Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

Tunuslu yönetmen Nacer Khemir, sinemaya nasıl başladığını anlattı:86 defa okundu

, kategorisinde, 28 Kas 2022 - 01:00 tarihinde yayınlandı

– “Sinemaya, şahit olmak için, başta babam için şahitlik yapmak için geldim. Babamın ölümüyle aslında ondan çok daha fazlasını, bir toplumu, bir kültürü kaybettiğimi farkına vardım. Sadece babasını kaybetmiş bir yetim değildim, medeniyet ve kültürünü kaybetmiş bir yetimdim”

Tunuslu yönetmen Nacer Khemir, sinemaya nasıl başladığını anlattı:

İSTANBUL (AA) – “8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali”nin (ARUFF) Son Taslak Platformu’na Tunuslu yönetmen Nacer Khemir konuk oldu.

Fidan Sanat Vakfı tarafından düzenlenen, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün desteklediği ve Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu festival kapsamında Beyoğlu’ndaki Atlas Sineması’nda ustalık sınıfı etkinliği gerçekleştirildi.

Festivalin uluslararası jüri başkanlığını da üstlenen tecrübeli yönetmen ve yazar Khemir, hayatından kesitler ve sinemaya başlamasını anlatırken henüz 6 yaşındayken yatılı okula verilmesiyle belirli saatlerde yemek yediği, belirli saatlerde uyuyup uyandığı bir hayata mecbur kaldığını ve çocukluğunun askeri bir düzende geçtiğini söyledi.

Sanata adım atmasının da bu yıllar dayandığını ifade eden Khemir, “Yurt hayatı boyunca en sevdiği anlar, cuma günü öğleden sonra film seyrettiğimiz zamanlardı. Sinema salonu kapkaranlık olduğunda özgür hissediyorduk. Çünkü yöneticiler göremedikleri için bize numaralarımızla hitap edemiyorlardı. Sinema her zaman benim için özgürlüğü tatmak ve dünyaya açılmak anlamına geliyordu.” dedi.

– “Medeniyet ve kültürünü kaybetmiş bir yetimdim”

Khemir, babasının ölümünün kendisinde derin bir üzüntü yarattığını fakat sonradan bu gibi durumların başkaları için aynı derecede önemli olmadığını fark ettiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Şunu anladım ki, şahit olmaya gücü yetmeyen aslında yaşamadan ölmüştür. İnsanlara ulaşmak için en aktüel ve en modern vasıta olduğunu düşündüğüm için sinema yapmaya karar verdim. Sinemaya, şahit olmak için, başta babam için şahitlik yapmak için geldim. Babamın ölümüyle aslında ondan çok daha fazlasını, bir toplumu, bir kültürü kaybettiğimin farkına vardım. Sadece babasını kaybetmiş bir yetim değildim, medeniyet ve kültürünü kaybetmiş bir yetimdim.”

Babasının vefatından sonra ailesiyle ilgili bir konuya çözüm üretmek için annesinden hikaye anlatmasını kardeşlerinin de bu hikayeleri çizmesini istediğini anlatan usta yönetmen, bu hikayeler sayesinde ilk kitabının çıktığını ve daha sonra kitaptan bahsetmek için hikayeler anlatmasının istendiğini söyledi.

– “Hikaye anlatıcısı bizim için sinemacının atasıdır”

İstemeden kendisini bir hikaye anlatıcısı olarak bulduğuna işaret eden Khemir, “Bin Bir Gece Masalları’nı 30 yıl boyunca Avrupa’nın farklı farklı ülkelerinde anlattım. Sonra da kendimi hikaye anlatıcısı olarak buldum. Bu benim filmlerde anlatma kabiliyeti kazanmak için hedeflediğim bir şeydi. Çünkü hikayesiz kimlik olmaz ve bu öz kimliğimi yeniden keşfetmek, yeniden bulmak için hikaye anlatıyordum. Hikaye anlatıcısı bizim için sinemacının atasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Yazarlıktan yönetmenliğe nasıl geçtiğinin sorulması üzerine Khemir, hikaye anlatıcılığı ile sinemanın birbirine paralel ilerleyen şeyler olduğunu dile getirerek, “Yanlış bilinen bir şey var. Aslında biz sinema üreterek hayatımızı kazanmıyoruz. Yani sinema bana para kazandırmaktan çok kaybettirdi. Yani Bin Bir Gece Masalarını anlatarak, konferanslara katılarak ve kitaplarla daha fazla para kazandım.” dedi.

Filmlerinde yapımcı, senarist, set tasarımcısı ve direktör gibi pek çok işi üstendiğini fakat bunlardan maddi kazanç elde edemediğini anlatan Tunuslu yönetmen, “Hatta bir filmimi kurtarmak için kendi birikimlerinden 100 bin avro harcadım. Çünkü ortak yapımcılar filmi durdurmak istiyorlardı. Buna rağmen biliyorsunuz Bab’Aziz filmi, Avrupa film festivallerinde yer almadı.” ifadesini kullandı.

Nacer Khemir, sinema hayatı boyunca yaşadığı zorluklara ilişkin, “Ben küçüklüğümden itibaren kimsenin boyunduruğu altına girmemeyi öğrendim. Kimseyle tartışmak değil amacım ama ne hissediyor ve düşünüyorsam onu ifade etmek için çalışıyorum. Babamın yüzü o filmde İslam’ın ta kendisiydi ve onun kirletilmesine izin vermek istemiyorum. Mesleki bir mesele değil bu daha büyük bir şey. Bu bir şuur ve haysiyet meselesi.” değerlendirmesinde bulundu.

“Çöl İşaretçileri”, “Kayıp Güvercin Gerdanlığı” ve “Bab’Aziz”den oluşan “Çöl” üçlemesi filmleri bulunan Khemir’in görme engelli bir dervişi konu alan 2005 yapımı “Bab’Aziz” filmi de festival kapsamında izleyiciyle buluştu.

8. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali’nin programlarına “www.alemlererahmetfilm.com” adresinden ulaşılabiliyor. Festival, 30 Kasım’a kadar devam edecek.

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ