KONYA (AA) – CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye'nin borçlanmadan, imkanlarını üretime, ülkeye döviz kazandıran hizmetlere yatırarak ekonomi politikasını şekillendirmesi gerektiğini belirtti.
Öztrak, bir otelde düzenlenen CHP Ekonomi Masası Toplantısı'nda, heyet olarak aralık ayından bu yana 21 ilde, iş dünyası temsilcileriyle ve esnafla bir araya geldiklerini söyledi.
Buluşmalarda aldıkları vatandaş görüşleriyle ekonomi politikalarını güçlendirmeyi hedeflediklerini dile getiren Öztrak, "Ekonomi iyi gitmiyor. 2014 yılından beri öngördüğümüz ekonomi, özellikle ülkeyi yöneten hükümetlerin öngördüğü rotadan çıkmış vaziyette. 2011 yılında hükümet bir hedef koymuştu, demişti ki; 'Türkiye'nin gayrisafi yurt içi hasılası 2023'te 2 trilyon dolar olacak. Aslında 2013 itibarıyla baktığımızda 1 triyon doları yakalamıştık. Yani bu işin çok da uzağına düşmüyorduk ama özellikle 2013 yılından itibaren, hele 2014 yılında tek adam vesayet rejiminin düğmesine basılmasından sonra Türkiye, bu patikadan hızla uzaklaşmaya başladı. Eğer 2 trilyonluk milli gelir hedefine uygun olarak gitmiş olsaydık, 2020 yılında Türkiye'nin gayrisafi yurt içi hasılasının 1 trilyon 600 milyar dolar olması lazımdı ama 717 milyar dolarda kaldı. Geçmişteki performansın bile altında kaldı." ifadesini kullandı.
Öztrak, Türkiye'nin hedefine ulaşamamasının 3 önemli nedeninin olduğuna değinerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir kere Türkiye'nin özellikle borçlanmaya, sıcak paraya dayanan büyüme modeli 2013'ten sonra tıkandı. 2013'te ABD Merkez Bankası Başkanı, 'Ben artık dolar basmayacağım ya da dolar basımını yavaşlatacağım.' dedi ama biz aynı sıcak parayla büyüme politikasını devam ettirdiğimiz için ve gelen parayı da büyük ölçüde betona, ranta yatırdığımız için Türk ekonomisi patinaj yapmaya başladı. İkinci önemli konu, Türkiye'nin tek adam rejimine geçmesiyle, 2014'te bu düğmeye basılmasıyla birlikte ciddi bir devlet krizi dönemine girildi. Bütün devlet kurumlarında ciddi yıpranmalar, demokrasinin kalitesinde ciddi aşınma, hukuk devletinde çok ciddi bir bozulma dikkati çekmeye başladı. En son 2020 yılında da bir küresel salgınla karşı karşıya kaldık. Salgın çok kötü bir şekilde yönetildi."
Salgında esnafın ciddi zarar gördüğünü, gereken desteklerin verilemediğini savunan Öztrak, "Türkiye, dünyada kendisine benzer ekonomiler arasında doğrudan bütçeden en düşük destek veren 3. ülke. Buna karşılık en fazla borç veren ülkelerin de başında geliyor." dedi.
Öztrak, Türkiye'nin uzun süredir büyüyemediğini, büyüme hızı ivmesinin aşağı doğru indiğini ileri sürerek, "Ekonomi politikalarının başarısı çalışmak isteyene ne kadar iş verdiğinizle ölçülür. Türkiye'de iş kayıplarının salgından önce başladığını, salgından sonra da devam ettiğini görüyoruz. Türkiye'de 2 yılda 2 milyondan fazla insan işini kaybetmiş. İşsizlerin sayısı 10 milyonu geçmiş. Konya'da da çalışan sayısı 21 bin kişi azalmış, işsiz sayısı da 71 bine çıkmış." değerlendirmesini yaptı.
Ülkede gelir dağılımına konusuna ilişkin görüşlerini açıklayan Öztrak, yoksul sayısının son 3 yılda 18 milyon kişiye dayandığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Bir yandan borç yükü ağırlaşıyor bir yandan da dışarıdan gelebilecek herhangi bir riske karşı yani sermaye girişinde ani bir duruş olması, borçlanamamamız halinde risk artıyor. Merkez Bankasının kasasında rezerv falan yok. Başkan konuşuyor, '5 ülkeyle swap yapmaya çalışıyoruz' diyor. Swap dediğiniz, son derece kısa vadeli borçlanma. Bu kısa vadeli borçlanmalarla rezervleri ayağa kaldırmaya çalışıyorlar. Devlet krizinin bugün bence en kritik görüntülerinden biri Merkez Bankasında yaşananlar. Merkez Bankası, elindeki imkanları hükümetle ortaklaşa tespit ettiği enflasyon hedefine ulaşabilmek için bağımsız bir şekilde kullanabilecek olan bir kuruluş ama Merkez Bankasına sabah akşam müdahale ediliyor. Türkiye'de Merkez Bankası başkanı dayanmıyor."
Siyasi ahlak yasasının çıkması gerektiğini savunan Öztrak, "Türkiye'deki bir kara para aklayan insan, Türkiye'de en fazla 10 yılla, indirimlerle neredeyse hapse girmeden kurtulurken Amerika Birleşik Devletlerinde kara para aklayan biri 225 yıl hapse mahkum olabiliyor. Bu, siyasi ahlak yasasının da diğer alanlarda da Türkiye'nin atması gereken adımların çok önemli olduğunu gösteriyor. Ayrıca Türkiye'de Anayasa'da Ekonomik ve Sosyal Konsey var ama uzun yıllardır toplanmıyor. Ekonomik ve Sosyal Konseyi bir an önce hayata geçireceğiz, Ulusal Vergi Konseyini kuracağız. Vergilerin nasıl olması gerektiğine tüm iş adamlarıyla birlikte karar verilecek. Yine Kesin Hesap Komisyonunu kuracağız, burada da millete, vergilerini nasıl harcadığımızın hesabını vereceğiz." ifadesini kullandı.
Faik Öztrak, ülke ekonomisinin yeniden üreten, üretime dayanan, üretimle kazanan bir hale getirilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:
"Türkiye artık borçlanarak büyümemeli, şişmemeli. İmkanlarını üretime yatırmalı, üretimle büyümeli. İç ve dış tasarrufları betona değil, üretime ve döviz kazandıran hizmetlere yatırmamız lazım. Bugün yaşadığımız ödemeler dengesi konusu bunu gösteriyor. Dijital ve yeşil ekonominin sunduğu yeni fırsatları kullanmalıyız. Eğitimde politikasını, paydaşlarla beraber yeniden oluşturmalıyız. Eğitimle ilgili iş gücünü, yarışma gücünü ve verimliliği artıracak dönüşümü gerçekleştirmeliyiz. İnsan gücü planlamasına önem vermeliyiz. Organize sanayi bölgelerinde, istedikleri niteliklerde iş gücünü bulamamaktan şikayet ediyorlar. Üreten ekonomi. Son dönemde yaşadığımız bu buhran, ekonomi, devlet ve salgın kriziyle birlikte ortaya çıkan buhran, sektörler üzerinde derin tahribat yarattı. Bu tahribatı giderecek bir dönüşüm ve destek programını derhal yürürlüğe koymamız lazım."
Toplantıya Öztrak'ın yanı sıra, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın ve bazı milletvekilleri ile iş dünyası temsilcileri katıldı.