İSTANBUL (AA) – Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, gelişmiş ülkelere ve diğerlerine kıyasla Türkiye'nin birçok anlamda pozitif ayrışarak 3 aylık bir dönemi geride bıraktığını belirterek, "Türkiye, sağlık ve ekonomik anlamda ortaya koyduğumuz sahadaki aksiyon planları ve adımları manasında birçok ülkeye kıyasla kararları hızlı ve güçlü aldı. Bunun meyvelerini topladık. Toplamaya da devam ediyoruz." dedi.
Albayrak, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde basın mensupları ve ekonomistlerle bir araya geldi.
Toplantının açılışında konuşan Albayrak çok tarihi bir dönemden geçildiğini ifade etti.
Albayrak, yeni hükümet sistemine geçilmesinin ardından Türkiye olarak birçok badirenin atlatıldığını aktararak, "Yeni sisteme geçtiğimiz süreçte yaşanan ağustos, peşinden 2 seçim süreci, seçim öncesi yaşananlar, ekonomide karşı karşıya kaldığımız sorunlar, peşinden özelikle Orta Doğu'da, bölgemizde komşularımızla yaşadığımız siyasi, askeri, güvenlikle alakalı sorunlar… Akabinde 2020 taze bir başlangıç, güzel ve dinamik derken, bir de baktık ki dünya tarihinin görmediği çok enteresan gelişmeler yaşandı." diye konuştu.
Her geçen gün yeni olayların tecrübe edildiği ilginç bir dönemden geçildiğini vurgulayan Albayrak, "Bakanlık pozisyonuna geldiğimden beri şunun altını çiziyorum; Türkiye olarak biz nasıl içinde bulunduğumuz coğrafyada güvenlik, askeri ve birçok açıdan istikrarlı ve güvenli bir altyapıya sahip olmamız gerekiyorsa, aynı şekilde ekonomik ve finansal olarak da güçlü bir altyapı, mimariye sahip olmamız gerek." ifadelerini kullandı.
Albayrak, eski Türkiye ile ilgili "Dünyanın bir köşesinde biri hapşırıyor, Türkiye zatürre oluyor." değerlendirmelerinin yapıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Bugün gelinen noktada dünya tarihinin en önemli salgını dediğimiz ve bu salgın tecrübe etmediğimiz şekilde iktisadi faaliyetin her alanında… 'Great recession' diye tabir edilen geçmişten bugüne yaşanan 1929 Buhranı ve 2008 krizlerinin ardından bu 3'üncüsüne akademik olarak 'great cessation' denilmeye başlandı. Daralma, küçülme falan değil, duruş deniliyor. Hiçbir şekilde tecrübe edilmeyen bir noktadayız. İnsanların sokağa çıkıp, bir şey bile tüketemediği bir döneme girdik. Ekonomik ve iktisadi faaliyetlerin hangi alana yönelik ne tür tedbirler alacağımızı kestiremediğimiz bir süreci yaşadık, yaşıyoruz. Derinliği ne olacak, önümüzdeki süreç ve çeyrekler bize neyi getirecek? Bunun içerisinde ülkelerin birbirlerine ve kendi içinde, genel ticaret dengesi içinde yaşadığı, rekabet içerisinde olduğu, farklı algı operasyonları, birbirleri ile ticarete yönelik çatışmalara maruz kaldığı bir süreci yaşıyoruz. 2018'den bu yana bunlar tecrübe edilirken, Türkiye olarak biz bundan minimum etkilenmek için yeni sistemin getirdiği güçlü ve hızlı karar alma fonksiyonunun da katkısıyla, gelişmiş ülkelere ve diğerlerine kıyasla Türkiye birçok anlamda pozitif ayrışarak 3 aylık bir dönemi geride bıraktı.”
– "Birçok ülkeye kıyasla kararları hızlı ve güçlü aldık"
Bakan Albayrak, mevcutta birçok belirsizliğin sürdüğüne işaret ederek, ancak bardağın dolu tarafına bakarak her geçen gün normalleşme sürecinde ilerlendiğini söyledi.
Bu süreçte çok dinamik ve aktif olunması gerektiğini vurgulayan Albayrak, "Türkiye, sağlık ve ekonomik anlamda ortaya koyduğumuz sahadaki aksiyon planları ve adımları manasında birçok ülkeye kıyasla kararları hızlı ve güçlü aldı. Bunun meyvelerini topladık. Toplamaya da devam ediyoruz. Bunun yeni döneme ilişkin Türkiye ekonomisinin ortaya çıkan bu resme karşı fırsatları çok olumlu etkileyeceğini düşünüyorum." dedi.
Albayrak, Türkiye'nin ilk çeyrek büyümesi açısından pozitif ayrıştığını belirterek, şöyle devam etti:
"İkinci çeyrekte de dünyadaki ülkelere bakacağız ve inşallah dünyadaki daralma ne çerçevede olacaksa, Türkiye olarak bu sıralamada birçok ülkeye kıyasla daha olumlu bir netice alacak. Nispeten daha az etkilenen ülkelerden olmak için mücadele veriyoruz. Mayıs, nisana göre daha olumluydu. İnşallah haziran mayısa göre daha olumlu kapanırsa ikinci çeyrek de inşallah bu çerçevede olacak. Üçüncü ve dördüncü çeyreklerle birlikte bu yılı büyüme anlamında olumlu kapatacağımızı düşünüyoruz. Türkiye, 2018 ve 2019’da birçok olumsuz beklentiye rağmen daha olumlu performans sergiledi. Büyük resme sıkı bir çalışmanın ürünü şeklinde hazırlanmış adımlarla yolumuza devam ediyoruz. İktisadi faaliyetin normalleşme sürecinde ekonominin tüm paydaşlarını kuşatacak şekilde finansal sistem ve mimarinin güçlü altyapısını daha da güçlendirecek, finansal güvenliği de içerecek adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Bu manada attığımız ve atacağımız birçok adım var."
– "Önceliğimiz, istikrarı, istihdamı muhafaza etmek"
Açılış konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Albayrak, 2020'yle ilgili makro ve mikro öngörülerde bulunurken, normal bir dünya ikliminden yola çıktıklarını, bütün dünya gibi kendilerinin de rakamları revize etme noktasına geldiklerini belirtti.
Albayrak, yola gayet iyi başlandığını ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bütçe performansı olarak iyi başlamıştık. Ocak, şubat ve martın ilk yarısına, pandemi sürecinin Türkiye'yi etkisi altına alana kadar bütçe, büyüme, cari denge tarafında da hakikaten birçok açıdan iyi bir noktaya gelmiştik. Bugün içimizden geçtiğimiz noktada mali disiplin bizim her zaman kırmızı çizgimiz oldu. Bugün geldiğimiz noktada olağanüstü bir dönemden geçerken bütçe açığı performansı önceliklerimiz arasında değil. Sadece 1,5-2 ayda Amerika’da 40 milyonun üzerinde işsiz kaldığı, dünyada bu kadar büyük küçülmelerin konuşulduğu bir ortamda bütçe önceliğimiz en ön sıralarda değil.
Önceliğimiz, istikrarı, istihdamı muhafaza etmek. İktisadi faaliyet noktasında etkilenen paydaşları mümkün olduğu kadar oluşturacağımız paketlerle kalkan içine alarak korumak ve muhafaza etmek. Dolayısıyla tabii ki sınırsız bütçe ile alakası söz konusu değil ama özellikle hükümetlerimizin geçmişten bugüne kadar mali disiplin noktasında ortaya koyduğu performans ile bugün ortaya çıkan Türkiye’nin borçluluk düzeyinin çok ama çok alt düzeyde olmasından kaynaklı getirdiği konfor alanından hareketle, bu yıl önceliklerimiz saydığım hususlar olacak.”
– "Mevduat faizleri, faizler düşecek"
Albayrak, özellikle dünyanın uzun yıllardır tartıştığı büyüme ve borç sorununda Türkiye’nin diğer ülkelere kıyasla pozitif ayrıştığını vurgulayarak, “Borç düzeyinin gelişmiş ve birçok gelişmekte olan ülkelere göre çok altta olmasının oluşturduğu rahatlık, büyüme kapasitesi ve potansiyelinin yavaşlayan ülkelere kıyasla, genç, dinamik potansiyeli, ihracat potansiyeli ve bölgedeki stratejik avantajından dolayı çok hızlı adapte olabilecek ve bu süreci normalleştirecek alana sahip olduğunu düşünüyorum.” dedi.
TL mevduatlarının düşmesine değinen Albayrak, bunun uzun yıllardır tartışıldığını, mevduatların düştüğünün, kaçtığının konuşulduğunu dile getirdi.
Albayrak, “Şunu diyorsanız, bu tip dalgalı dönemlerde gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinin dalgalanmasından kaynaklı korunma… Açıkçası ben döviz talebi yoğunluğu görmüyorum. Bu manada geçtiğimiz 6 aylık süreçte, döviz talebiyle ilgili 2018 ve 2019'a kıyasla çok yoğun bir baskı olduğunu düşünmüyorum. Son birkaç aydır dünyada yaşanan süreçten kaynaklı altın talebi arttı. Doğru. Dünyanın her yerinde olduğu gibi arttı. Yakından izleyenler iyi bilir son haftalardaki normalleşme, küresel normalleşme, emtia fiyatlarındaki normalleşme altına olan talebin, yavaş yavaş bu döngü içerisinde gidip geleceğini düşünüyorum.” diye konuştu.
TL mevduatlarındaki düşüşün döviz talebi doğurduğu hususunun özellikle geçen son 3 ayda yoğun endişe edici bir resim doğurduğunu görmediğini belirten Albayrak, “Özellikle reel ekonominin rayına hızlı şekilde oturması potansiyelini doğurmuş mudur?” diye sordu.
Albayrak, Türkiye’nin belki ilk defa enflasyon, faiz ve kur denkleminde tüm benzer ülkelere kıyasla çizginin dışına çıkmadığı, kontrolü kaybetmediği bir süreç yönettiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Normalleşme sürecine bağlı olarak reel sektörün tüm üretim kapasitesi ve potansiyeli çerçevesinde Türkiye’yi ayrıştıracak önemli hususlardan birisi mevduat faizleri, faizler düşecek. 17-25 Aralık sürecinden sonra, tek haneli faizleri yaşadığımız süreçten hemen sonra, 2014 Ocak ayında yüklü bir faiz artışıyla Merkez Bankası piyasa faizlerinin yüzde 13-15 bandına çıktığı ve daha da inmediği bir dönem. Bu beraberinde neyi doğurdu? Piyasa faizleri TL’de yüzde 13-15, döviz yüzde 6-7. Doğal mecrasında dolarize olmuş bir sisteme ister istemez gittik. Bu da beraberinde doğal mecrasındaki dolarizasyonun TL’ye olan talep değil dövize olan taleptir.
Dünyanın hangi sektöründe yüzde 15 kar marjı var? Hangi yatırım, hangi gelişme, hangi istihdamdan bahsedeceksiniz? Uzun yıllar sonra ilk defa TL-döviz makasını daralttık. Buna dayalı düşen maliyetler, faizlerle birlikte reel kurun çok daha fazla potansiyel alanının genişlediği ve dolarizasyon riskinin tersi yönünde ciddi bir sürece giriyoruz. Faizler ile kurda, enflasyonda istikrarlı dönemin devam etmesi sürecinden taviz vermeyeceğiz. Seçim yok, o yok, bu yok. Bütün bu yaşanan sıkıntılardan Türkiye ekonomisi olarak ciddi dersler ve tedbirler alarak piyasa normalizasyonun küresel krizin normalleşmesiyle hızlı şekilde ilerleyeceğini düşünüyorum.”
Bakan Albayrak, alternatif yatırım araçlarına gebe süreçlerin yaşandığına işaret ederek, “Hazine ve farklı kurumlarımız önümüzdeki aylarda normalleşmeyle beraber yeni yeni adımlar atacak. Bunlara da hazır olmak lazım. Bunun çalışmasını yapıyoruz. Yatırım araçları, enstrüman çeşitliliği, farklı alanlarda çok ciddi çerçevede çalışma yürüteceğiz.” dedi.
Amerika'daki olayların endişe verici olduğunu belirten Albayrak, ABD'deki olayları kendilerinin de yakından izlediğini dile getirdi.
(Sürecek)