İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, Türkiye’nin çok güçlü bir sıfır atık gündeminin bulunduğunu belirterek, “Kamu tarafında çok güçlü bir iradeyle bu dönüşümün (mobilite) bir parçası olmayı, Türkiye’yi bu ligde daha ileriye taşımayı hedefleyen uygulamalar olduğunu görüyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ve uluslararası danışmanlık şirketi Bain&Company, Türkiye’nin ilk sürdürülebilirlik raporu olan ESG (Çevresel Sosyal ve Yönetimsel) CEO Pulse’u yayınladı.
Türkiye’de faaliyet gösteren önemli şirketlerin üst düzey yöneticileri (CEO) ile gerçekleştirilen görüşmelerin çıktılarının yer aldığı, liderlerin öngörülemeyen durumlarla başa çıkma stratejilerinin, ülkenin çevreci yaklaşıma geçişinde şirketlerin üslendikleri rollerin ve şirketlerdeki ESG çalışmaları hakkında bilgilerin sunulduğu raporun sonuçları, Dolmabahçe Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi’nde açıklandı.
Raporun tanıtım toplantısında konuşan Dağlıoğlu, Türkiye’ye kendi rekabet ortamında, Orta Avrupa, Doğu Avrupa ve Akdeniz ülkeleri açısından bakıldığında muadil ülkelerden bazı alanlarda çok önde olduğunu kaydederek, bu alanlardan birisinin yenilenebilir enerji yatırımları olduğunu söyledi.
Türkiye’nin elektrik üretim kapasitesinin yüzde 55’inin yenilenebilir kaynaklardan geldiğini dile getiren Dağlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin çok güçlü bir sıfır atık gündemi var. Yakın zamanda Paris İklim Anlaşması’na taraf olduk. Yine baktığımız zaman şimdi Türkiye’nin milli gurur projesi bir elektrikli otomobil projesi var. (Bu proje) Aslında baktığımız zaman bence Türkiye’nin dünyadaki sürdürülebilirlik tartışmalarına yaptığı en büyük katkılardan biri mobilite alanında. Yine baktığımızda bir diğer mobilite başlığı, demir yolu alanında çok güçlü bir yatırım gündemimiz var. Hepsine bakacak olursak kamu tarafında çok güçlü bir iradeyle bu dönüşümün bir parçası olmayı, Türkiye’yi bu ligde daha ileriye taşımayı hedefleyen uygulamalar olduğunu görüyoruz.”
– “Sürdürülebilirlik, Yatırım Ofisi’nin önemli gündemlerinden”
Burak Dağlıoğlu, özel sektör tarafındaki ajandanın da çok yoğun olduğunu, 22 şirketin üst düzey yöneticilerinin kendi gündemlerini dinlediklerini belirterek, “Bunun diğer şirketlere, kamuoyuna, kamudaki karar vericilere ve bireylere birer ilham kaynağı olabileceğini düşündük.” diye konuştu.
Yaklaşık 1,5 yıl önce Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi hazırladıklarını anımsatan Dağlıoğlu, “Burada da sürdürülebilirlik en temel prensiplerden ve yaklaşımlardan biriydi bizim için. Bu nereden geliyor? Birazcık aslında yine bu özel sektör ile, uluslararası yatırım dünyası ile etkileşimimizden geliyor.” ifadelerini kullandı.
Dağlıoğlu, son yıllarda uluslararası yatırımcılardan kendilerine gelen soruların sürdürülebilirlik, yeşil üretim, karbon emisyonunun azaltılması, kadınların ve gençlerin istihdamı gibi konularda yoğunlaştığından bahsederek, uluslararası yatırımcıların yatırım kararlarını verirken sürdürülebilirliğin önemli bir kriter olduğunu vurguladı.
Bu çalışmayı yaparken çok şey öğrendiklerini dile getiren ve uluslararası yatırımcılara yönelik hazırladıkları raporlardan bahseden Dağlıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Son olarak da ofisteki arkadaşlarımızla karar verdiğimiz bir konu vardı onu da ilk defa burada sizinle paylaşıyoruz. Yatırım portföyümüzdeki projelerin sürdürülebilirlik hedeflerine katkısını ölçmeye başladık. Bunun için danışmanlık şirketleri ile çalışıp, dünyadaki uygulamaları bir analiz ettik ve kendimiz bir metodoloji geliştirdik. Ofisteki arkadaşlarımızla yapıyoruz bu çalışmayı. Şu anda 283 proje var ofis portföyümüzde. Bunların yüzde 60’ı erişilebilir ve temiz enerji hedefine hizmet ediyor. Yüzde 72’si iklim eylemi başlığında katkı sağlayan projeler. Yüzde 56’sı sorumlu tüketim ve üretim başlığındaki projeler. Yüzde 60’ı da eşitsizliklerin azaltılması hedefine hizmet eden projeler. Yani 17 başlığın hepsinde ölçüyoruz. Özetle Yatırım Ofisi olarak da sürdürülebilirlik konusu bizim önemli gündemlerimizden birisi.”
– “Türkiye hem başarılı oluyor hem de uluslararası yatırımcıları Türkiye’ye çekiyor”
Bain & Company SEMEA Yönetici Direktörü Roberto Prioreschi de ESG’nin yapılan her şeyin bir parçası olduğunu ifade ederek, gelecek yıllar için çok stratejik bir konu olduğunu söyledi.
Prioreschi, “Beş yılı aşkın süre boyunca ESG alanında dünya çapında birçok projeye katıldık. 1.200’ü aşkın ESG projesi yürüttük. Bu bizim için son derece önemli. Sürdürülebilirlik dönüşümü konusundaki bütün fırsatlardan faydalanmak ve zorlukların üzerine gitmek istiyoruz. Bu konu sadece ekonomik açıdan bir değer değil, sosyal açıdan da bile bizler için son derece önemli.” diye konuştu.
Dünyanın her yerindeki çalışma arkadaşları için BAIN olarak, dünyadaki ilk danışmanlık şirketi olarak bir ESG eğitimi yapmaya karar verdiklerini aktaran Prioreschi, “Özellikle de Güney Avrupa, Orta Doğu, Afrika bölgesinde bunu yapmaya karar verdik. Çünkü kurumlara, vatandaşlara yardımcı olmak istiyorsak çok inanılır güvenilir olmamız gerekiyor. O yüzden de bu önemli konu ile ilgili bizim çalışanlarımızın da eğitilmesi gerekiyordu.” açıklamasını yaptı.
Prioreschi, Türkiye’nin ciddi bir dönüşüm geçirdiğini ve ciddi bir dinamizm sergilediğine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu nedenle Türkiye, son derece öncü ve stratejik bir rol oynayabilir, sürdürülebilirlik söz konusu olduğunda. Türkiye son derece önemli bir ülke, sürdürülebilir kalkınma açısından Bölgede bir itici güç olabilecek bir ülke. Son yıllarda inşa ettiği eğitimi, kaynakları, demokrasisi ve yeşil enerji omurgası sayesinde Türkiye hem başarılı oluyor hem de uluslararası yatırımcıları Türkiye’ye çekiyor.”
– “Şu anda Türkiye için büyük bir fırsatın eşiğindeyiz”
Bain & Company Türkiye Ofisi Ortağı Armando Guastella da Türkiye’nin ilk sürdürülebilirlik raporu olan ESG Ceo Pulse’un sonuçlarını paylaştı.
Raporda Türkiye’nin sürdürülebilirlik açısından bundan sonraki süreçte hangi adımları atabileceğini anlamaya çalıştıklarını dile getiren Guastella, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye bu alanda çok ciddi adımlar attı. O yüzden basit bir rapor olmasını istemedik. Burada iş dünyası liderlerinin fikirlerinin olması gerektiğini düşündük. Sonuçta bu dönüşümü gerçekleştiren kişiler, bu kişiler. O yüzden de şirket liderleri, bu dönüşümü bizim hedeflerimiz doğrultusunda nasıl gerçekleştiriyorlar, bunu anlamak istedik. Sürdürülebilirlik çok etik bir konu, gün geçtikçe şirketler açısından daha da önemli bir konu haline geliyor. Üzerinde etki yaratabileceğimiz şeylere odaklanmanız gerekiyor. ESG’yi geleceğe yönelik büyümeyi sağlayabileceğimiz bir alan olarak görmemiz gerekiyor. Bu aynı zamanda uyum olmaktan da öte bir fırsat. Bu fırsat olarak değerlendirilmeli.”
Guastella, raporun ana mesajlarına değinerek, “ESG tamamen oyunun kurallarını değiştiren bir şey olarak anlaşılıyor. Türkiye’deki şirketler sektörünün lideri olmak istiyorlar. Yani sadece riayet eden değil, aynı zamanda hızlandırmak da istiyor. Şirketler, sürdürülebilirlik yolculuğunun pozitif ve doğru bir yol olduğunu düşünüyor. İçeriden ve dışarıdan kaynaklanan bazı engeller de var. Türk şirketler bunu nasıl fırsata döndürebiliriz diye bakıyor. Ayrıca şu anda Türkiye için büyük bir fırsatın eşiğindeyiz, şafak dönemi yaşıyoruz diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
– “Türkiye’nin krizlere adapte olabilme becerisi çok daha güçlü”
Armando Guastella, sürdürülebilirliğin, geleceği farklı bir şekilde düşünmek anlamına geldiğini kaydederek, görüştükleri şirket yöneticilerinin yüzde 83’ünün tedarik zincirinden iş modellerine kadar her şeyi paydaşlarının ihtiyaçlarına göre uyarladığını söylediğini aktardı.
Türkiye’nin geçmiş yıllardaki krizlerin ardından yapılan büyük değişikliklerden sayesinde eskisine kıyasla daha kuvvetli hale geldiğini vurgulayan Guastella, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yani değişim, krizlere adapte olabilme becerisi, toparlanma becerisi çok daha güçlü. O yüzden de Türkiye’de başarılı olanların sadece burada başarılı olacağı anlamına gelmiyor. Bu yüzden de Türkiye bir bölgesel güç merkezi haline gelebilir. Türkiye için önemli bir fırsat var çünkü iş gücünüz çok genç. İnsanlar çok bilgili. Ancak gençlerin de olması çok önemli. Gençlerin de iş gücünde olması çok önemli. Türkiye’de bunu yapabilir. Dijital olgunluk bireysel bazda ve şirket bazında bu çok çok yüksek. Ayrıca son derece bereketli bir teknoloji ekosistemi var. Bu ekosistemde itici güç olacak şampiyonlara ihtiyacınız var. Raporda da değindiğimiz gibi çok net bir istek belirlememiz lazım, net stratejiler belirlememiz lazım. Ne yapmayı düşünüyorsak bunu somut etkilerle ilişkilendirmemiz lazım.”
Guastella, bir yol haritası hazırlamanın önemine işaret ederek, şirketlerin yapacaklarını piyasa ile açık ve net bir şekilde paylaşması gerektiğini sözlerine ekledi.