksal, bedava kullandırılan doğal gazın bedelinin de en kısa zamanda milletin sırtına yükleneceğini öne sürdü.
Köksal, iktidarın en düşük memur maaşını 22 bin lira olarak vadettiğini anımsatarak, "22 bin lira verilse bile bu alım gücü yükselecek mi? Yaşam standardı iyileşecek mi? Hiç de kolay görünmüyor maalesef. Çünkü artan kira, gıda, akaryakıt fiyatları ve diğer kalemler maalesef buna izin vermiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kamunun ödediği faizle 85 milyonun borç batağına sürüklendiğini ve uluslararası tefecilere çalışır hale geldiğini iddia eden Köksal, şöyle devam etti:
"Biz 1,5 yıldır elin parasını korumaya çalışmak yerine kendi paramızı korumak için uğraşsaydık bugün başka bir noktada olacaktık. Merkez Bankası, politika faizi yüzde 19 iken faize ve kura karışmamış olsaydı bugün ne enflasyon ne de kur bu seviyede olmayacaktı. Merkez Bankası faizini yüzde 8,5'lara düşürmelerine rağmen mevduat faizi yüzde 35'lere, kredi faizi ise yüzde 45-50'lere çıktı. İhracat arttı artmasına ama ithalat çok daha fazla arttı ve cari açığımız yükseldi. Özetle AKP, bu ekonomi modelinde de başarılı olamadı ve yine bir çuval inciri berbat etmiş oldu. Şimdi bakan değiştirmekle, Merkez Bankasının tepesindekini değiştirmekle bir çıkış yolu aramaya çalışıyor. İstediği kadar kişisel değişiklikler yapsın sonu aynı. Ekonomiyi düzeltmek için önce yargı bağımsızlığını sağlayacaksın, adaleti getireceksin, liyakati tesis edeceksin, demokrasiyi içselleştireceksin. Bunlar olmadan ekonomi asla düzelmez."
Eğitimde de sorunların artarak devam ettiğini savunan Köksal, AK Parti'nin vakıf ve derneklerin kaçak eğitim merkezleri açmasını kolaylaştırmak için çalıştığını ileri sürdü. Köksal, "Ülke genelinde binlerce sübyan okulu, medrese, kurs, kaçak yaz okulları gibi oluşumlar bulunuyor ve bunların hiçbirisi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenmiyor." dedi.