KAYSERİ (AA) – Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Üyesi ve Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Özkır, “Gerçekten bizler ciddi anlamda hepimiz saldırı altındayız yani yalan içerik, sahte içerik, artık adına ne dersek diyelim, böyle bir saldırı altındayız ve maalesef çoğumuz da bunun bir parçası.” dedi.
Özkır, Kayseri’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Medya Derneği işbirliğiyle Yerel Medya Buluşmaları kapsamında Kadir Has Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Dezenformasyonla Nasıl Mücadele Edilir” konulu panelde ulusal medyada da yerel medyada da aynı zamanda küresel medyada da dezenformasyon sorununun olduğunu söyledi.
Dijitalleşmeyle herkesin birer gazeteciye dönüştüğünü ifade eden Özkır, televizyonların, gazetelerin ihbar hatları açtığını, insanların canlı yayınlar yaptıklarını dile getirdi.
Özkır, daha önce gazetelerdeki haberlerin muhabir, editör ve yazı işleri gibi bir hiyerarşi içinde çıkarıldığını belirterek, bu hiyerarşinin kalktığını, hem internet gazetelerinde hem bireylerin sosyal medya hesaplarında hem de kurumların kendi sosyal medya hesaplarında daha ajite edici, dikkat çekici olduğu gerekçesiyle çok sert ifadeler ve ahlaki sınırları da zorlayan ifadelerin kullanıldığını anlattı.
Anadolu Ajansının yakın zamanda “Teyit Hattı”, “Ayrımcılık Hattı” ve “Yeşilhat” gibi projeleri hayata geçirdiğini belirten Özkır, “Bu üçü de yaşadığımız dönemin çok temel problemlerine cevap üretecek şekilde, entelektüel kaygılarla kurulmuş birimler çünkü baktığımızda modern problemler bunlar. Belki 15-20 yıl önce çok da gündemimizde olmayan gazetecilik alanları ve şu anda bunlara doğrudan Anadolu Ajansının yatırım yaptığını görüyoruz. Tabii ki bu Türkiye İletişim Modeli’nin, İletişim Başkanlığı tarafından ortaya konulan vizyonun ki aslında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın içeride ve dışarıda hakikat, adalet çizgisi doğrultusunda yapmaya çalıştığı politikanın bir yansıması olarak İletişim Başkanlığı da bu çalışmalarını sürdürüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Yalan çoğaldığı için dünyada teyit hatlarının da arttığına dikkati çeken Özkır, şöyle devam etti:
“Gerçekten bizler ciddi anlamda hepimiz saldırı altındayız yani yalan içerik, sahte içerik, artık adına ne dersek diyelim, böyle bir saldırı altındayız ve maalesef çoğumuz da bunun bir parçası. Yani gazeteciler, meslektaşlarımız veya çeşitli pozisyonlarda çalışan insanlar olarak da bu sektörün içerisinde yaşayıp biraz da onun parçası olduğunu söylememiz lazım. Dezenformasyonun üretilmesi sürecinde nefret söylemi çok temel bir belirleyen olarak karşımızda yer alıyor. Kişilerin diğer kişilere karşı duyduğu nefret söylemi, grupların diğer gruplara karşı duyduğu nefret söylemi, siyasal ideolojilerin diğer siyasal ideolojilere karşı duyduğu nefret duygusu… Çarpıtma, yalan üzerinden nefret söyletmenin yoğun şekilde üretildiğini görebiliyoruz. Her 100 nefret söyleminden 47’si çarpıtma, yalan başlığı altında. Çarpıtma, yalan da doğrudan aslında dezenformasyonun kendisi.”
Özkır, dijitalleşmeyle nefret söylemi çalışmaları ve araştırmalarında yoğun artış olduğunu, Türkiye’de bu konuda ilk yüksek lisans tezinin 2012 yılında yayımlandığını, o yıldan bu yana aynı konuda 75 civarında yüksek lisans tezi ve 10’a yakın doktora tezi çalışmasının bulunduğunu kaydetti.
Medya Derneği Başkanı ve Takvim gazetesi köşe yazarı Ekrem Kızıltaş da yalan ve gerçek haberleri AA’nın Teyit Hattı’ndan da yararlanarak kıyasladı.
Kızıltaş, dezenformasyon konusunun kazandığı önem üzerine İletişim Başkanlığının Dezenformasyonla Mücadele Merkezini kurduğunu, ayrıca AA’nın da Teyit Hattı’nı hayata geçirdiğini, buradaki örneklere bakarak haberlerin gerçekliğine ulaşılabileceğini anlattı.
Daily Sabah Genel Yayın Koordinatörü Mehmet Çelik de dezenformasyonun insanlık tarihi kadar eski bir kavram olduğunu, hız ve tık heyecanıyla bazen mesleki kazalarla bazen de bilerek siyasi ve ideolojik kaygılardan dolayı dezenformasyonun arttığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Kayseri Bölge Müdürü Yahya Tekin de programın önemine dikkati çekerek, katılımcılara teşekkür etti.