ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Bizim kültürümüzde, başka hiçbir yerde rastlayamayacağınız bir ‘vakıf insanı’ kavramı vardır. Yumuşak gönüllü, fedakar, merhametli, yağmur gibi bereketli, güneş gibi aydınlık ve sıcak insanı tarif eden bu kavramı yaşattığımız sürece, Allah’ın izniyle kimse bu millete zarar veremez.” dedi.
Oktay, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Vakıf Haftası ve Ödül Töreni Programı‘nda yaptığı konuşmada, eğitimden sağlığa, yardımlaşmadan paylaşmaya pek çok alanda faaliyet yürüten vakıfların, asırlardır geniş bir coğrafyada varlığını sürdürdüğünü, faaliyetlerini devam ettirdiğini belirtti.
Vakıf hizmetlerinin esasını “Allah rızasını kazanma” gayesinin oluşturduğunu anımsatan Oktay, bunun da vakıfların faaliyet yelpazesini insanları aşan, her türlü canlıya ve varlığa uzanan bir genişliğe ulaştırdığını dile getirdi.
Osmanlı döneminde, güvenlik ve adalet dışındaki hizmetlerin önemli bir bölümünün vakıflar marifetiyle sunulur hale geldiğini anımsatan Oktay, Cumhuriyet döneminde de yaşanan ihmallere rağmen, bu mirasa sahip çıkıldığını söyledi.
Oktay, “Bilindiği gibi vakıf senetlerinde, vakıf mallarının gayesi haricinde kullanılmasına karşı çok ağır beddualar vardır. Akıl, vicdan ve inanç sahibi hiç kimsenin, bu bedduaları görüp de vakıf malına el uzatması, istismara ve gasba yeltenmesi mümkün değildir.” diye konuştu.
– “5 bin 670 vakıf varlığının restorasyonunu ve onarımını gerçekleştirdik”
Vakıflar Genel Müdürlüğünün, Osmanlı coğrafyasındaki 60 bin mazbut vakfın temsilcisi olarak maziden atiye kurulan köprünün yaşatılmasından sorumlu olduğunu ifade eden Oktay, şunları söyledi:
“Hükümetlerimiz döneminde, geçmişteki ihmalleri telafi edecek çok önemli adımlar attık. Son 20 yılda 6,5 milyar liralık bir kaynakla 5 bin 670 vakıf varlığının restorasyonunu ve onarımını gerçekleştirdik. Halen 110 vakıf varlığının restorasyonu da sürüyor. Sınırlarımız dışında restore ettirdiğimiz 25 vakıf eseri ve çalışmaları devam eden 13 projeyle, bu konudaki sorumluluklarımızı yerine getirmenin gayreti içindeyiz. Ancak, bu yaptıklarımızın ecdadın vakıf emanetlerini koruma konusunda henüz yeterli olmadığını da biliyoruz. Geçmişin ihmallerini, eksiklerini, yanlışlarını, hatta yağmalarını konuşarak vakit kaybetmek yerine, vaktimizi ve enerjimizi bundan sonra ne yapacağımıza hasretmemiz gerektiğine inanıyorum. Ecdadın emanetine ancak bu şekilde layık olabiliriz. Önümüzdeki dönemi, vakıf emanetlerine sahip çıkma, onları asli amaçlarına uygun şekilde ve günümüz şartlarına göre ihya etme dönemi olarak görüyorum.”
Türkiye’de vakıf kurma geleneğinin halen devam etmesinden memnuniyet duyduklarını belirten Oktay, bu vakıfların, kavramın sadece lafzına değil, ruhuna da uygun şekilde faaliyet göstermelerinin önemli olduğunu kaydetti.
İş insanlarının kurdukları vakıflarla Türkiye’nin dört bir yanında inşa ettirdikleri okulları, yurtları, camileri, aşevlerini, kültür merkezlerini gördükçe, yetiştirdikleri gençlerle karşılaştıkça hepsiyle ayrı ayrı gurur duyduklarını dile getiren Oktay, “Rabbim, ‘İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olandır.’ anlayışıyla vakıf kuran, vakıf yaşatan, vakıf faaliyetlerine destek veren herkesten razı olsun.” dedi.
– “Bizim kültürümüzde, ‘vakıf insanı’ kavramı vardır”
Coğrafyadaki bin yıllık Türk varlığının her merhalesinin ciddi sınamalarla geçtiğini vurgulayan Oktay, şöyle devam etti:
“Yaşadığımız onca badireye, yıkıma, felakete rağmen, hamdolsun milletçe dimdik ayakta kalmayı başardık. Böyle dönemlerin ardından hızla toparlanıp yeniden medeniyet yolculuğumuza devam etmemizi sağlayan unsurların başında dayanışma kültürümüz geliyor. Dayanışma kültürümüz her yerde farklı tezahürlerle karşımıza çıkmaktadır. Vakıflarımız, bu kültürün şehirlerdeki kurumsal temsilcileridir. Eğitimde, sağlıkta, evlilikte, iş kurmada, hayatın her alanında insanlar, vakıfların desteğini yanlarında bulmuşlardır. Bizim kültürümüzde, başka hiçbir yerde rastlayamayacağınız bir ‘vakıf insanı’ kavramı vardır. Yumuşak gönüllü, fedakar, merhametli, yağmur gibi bereketli, güneş gibi aydınlık ve sıcak insanı tarif eden bu kavramı yaşattığımız sürece, Allah’ın izniyle kimse bu millete zarar veremez.”
– “Vakıf insanı hikmet ehlidir”
Mevlana’nın, “Tatlı suyun başı kalabalık olur.” sözünü aktaran Oktay, “Siz, vakıf insanı iseniz elbette başınız kalabalık olacak, elbette sevileceksiniz, elbette çok insanın müracaatına maruz kalacaksınız, elbette çok çalışacaksınız. İmha değil, inşa edici vakıf insanı, cedelden uzak kalır, münakaşa çıkarmak yerine ülfet oluşturur. Velhasıl vakıf insanı hikmet ehlidir.” dedi.
İnsan fıtratındaki pek çok hususiyeti bir kenara bırakıp hikmet ehli haline dönüşmenin de bir nasip meselesi olduğunu dile getiren Oktay, şunları kaydetti:
“Büyükler, ‘Vakıf insanı doğulmaz, vakıf insanı olunur.’ demişlerdir. Rahmetli Necip Fazıl üstadın, ‘Benim olmadığım yerde kimse yoktur.’ duygusuyla teçhiz edilmiş kişi olarak gördüğü dava adamıyla vakıf insanı aynı madalyonun iki ayrı yüzü gibidir. Vakıflarımızda, dava adamı olma şuuruyla verilen mücadeleyle de tüm insanlığı kucaklayan medeniyetimiz ortaya çıkar. Kendiyle barışık olduğu için vaktini ve enerjisini başkalarına adayan vakıf insanlarının gayretleri her türlü takdirin üzerindedir.
İnsanlığın da coğrafyamızın da duruş sahibi kişi olarak tarif edebileceğimiz vakıf insanlarına çok ihtiyacının olduğu bir dönemden geçiyoruz. Yaratıcısına ve onun kullarına karşı sorumluluğunu kendine karşı sorumluluğu olarak bilen; hayatını, kabiliyetlerini, imkanlarını bu doğrultuda seferber eden vakıf insanlarını saygıyla selamlıyorum. Bu duygularla Vakıf Haftamızın iyiliğin, güzelliğin, şükrün, bereketin, dayanışmanın, yardımlaşmanın artmasına vesile olmasını diliyorum.”