İSTANBUL (AA) – Anadolu Ajansının Global İletişim Ortağı olduğu 10. Boğaziçi Film Festivali'nin onur konuğu Filipinli yönetmen Lav Diaz, festival kapsamında masterclass verdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün katkılarıyla, Boğaziçi Kültür Sanat Vakfınca düzenlenen festival kapsamında Atlas 1948 Sineması'nda gerçekleştirilen etkinliği, festivalin artistik direktörü Emrah Kılıç yönetti.
Etkinliğe katılan sinemaseverlerin sorularını cevaplayan Diaz, çekimler esnasında izleyicilere değil karakterlere ve hikayeye odaklandığını belirterek, "Çünkü ben senaryoyu çekimler sırasında da yazmaya devam ediyorum, belli şeyleri ekliyorum. Karakterleri ve hikayeyi bir kutuya atıp onu açıyorum, çok organik bir süreç aslında. Herhangi bir storyboard yok. Aynı zamanda çekim sırasında yeni şeyler bulmaya çok açık oluyorum." dedi.
Çekimlerde o gün çekilecek kısmın senaryosunun oyunculara her sabah günlük olarak verildiğini, birkaç saat çalışıp hemen çekimlere geçildiğini aktaran yönetmen, "Aslında çok işe yarıyor. Çünkü bunu yapıp yapamayacaklarıyla ilgili önceden bir gerginlik olmuyor. Sadece sete geldikleri zaman bunu görüyorlar ve ezberliyorlar. Ben de her gün onları gözlemliyor ve gerekirse değişiklik yapıyorum." şeklinde konuştu.
– "Karakter ve mekan üzerine ayrıntılı olarak çalışıyorum"
Yönetmen Diaz, sahne tasarımında ilham aldığı unsurların sorulması üzerine, kendisinin de geçmişte bir foto muhabiri olduğunu ve filmlerinde geçmişteki pek çok tecrübesinden faydalandığını anlattı.
Filmlerini çektiği mekanları aylar önceden gidip gördüğünü ve gerekli planlamaları yaptığını vurgulayan Diaz, şunları kaydetti:
"Karakterler ve mekanlar üzerine ayrıntılı olarak çalışıyorum. Mekanları koklayabiliyorum ve hayalimde görüntüleyebiliyorum. Oyuncular nereden yürüyecek ne tarafa doğru gidecekler hepsini düşünüyorum. Sonuçta çekim yaptığım yerler bir stüdyo ortamı değil, herhangi bir tasarım yok. Kamerayı koyuyoruz ve doğrudan oyuncular orada oynamaya başlıyorlar. Herhangi bir kurulum, işaretler vesaire yok."
Film yapım sürecinde etkilendiği unsurların sorulması üzerine Diaz, "Ben biraz edebiyattan etkilendim. Prodüksiyon sürecinde her zaman okurum, haberleri, yeni kitapları okurum. Hikayenin yanı sıra ve kitaplardan da bazı şeyler almaya devam ederim. Yani güzel bir satır bulurum ve birden bir ilham gelir. Haberlerden de bazen ilham alırım. Ben okumaya devam ediyorum, biraz okuyorum ve bunlar da kendi içinde açılıyor. Edebiyat o yüzden benim için son derece önemli." değerlendirmesini yaptı.
– "Dünyayı gördüğüm şekilde paylaşmak istiyorum"
Filmlerinin süresinin sinemalarda oynatılan yapımlardan uzun olmasının nedenine de değinen Diaz, "Sinemanın 200 yıllık bir geçmişi var. Benim filmlerim piyasa filmi değil tamamen özgür sinema. Aslında bana sorarsan yavaş da değil filmlerim. Bir şeyler paylaşmak istiyorum ve istediğim şekilde paylaşmak istiyorum. Dünyayı gördüğüm şekilde, dünyaya baktığım şekilde paylaşmak istiyorum. Hayatı da sorguluyorum bunu yaparken, eğer hayatı anlamazsak olmaz. Yani hayatı anlamazsak sinemayı da zaten anlayamayız." dedi.
Sinemayı bir paylaşım kültürü olarak gördüğünü ve herhangi bir yerde izlenebileceğini düşündüğünü belirten Diaz, şöyle konuştu:
"Ben sinemayı büyük bir ekran ve karanlık bir oda olarak düşünmüyorum. Sinemayı, sinema salonlarının ötesine geçerek günlük hayatımızın parçası haline gelen bir şey olarak görüyorum. Bilgisayardan izlemek de bundan biri. Yani bu deneyimler, günlük hayattan bir kesit, dolayısıyla sinemanın aslında bir parçası. Sinemanın da tıpkı hayatlarımızın parçası olduğu gibi. Film çekerken nerede izletilecek diye düşünmüyorum açıkçası."
Dinleyiciler arasında yer alan festival kapsamında gösterimi yapılan 187 dakikalık When The Waves Are Gone (Dalgalar Gittiği Zaman) adlı filmin oyuncularından Ronnie Lazaro da Lav Diaz ile çalışmanın çok eğlenceli olduğunu belirterek, "Eğlendiğiniz zaman daha başarılı oluyorsunuz. Tek başına devam ederken filmin içine girmenize imkan veriyor yönetmen ve 'Kestik, stop' dediği zaman bile durmuyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Türkiye ve dünya sinemasından seçkin örnekleri ve çeşitli etkinlikleri İstanbullu sinemaseverlerle buluşturan festival, 28 Ekim'e kadar devam edecek.