İSTANBUL (AA) – Türk Üroonkoloji Derneği tarafından AstraZeneca Türkiye’nin desteği ile güncellenen “Türk Üroonkoloji Derneği Mesane Kanseri Veri Tabanı” projesinden elde edilen verilere dayanan ve verinin büyüklüğü açısından dünyada bir “ilk” olma özelliği taşıyan analizler sonucunda, tütün kullanımının eş zamanlı mesane ve akciğer kanseri oluşumundaki etkisi açıklandı.
İstanbul’da düzenlenen toplantıda paylaşılan verilere göre, sigara tüketimi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygın bir sorun. Kamuoyu bilgilendirme çalışmalarında genellikle sigara tüketimi ile akciğer kanseri arasındaki ilişki vurgulanıyor. Bunun nedeni ise akciğer kanserinin en sık rastlanan kanser olması. Sigara tüketimi ile ilişkili birçok başka kanser ve hastalık bulunuyor. Bunlar arasında en dikkati çeken organların başında da idrar kesesi, yani mesane geliyor. Mesane kanseri toplumda oldukça yaygın. Güncel verilere göre, Türkiye’de en sık görülen 6. kanser ve kansere bağlı ölüm nedenleri arasında 10. sırada yer alıyor.
AstraZeneca Türkiye’nin desteği ile Türk Üroonkoloji Derneği bünyesinde oluşturulan ve ürolojik kanserler konusunda Türkiye’nin önde gelen merkezlerinin katkısı ile geliştirilen Mesane Tümörü Veri Tabanı’ndaki veriler kullanılarak bir çalışma gerçekleştirildi.
Çalışmada, sigara kullanımının Türkiye’de mesane kanseri gelişimi ile ilişkisi, sigara kullananlarda mesane kanserinin tanı ve tedavi süreçlerindeki özellikleri ve akciğer kanseri gelişimi ile ilişkisi bilimsel bir zeminde incelendi. Çalışma, sigara kullanımı ile mesane ve akciğer kanseri birlikteliğini Türkiye verileri ışığında değerlendiren ilk çalışma olma özelliği de taşıyor.
Çalışmanın sonuçları 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Yaşam Günü kapsamında kamuoyu ile paylaşıldı.
– Tütün kullanımının eş zamanlı mesane ve akciğer kanseri oluşumundaki etkisi
Araştırmada Türk Üroonkoloji Derneği Mesane Kanseri Veri Tabanı’na kayıtlı 2 bin 568 hastanın bilgileri değerlendirildi. Mesane kanseri hastalarının yüzde 2,1’ine aynı zamanda akciğer kanseri, yüzde 9,9’una kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), yüzde 0,5’ine ise hem akciğer kanseri hem de KOAH eşlik etti. Mesane kanseri hastalarının yüzde 50,3’ü, hem mesane hem akciğer kanseri olanların ise yüzde 81,2’si sigara kullanıyordu. Sigara kullanan kişilerde her iki kanser tipine de sigara kullanmayanlara göre daha erken yaşlarda tanı konuldu.
Mesane kanseri olan hastalarda akciğer kanseri görülme sıklığı sağlıklı insanlara göre daha yüksek. Mesane kanseri olup sigara kullananlarda akciğer kanseri gelişme riski daha da artıyor. Mesane kanseri olan hastalarda ortalama 3,7 yıl sonra akciğer kanseri, akciğer kanseri olan hastalarda ise ortalama 4,2 yıl sonra mesane kanseri geliştiği gözlendi. Ayrıca, daha önce sigara kullanırken bırakmış olmak, gerek mesane gerekse akciğer kanseri gelişim riskini azaltmıyor. Sigara kullananlarda mesane kanseri daha erken yaşlarda gözleniyor ve sigara kullanan hastalar daha yüksek evrede ve derecede tanı alıyor.
Sigara kullanan hastaların mesane kanseri nedeniyle idrar torbalarının tamamen alınmasını gerektiren cerrahiye gitme ihtimali daha yüksek olup ameliyattan sonra bu hastalarda komplikasyon gelişme riski de artıyor.
Bu hastaların takiplerinde hastalığın tekrar etme riski, hastalıkta ilerleme riski, hastalığın diğer organlara yayılma riski ve ölüm riski daha yüksek. Hem mesane hem akciğer kanseri olup sigara kullanmaya devam edenlerde mesane kanseri daha ileri evreli olup daha ölümcül seyrediyor.
– “Türkiye, akciğer kanseri görülme sıklığında dünyada 9’uncu sırada”
Toplantıda konuşan Türk Akciğer Kanseri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Atila Akkoçlu, Türkiye’de 2021 yılında 20 milyon kişinin sigara içtiğini, en yüksek oranın 35-44 yaş grubu olduğunu ve erkeklerde sigara içme oranının yüzde 53, kadınlarda ise yüzde 24 seviyesinde bulunduğunu söyledi.
Akkoçlu, akciğer kanseri ile ilgili şu bilgileri paylaştı:
“Türkiye’de akciğer kanseri vakaları erkeklerde yüz binde 74,8, kadınlarda ise yüz binde 10 oranında görülüyor. Akciğer kanseri, bir yıl içerisinde yeni tanı alan kanser sıklığında erkeklerde 1. sırada yer alırken, kadınlarda 4. sırada. Her yıl yaklaşık 41 bin yeni hastada görülen akciğer kanserinde ortalama yaş ise 60. Hastaların yüzde 90’ı sigara içiyor ki sigara içenlerin de yüzde 90’ını erkekler oluşturuyor. Hastaların yüzde 70’i ise maalesef ileri evrede hekime gidiyor. Halbuki Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 2018 itibarıyla yıl içinde 2 milyondan fazla kişiye (tüm kanserlerin yüzde 11,6’sı) akciğer kanseri tanısı konuyor. Ölüm nedeni sıklığında, kanser nedeniyle gerçekleşen ölümler arasında akciğer kanseri erkeklerde yüzde 22 ile birinci sırada, kadınlarda yüzde 13,8 ile meme kanserinin ardından ikinci sırada yer alıyor. Türkiye, akciğer kanserinin görülme sıklığında yüz binde 36,9 ile dünya sıralamasında 9’uncu sırada yer alırken, erkeklerde yüz binde 74,8 ile Macaristan ve Sırbistan’ın ardından dünyada 3’üncü sırada yer alıyor. Akciğer kanseri beklemez. Bu nedenle özellikle sigara içenlerin bu hastalığa çok daha fazla önem vermesi, gerekli tetkikleri zamanında yaptırmaları büyük önem taşıyor.”
– “Tütün kullanımı mesane kanseri gelişme riskini 3-4 kat artırıyor”
Türk Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Güven Aslan da tütün kullanımının mesane kanseri gelişme riskini 3-4 kat artırdığını belirterek, “Bu risk, tütün kullanım süresi ve günlük içilen sigara sayısı ile direkt ilişkili. Ayrıca, hem mevcut sigara içenlerde hem de daha önce sigara kullanıp bırakmış olanlarda mesane kanseri gelişim riskinin hiç sigara kullanmayanlara kıyasla yüksek olduğu da görüldü.” dedi.
Her yıl yeni tanı konulan mesane kanseri olgularının erkeklerde yüzde 50-65’inin, kadınlarda yüzde 20-30’unun tütün kullanımı ile ilişkili olduğunu vurgulayan Aslan, şunları kaydetti:
“Sigara ile ilişkili kansere bağlı ölümler sıralamasında mesane kanserine bağlı ölümler akciğer kanserinden sonra ikinci sırada yer alıyor. Sigaraya daha erken yaşlarda başlayanlarda mesane kanserinden ölüm riski daha yüksek. Mesane kanseri hastalarının daha ileri yaşlarda tanı alması, sigara kullanımına başlama ile mesane kanseri teşhisi arasında yaklaşık 30 yıllık bir gecikme süresi olduğunu düşündürüyor. Bununla birlikte sigarayı bırakanlarda mesane kanseri riskinde ani bir azalma gözleniyor. Bu azalma, sigarayı bıraktıktan 1-4 yıl sonra yüzde 40, 25 yıl sonra yüzde 60. Düşük katran içeren sigara kullanımı da mesane kanserinden korumuyor. Aynı etki elektronik sigaralar için de geçerli. Elektronik sigara kullanan kişilerin idrarlarında da kanser yapıcı maddelerde artış olduğu gözlemlendi.”
Tütünün yaratmış olduğu akciğer ve mesane kanseri etkilerini anlamada bilimsel araştırmanın önemine dikkat çeken Aslan, “Bunu önlemeye yönelik bir strateji geliştirmek için önce sorunun boyutunu, sebeplerini ortaya koymamız lazım. Bu da ancak veriyle olabilir. Sigara ve tütün kullanımının çoklu kanser gelişimindeki rolünü biliyoruz. Ama bilmediğimiz belki de ülkemiz ölçeğinde sigara kullanımıyla bu kanserler arasındaki ilişkiler. Ülkemiz ölçeğinde ilk kez bu verilere sahibiz ve bu veriler ışığında anlıyoruz ki mesane kanseri gelişiminde, sigara ve tütün son derece önemli.” diye konuştu.
Tütün kullanımına hiç başlanmaması gerektiğini vurgulayan Aslan, şöyle konuştu:
“Bu hastalarda klinik süreç daha kötü seyrediyor. Daha ağır diyebileceğimiz tedavi yaklaşımlarına ihtiyaç duyuyorlar. Bu bilgiler ışığında tütün kullanımına hiç başlanmaması, eğer başlanmışsa bırakılması yönünde adımlar atabilmek için bu veriler ışığında bir yol haritası ortaya koyacağız.
Erken yaşta tütün kullanım alışkanlığı başlıyor ve dolayısıyla da kanserler daha erken yaşlarda ortaya çıkıyor. Siz tütün kullandığınızda akciğerde kanserojen etki ve hücrelerde değişim başlarken aynı anda sizin mesanenizde de bu başlıyor. Bu sadece bir zaman içerisinde ortaya çıkan bir durum. Belki akciğer kanseri daha önce teşhis ediliyor ama biliyoruz ki arkasından belli bir zaman sonra mesane kanseri ya da diğer kanserler de ortaya çıkacak. Dolayısıyla bugün akciğer kanseri olan kişiler ileride mesane kanseri olabileceklerini de bilmeliler. Ya da mesane kanseri olan kişiler akciğerlerini de sürekli kontrol ettirmek durumundalar.”
– “Kanserden şifanın tek yolu var; o da kanser olmamak”
Türk Akciğer Kanseri Derneği Önceki Dönem Başkanı Prof. Dr. Erdem Göker ise “Kanser bugün için kronik hastalık haline gelmiş burada. Yani bir yüksek tansiyon hastalığından, bir şeker hastalığından farklı değil. Elimizde çok güzel ilaçlarımız var. Onlarla hastalığı tedavi edip uzun süre yaşatabiliyoruz. Bunu böyle kabul etmemiz gerekir. Kanserden şifanın tek yolu var; o da kanser olmamak.” diye konuştu.
Göker, sigara içen birisinin baştan kanser olabileceğini aklına koyması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Ne kadar erken bırakırsanız o kadar kanserden uzaklaşırsınız. Ne kadar uzun süre içerseniz o kadar kansere yakalanma riskiniz var. Akciğer kanseri ve mesane kanserlerinin birlikteliği çokça görülüyor. Bunu klinik olarak da göstermiş durumdayız. Sigara içmezseniz her ikisinden de kurtulursunuz. Sigara pek çok kansere yol açabiliyor. Akciğer ve gırtlak kanserinin dışında, sigara içindeki birtakım kimyasal maddeler mesaneden atılıyor, mesane kanserine, böbrekten atılıyor, böbrek kanserine, kadınlarda meme ve rahim kanserine yol açabiliyor. Ama klinik olarak bunu gösterme şansımız yoktu. Dünyada da bu tür çok az çalışma var.
AstraZeneca bir ilaç şirketi. Buna rağmen kanseri önlemek adına böyle bir çalışmaya destek veriyor. Mesane kanseri olan hastalarda akciğer sıklığına baktık ve gördük ki sigara içenlerde mesane kanseri riski de çok artıyor. Teorik olarak bildiğimiz bir şeyi klinik olarak da kanıtladık. Bu halkımızı duyarlılaştırmak için önemli bir faktör. Akciğer kanserlerinde bizim belli tedavi yöntemlerimizde başarı şansımız daha yüksek oluyor. Eğer sigara içmeye devam ederseniz başarı şansımız yüzde 5 düşüyor. Sigarayı kanser olduğunuzda bırakırsanız başarı şansımız yüzde 5 artıyor.”