ANKARA (AA) – İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Göç İdaresi Başkanlığıyla ilgili paylaşımına ilişkin, "Ömrü saçmalamakla devam ediyor. O şöyle zannediyor, kendi SGK Genel Müdürlüğü yaptığı gibi Göç İdaresi Başkanlığı idare ediliyor. O, eski Türkiye'deydi." değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, Göç İdaresi Başkanlığının 9'uncu kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Başkan Savaş Ünlü ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.
Türkiye'nin, Suriye'de iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana gerek iç savaşın etkileri gerekse kitlesel göç akımıyla ilgili bütün kurum ve kuruluşlarıyla çok önemli bir süreç yönetimi ortaya koyduğunu belirten Soylu, Türkiye'nin bu süreç yönetiminde insaniliğini hiçbir zaman unutmadığını, stratejisini ihmal etmediğini vurguladı.
Suriye iç savaşından itibaren Türkiye'nin Avrupa'dan, buranın gelişmiş ülkelerinden daha ön alıcı bir şekilde politikalarını belirlediğini, stratejilerini ortaya koyduğunu, atılacak tüm adımları zamanında attığını ifade eden Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin gerek Suriye iç savaşının etkilerine, gerek Orta Doğu, Orta Asya ve Kafkaslar'dan gelebilecek göç akımlarına karşı alınabilecek tedbirleri iyi bir şekilde tanımlayıp, Göç İdaresi Başkanlığının yönetimi altında bunları talimatlandırdığını söyledi.
Türkiye'nin göç yönetiminin dünyaya örnek olacağını ve takdir edileceğini vurgulayan Soylu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre 2021 yılı ortası verilerine göre dünyada zorla yerinden edilmiş 84 milyon insanın bulunduğunu, 2010 yılında bu sayının 40 milyon olduğunu aktardı.
Sadece 11 yılda gelinen sonuca dikkati çeken Soylu, Yüksek Komiserliğin 6 Mart'ta, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Ukrayna'dan komşu ülkelere ulaşan mülteci sayısının 1,5 milyona ulaştığı gün bu durumu, "2'nci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'nın en hızlı büyüyen mülteci krizi olarak nitelendirdiğini" anımsattı.
Şu anda göç edenlerin sayısının 3,5 milyonun biraz üzerinde olduğunu, Ukrayna içerisinde yer değiştiren insan sayısının ise 6 milyona ulaştığını aktaran Soylu, "BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin 2020 yılı için yayımladığı Zorla Yerinden Edilme Raporunda artık dünyadaki yerinden edilmiş insan sayısının 100 milyonu geçip geçmeyeceği değil de bunun ne zaman gerçekleşeceği tartışılıyordu. Ukrayna'dan kaynaklı 10 milyon insanı hesaba katarsak, rakam şimdiden 94 milyona ulaşmış durumda." diye konuştu.
Soylu, Türkiye olarak göç meselesine Anadolu'nun 100 yıllara dayanan göç tecrübesiyle, bilimsel değerlendirmelerle ve Türk medeniyetinin yüksek vicdanı ve merhametiyle baktıklarının altını çizdi.
Türkiye'nin göç politikasının temelinde "düzensiz göçle mücadele, düzenli göçün yönetimi ve uyum politikaları" olduğunu aktaran Soylu, temel ilkelerinin, sorunu kaynağında çözmek, etkili sınır güvenlik tedbirleri almak, ülke içinde etkin yakalama, sağlıklı ve hızlı işleyen bir sınır dışı mekanizması olduğunu dile getirdi.
– "İnsanlık dışı yalanları ortaya koyuyorlar"
Düzenli göç alanındaki politikaları, düzenli göç kanallarını ülke kapasitesine göre açık tutma, ölümden kaçan insanları geri göndermeme ve insan odaklı yaklaşım ilkeleri çerçevesinde kurguladıklarını belirten Soylu, Türkiye'nin düzensiz göç akımına karşı, sorunun kaynağında çözülmesi için bütün adımları attığını vurguladı.
"Hayatında hiçbir meselenin altına elini koymayanlar, Ukrayna'nın, Avrupa'nın karşı karşıya kaldığı göç krizini gözleriyle görmeyenler, kulaklarıyla dinleyemeyenler, küçük zihinleriyle anlayamayanlar, Türkiye'nin karşı karşıya kalmış olduğu sorunlara yardımcı olmak bir tarafa, baltalamak ve çelme atmak için elinden gelen tezviratı, iftirayı, dedikoduyu, insanlık dışı yalanları ortaya koyuyorlar." diyen Soylu, bunların insan olduğunu düşünmenin bile insanlığa büyük bir ihanet olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin bütün bu zorlu sınamaların üzerinden hem devlet hem medeniyet kapasitesiyle gelmeye çalıştığına işaret eden Soylu, şunları kaydetti:
"Şu anda Afganistan'da 10 bin dolar karşılığında 'Avrupa'ya, Türkiye'ye teslim' göçmen kaçakçılığı yapılmak istenmektedir. Bunu, uluslararası takip eden, bu konunun yetkinliği içerisinde bulunanlar bilmektedir. Peki bu nasıl engelleniyor? Bu, sınır duvarlarıyla engellenmeye çalışılıyor, aynı zamanda Türkiye'de yakalanıyor ve geri gönderme mekanizmalarıyla yapılmaya çalışılıyor. Afganistan'da Taliban geldikten sonra, havalimanı kapalı olduğu dönem hariç son 2 ayda yine geri gönderme mekanizmasını devreye soktuk.
Bu yılın başından itibaren yakalanan 100 Afgan göçmenin 41'ini Afganistan'a gönderdik. Şu ana kadar havalimanı açıldıktan sonra 8 bin 500 göçmeni Afganistan'a geri göndermeyi sağlamış olduk. Bu yılkı tahminimiz de her yakaladığımız 100 kişinin minimum 50'sinin üzerindekini gönderebilmektir. Bu Pakistan'da yüzde 70-80'lik rakamlara ulaşmıştır. Yani Türkiye'yi bir düzensiz göç, kaçak göç merkezi haline getirmemek için, bu konuda Türkiye'de yapılması gereken her şeyi yapabilmek için bütün arkadaşlarımız el birliğiyle gayret gösteriyor. Göç İdaresi Başkanlığı, jandarma, emniyet, kolluk birimleri, Sahil Güvenlik büyük bir mücadele ortaya koymaktadırlar."
– "Söylediklerinde samimi değiller"
Ağrı ve Iğdır sınırının tamamen sınır entegre sistemiyle güvenlik altına alındığını, Suriye sınırında 830 kilometrenin üzerinde bir sistemin yapıldığını, Irak-Suriye-Türkiye sınırında Hezil Çayının olduğu alanda DSİ'nin TOKİ ve İçişleri Bakanlığı'nın benzer çalışmayı yaptığını anımsatan Soylu, "Türkiye'de göç adına yapılacak da yapılmamış bir şey yoktur. Kaçak göç adına alınmamış herhangi bir tedbir söz konusu değildir. Milletimiz rahat olsun. Devlet burada bütün kapasitesiyle beraber çalışmaktadır ve gayret göstermektedir." dedi.
"Türkiye'nin sınır dışı operasyon yapmasına Afrin'de, Çobanbey'de, Azez'de, Cerablus'ta, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde bulunmasına itiraz edenler ve Meclis'te ret verenler acaba göçü o sınırlarda nasıl engellemeyi düşünüyorlar? Böyle bir akılları var mı? Yoksa sadece hükümetin göç politikalarına düşmanlık üzerinden bir değerlendirmeyle mi bu adımı atıyorlar?" diye soran Soylu, şöyle devam etti:
"İdlib'de kamplarımız olmasa, o insanların istikameti neresi olacak? Cerablus, Azez, Mare, El-Bab'da şu anda huzur olmasa, sanayi siteleri yapılmasa, insanlar orada rahat bir şekilde hayatın olağan akışına adım atmasalar o insanlar nerede yaşayacaklar? İdlib'de bulunanların yüzde 65-75'i Halep'ten ve Humus'tan gelmektedir. Türkiye'de bulunanlar da öyle. Halep bölgesi huzura kavuşmadan, orada her gün bombalar patlarken, insanlar katledilirken, insanlar yerlerinden edilirken bu operasyonlarla huzura kavuşmazsa burada nasıl göç geri dönecek veya göçün yeniden gelmesi engellenmiş olacak? Koskoca adamlar konuşuyorlar, laf, söz üretiyorlar. Bir tanesi cevabını versin biz de bilelim. Eğer Esad'ın ellerine o insanları, çocukları, babalarını, annelerini öldürenlere teslim etmek isterseniz, o dünyanın yeni bir soykırımıdır. O, bu ülkeye, bu medeniyete ve insanlığa yakışmaması lazım gelen bir adımdır. Bunu teklif etmek de ayıptır. İnsanları ölüme göndermek, 'siz gidin onların yönetimi altında ölümü kabul edin' demektir. O zaman dünyada olup biteni buradan büyük büyük cümlelerle eleştirenler ya eleştirilerinde samimi değil ya bu söylediklerinde samimi değiller."
Türkiye'de halihazırda 3,7 milyon geçici koruma altında Suriyelinin bulunduğunu, yaklaşık 1,4 milyon kişinin ise çeşitli ülkelerden ikamet izniyle Türkiye'de kaldığını aktaran Soylu, 318 bin kişinin ise uluslararası koruma kapsamında bulunduğu bilgisini verdi.
Bakan Soylu, Türkiye'nin yaklaşık 5,5 milyon yabancıya ev sahipliği yaptığını, 2016'dan bu yana sınırda Türkiye'ye girişi engellenenlerin toplamının 2,5 milyonun üzerinde olduğunu, ülke içinde yakalanan düzensiz göçmen sayısının ise 1,4 milyon olduğunu dile getirerek, "Yani bu ülkenin kolluk birimleri ülkeye girmek üzereyken ve ülke içinde yaklaşık 4 milyon kaçak göçmenle mücadele etmiştir. Aynı zamanda son 5 yılda 700 bin civarında yabancı da Türkiye'ye gelmiş, Avrupa'ya veya üçüncü ülkelere gitmiştir." ifadesini kullandı.
– "Provoke etmeye çalışanlar var"
Uyum çalışmaları kapsamında 2014-2021 yılları arasında mesleki eğitim, genel eğitim ve Türkçe kursu dahil 1,8 milyon yabancıya eğitim verildiğine değinen Soylu, Sosyal Uyum ve Yaşam Eğitimi kapsamında 184 bin kişiye eğitim verildiğini, 2022 hedeflerinin 1 milyon kişi olduğunu bildirdi.
Soylu, Yabancılar İletişim Merkezi'ne gelen çağrı sayısının 15,5 milyon olduğunu belirterek, "Göç, hiçbir zaman hiç kimse için keyifli bir iş olmamıştır. Son 11 yılda bize hiç görmek istemediğimiz fotoğraf karelerini, trajedileri göç meselesi göstermiştir. Ne yazık ki gelişmiş diye nitelendirdiğimiz Batı'nın aslında gelişmediğini ve o gaddar yüzünü bize göç meselesi göstermiştir." diye konuştu.
Bu meselenin zorluklarının, maliyetlerinin, sosyal hassasiyetlerinin olduğuna dikkati çeken Soylu, bundan siyaseten nemalanmaya, toplumu provoke etmeye çalışanların bulunduğuna işaret etti.
Türkiye'nin hem köklü devlet geleneğiyle hem de milletinin ferasetiyle bu meseleyi yüksek bir performansla yönettiğini vurgulayan Soylu, bunda en büyük pay sahibinin Göç İdaresi Başkanlığı olduğunu söyledi.
İçişleri Bakanı Soylu, memleketlerine dönmek isteyenlere bu imkanları hazırlayacaklarını belirterek, "Geride bir büyük Türk milleti kalacak. Nasıl büyük Türk milleti kalacak? Toprağına, kendisine sığınanlara sırtını dönmeyen, ensarın ne olduğunu bilen, unutmayan ve dünyadaki insanları donduran göç manzaralarını bu ülkede yaşatmayan asil bir Türk milleti kalacak." dedi.
– "O soruların cevapları verildi"
Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Göç İdaresi Başkanlığı ve göç ile ilgili sosyal medya paylaşımına değinerek, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kılıçdaroğlu her zamanki gibi saçmalamış yine. Ömrü saçmalamakla devam ediyor. O şöyle zannediyor, kendi SGK Genel Müdürlüğü yaptığı gibi Göç İdaresi Başkanlığı idare ediliyor. O, eski Türkiye'deydi. Göç İdaresi Başkanı, onun illegal bir şekilde SGK'ye taşıdığı ve bu toplumun bütün huzurunu bozacak adamlardan müteşekkil değil. O, bir kere SGK Başkanlığında bu ülkeye yaptığı ihanetlerin bedelini ödesin, bu ülkeye neler yaptığının bedellerini ödesin. Kimleri oraya taşıdığının bedelini ödesin. Göç İdaresi, Sahil Güvenlik tarihinin en büyük mücadelesini yapıyor. Ama onlarda tabii kara çalma, iftira atma elbette ki her zamanki karakterleridir. Göç İdaresinden randevu alacakmış da… Ne kadar yabancı nereden geçmiş, nasıl geçmiş, nasıl olmuş birtakım sorular soruyor. O soruların cevapları verildi Türkiye'de."