TBMM (AA) – Meclis Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir, “İBB ileri biyolojik arıtma tesislerini yapamayacaklarını ifade ettiler. Hiç şüphesiz, İBB bu çalışmayı yapmazsa, biz de Marmara’yı kaderine bırakacak değiliz.” dedi.
TBMM Genel Kurulunda, Başta Marmara Denizi Olmak Üzere Denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu görüşüldü.
İYİ Parti Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu, yakın zamana kadar müsilajın ne olduğunun kamuoyu tarafından tam olarak bilinmediğini belirterek, “Türkçe adına tam da uygun bir kıvama ve görüntüye sahiptir, en kolay anlaşılır şekilde ifade etmek gerekirse deniz suyundaki ısınma, durgunluk ve insanlar tarafından oluşturulan atıkların denizi kirletmesiyle meydana gelir; görüntüsü nedeniyle çevre halkına ve turizme olumsuz etkileri vardır ama en önemlisi Marmara Denizi’nin ölmekte olduğunun habercisidir.” ifadesini kullandı.
Bir bakıma, Marmara Denizi’nin bu görüntüyle “imdat” işareti vererek “beni kurtarın” diye seslendiğini belirten Nuhoğlu, Marmara kadar acil olmasa da yakın gelecekte Karadeniz, Ege ve Akdeniz kıyıları için de tehlikenin söz konusu olacağını söyledi.
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, komisyonun, Meclis’te grubu bulunan tüm partilerin uyumlu çalışmasıyla sonuca ulaştığını ve alınması gereken önlemlerin 157 maddede verildiğini dile getirdi. Kalyoncu, “Bunların hepsinin temelinde ise kirleticilerin ortamdan uzaklaştırılması yatmaktadır. Yani Marmara Denizi’ni kirleten noktasal ve yayılı kaynakların bir an önce ortadan kaldırılması gerekmektedir. Aksi halde her ilkbahar ve sonbahar döneminde müsilaj oluşumuyla karşılaşabilmemiz muhtemeldir ki bugünlerde yine Marmara Denizi’nde müsilaj oluşumuna dair haberler duymaktayız. Bunların sebebi; sıcaklık artışları, denizde meydana gelen su karışımları ve kirlenmedir.” şeklinde konuştu.
HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, TBMM Genel Kurulu’nun düşük yoğunluklu bir gününde bu kadar temel bir meselenin ele alınıyor olmasının son derece sorunlu olduğunu söyledi.
Marmara Denizi’nin şu anda “yoğun bakımda” olan bir deniz olduğunu belirten Turan, “Durumu olduğundan daha iyi göstermek de durumu olduğundan daha kötü göstermek de hiçbirimizin işine yaramayacaktır. Daha önce de benzer çalışmalar oldu, benzer araştırma komisyonları kuruldu. Bunlardan bir tanesi tabii, müsilaj için söylemiyorum bunu ama 1988’de çok yoğun balık ölümleri olduğunda kamuoyu dehşete kapıldı, o zamanın siyaset yapıcıları dediler ki: ‘Ya, buna bir bakalım. Bu gerçekten niye böyle oldu?’ O zaman da bir sonuç çıkmadı.” dedi.
Komisyon raporunu çok ayrıntılı okuduğunu ve yazıldığından beri rapor üzerinde çalıştığını ifade eden Turan, “Bu raporun Marmara Denizi’ni kurtarmaya dönük herhangi bir iddiası aslında yok.” görüşünü savundu.
– “Sorunun aciliyeti ortadayken hala çözüme yönelik gerçekçi hiçbir adım atılmadı”
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, geçen sene yüzeye çıkan köpüğün alınarak “müsilajı temizledik, rahat olun” denildiğini ve bir yandan da Marmara can çekişirken, ölüm döşeğindeyken, “buradan nasıl bir siyasi rant devşiririz?” denildiğini öne sürdü.
Şeker, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ülkeyi 20 yıldır tek başına yönetmiyormuşsunuz gibi, 25 yıl İstanbul’u yönetmemişsiniz gibi, İstanbul’un, Marmara’nın kirletilmesinde sorumluluğunuz yokmuş gibi şimdi nasıl belediyeyi, yerel yönetimi suçlarız diye konuyu gündeme getiriyorsunuz. İhtiyacımız yerel yönetim-merkezi yönetim kavgası değil, Marmara Denizi hepimizin. İstanbul’un, Bursa’nın, Tekirdağ’ın, Kocaeli’nin, Balıkesir’in, Çanakkale’nin Yalova’nın, hatta tüm Türkiye’nin Marmara Denizi. Sorunun aciliyeti ortadayken hala çözüme yönelik gerçekçi hiçbir adım atılmadı. Çözümlerin kağıt üzerinde kalması çürümeyi, kokuşmayı, ölümü daha da hızlandırıyor.”
-“İş birliği içerisinde gerçekleştirilmesi önemli”
TBMM Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Demir, Marmara Denizi’nde geçen yıl Haziran ayı başında yoğunlaşan müsilajın, denizlerin ve su varlıklarının korunması için çalışmalar yapılmasını gerekli kıldığını vurgulayarak, komisyonun çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Demir, komisyon çalışmaları kapsamında 11 toplantı yapıldığını, İstanbul’da, Marmara Denizi’ne kıyısı olan illerin yerel yönetimlerinin davet edildiği, geniş katılımlı istişare toplantısı düzenlendiğini belirterek, toplantıların yanı sıra, Marmara Denizi’ne kıyısı olan İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağ’a alan çalışma ziyaretleri gerçekleştirildiğini söyledi.
Marmara Denizi ile ilgili politikalar üretilirken buranın Türkiye’nin bir iç denizi olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Demir, “Yürütülecek çalışmaların siyasi tartışma eksenine taşınmaksızın, iş birliği içerisinde gerçekleştirilmesi önemlidir.” dedi.
Tüm bu çalışmalar neticesinde, Marmara Denizinde görülen müsilaj oluşumuna 3 temel unsurun sebep olduğunu gördüklerini anlatan Demir, birincisi küresel iklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığının yükselmesi, ikincisi Marmara Denizi’nin jeolojik yapısı nedeniyle durgun su yapısına sahip olması, üçüncüsünün ise bölgede yaşayan yoğun nüfus dolayısıyla kentsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların, yeterli arıtmaya tabi tutulmaksızın denize ulaşması olduğunu söyledi.
Hızlı ve etkin olarak müdahalede bulunulacak olan alanın üçüncü bölüm olduğunu kaydeden Demir, “Yani insan kaynaklı kirliliğin önüne geçmektir. Marmara’ya ileri biyolojik arıtmaya tabi tutulmadan ulaşan atık suların taşıdığı azot ve fosfor yükü, fitoplanktonların aşırı artması, müsilajın oluşmasına neden olmaktadır. Bu durum aynı zamanda, besin zincirinin bozulmasına, oksijen seviyesinin azalmasına ve biyoçeşitlilik kaybına neden olmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Raporda; müsilajın kontrolü, önlenmesi, olası etkilerinin ortadan kaldırılması ve en önemlisi de benzeri çevre sorunlarının bir daha yaşanmaması için, farklı alt başlıklarda toplam 157 öneriye yer verildiğini bildiren Demir, “Bu kapsamda raporumuzda; su ve atık su yönetimi, tarımsal ve denizcilik faaliyetlerinden kaynaklı kirliğinin önlenmesi, uzaktan algılama ve erken uyarı sistemleriyle izleme ve denetim çalışmaları, balıkçılık ve su ürünleriyle ilgili tedbirler, müsilajın deniz ekosistemi ve biyolojik çeşitliliğine etkisi gibi alt başlıklarda; kapsayıcı, uygulanabilir ve netice almaya yönelik çözüm önerilerine yer verilmiştir. Ayrıca komisyon olarak ortak görüşümüz: Marmara Denizi’ne ileri biyolojik arıtılmaya tabi tutulmadan, hiçbir şekilde atık su deşarjının yapılmaması; uzun vadeli hedef olarak da Marmara Denizi’ne hiçbir şekilde atık suyun verilmemesidir.” görüşünü paylaştı.
Marmara Denizi’ne günlük 7,5 milyon metreküp atık su verildiğini kaydeden Demir, şöyle devam etti:
“Bunun 5 milyon 800 bin metreküpü İstanbul kaynaklıdır. Yani Marmara’nın kirlenmesine yüzde 75 oranında sadece İstanbul’un sebep olduğu bilinmektedir. Halihazırda İstanbul’un atık sularının sadece yüzde 29’u ileri biyolojik arıtma, kalan kısmı ise ön arıtmayla, yani kabası alınıp denize deşarj edilmektedir. Acil çözüm için İstanbul’un ihtiyacı olan ileri biyolojik arıtma tesisleri hızla yapılmalı, atık su tam anlamıyla arıtılmalıdır. Ne yazık ki yaptığımız görüşmelerde İBB ileri biyolojik arıtma tesislerini yapamayacaklarını ifade ettiler. Hiç şüphesiz, İBB bu çalışmayı yapmazsa, biz de Marmara’yı kaderine bırakacak değiliz. Arıtma tesislerinin kurulması için Cumhurbaşkanımızın talimatıyla Bakanlıklar nezdinde gerekli çalışmalar yapılmakta, tesislerin hızlıca yapılabilmesi için de AK Parti Grubumuz bir kanun çalışması yapmaktadır. Mahalli idarelerin yükümlü oldukları halde atık su arıtma tesislerini verilen süre içerisinde yapmamaları durumunda, arıtma tesislerinin Çevre Şehircilik Bakanlığınca yapılması/yaptırılması ve işletilmesi/işlettirilmesi konusunda çalışmalar devam etmektedir.”
TBMM Başkanvekili Celal Adan, rapor üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından birleşimi 10 Mayıs Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere kapattı.