TBMM (AA) – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda, Sincan Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu kabul edildi.
Komisyon, AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu başkanlığında toplandı.
Toplantının açılışında konuşan Çavuşoğlu, Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyonu’nun hazırladığı Sincan Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu’nu görüşeceklerini belirtti.
Çavuşoğlu, öncelikle TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na yapılan bireysel başvurulara ilişkin bilgi verdi.
Hakan Çavuşoğlu, komisyona, 27. Yasama Dönemi’nde 7 Nisan 2021 itibarıyla ulaşan toplam başvuru sayısının 7 bin 274’i bulduğunu, bu başvurulardan 7 bin 173’ü hakkında gerekli işlemin yapıldığını, bekleyen başvuru sayısının ise 101 olduğunu söyledi.
Çavuşoğlu, işleme alınan başvuruların, cezaevine ilişkin sorunlar, yargıya ilişkin sorunlar, yerinde inceleme talebi, kolluk uygulamaları, sosyal güvenlik işlemlerinden şikayet, yardım talebi, işçi sorunları, yabancıların sorunları, memuriyete ilişkin sorunlar, yasal düzenleme talebi, engelli bireylere ilişkin sorunlar, yurt dışında yaşayan vatandaşların sorunları, güvenlik soruşturması kaynaklı sorunlar, gayrimenkul sorunları, komisyonun girişimde bulunması talebi, üniversite ve YÖK ile ilgili sorunlar, terör kaynaklı sorunlar, askerlikle ilgili sorunlar, kayıp vakalarla ilgili sorunlar, memuriyet sınavı sorunları, yabancı ülkelerdeki bölgeler ve uluslararası kuruluşlarla ilgili sorunlar, AİHM başvuru yardım talebi ile diğer sorunlardan oluştuğunu aktardı.
Rapora ilişkin komisyona sunum yapan Hükümlü ve Tutuklu Haklarını İnceleme Alt Komisyon Başkanı ve AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven ise komisyonun 27. Dönem’de ikinci defa Sincan Cezaevi’ne ziyarette bulunduğunu belirterek, “2019 yılında ilk ziyaretimizden sonra tekrar yerine gidip önceki raporumuz çerçevesinde nasıl bir gelişme olduğunu, nelerin yapıldığını ya da yapılamadığını tespit anlamında bir ziyaret gerçekleştirdik.” dedi.
Yurdunuseven, “Cezaevlerimizde sistematik bir işkenceyle ve kötü muameleyle ilgili bir şikayet gelmemiştir. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne teşekkür ediyorum. Bu konuda arkadaşlar çok hassas davranıyorlar.” diye konuştu.
Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi’nin (ACEP) uygulamasını gördüklerini anımsatan Yurdunuseven, “Hükümlü ve tutukluların aileleriyle görüşmeleri anlamında güzel bir uygulama. Bu sadece görüşme anlamında değil; dilekçe verme, kantinden sipariş verme, dilekçelerin sonuçlarını görme anlamında da gerçekten önemli. Bazı arkadaşların ‘burada dinleme olabilir mi?’ anlamında çekinceleri vardı ama gördüğümüz kadarıyla teknolojik anlamda kapalı bir mekan ve teknolojinin de buna izin vermeyeceğini gördük.” ifadesini kullandı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ise kendisine cezaevlerinde bulunan kitapların listesinin verilmediğini belirterek, “Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bize bu kitap listesini vermediği için ben denetleme görevimi yapamıyorum. Komisyon başkanımız olarak görevlerini yapmadıkları için suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, kitap listesini niye bize vermiyor? Sebebi ne? Neyi benden kaçırıyorsunuz? Orada gizli hangi kitap var veya sizin kendinize güvenemediğiniz hangi kitapların listesi orada var?” sorularını yöneltti.
Komisyon üyelerine bilgi veren Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Yunus Alkaç da söz konusu raporu ciddiye alarak, en kısa süre içerisinde gereğini yerine getirmeye çalıştıklarını belirtti.
Komisyonun ilk ziyaretinde içme suyu sorununun tespit edildiğini anımsatan Alkaç, ziyaret sonrasında çok hızlı bir şekilde bunun ödeneğinin tahsis edildiğini, altyapı çalışmasının yüzde 85’ini tamamladıklarını ve halen çalışmanın devam ettiğini, çalışma tamamlandığında hiçbir sorunun kalmayacağını ifade etti.
Türkiye’deki tüm cezaevlerinde kitap sayısının 1 milyon olduğunu belirten Alkaç, cezaevleri arasında bir standart olmadığını, bazı cezaevlerinin bu manada daha zengin olduğunu, bazı cezaevlerinde ise yeterli sayıda kitabın bulunmadığını dile getirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile 2019 yılında bir protokol yaptıklarını hatırlatan Alkaç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir il ya da ilçede halk kütüphanesinde hangi kitap varsa hükümlü o kitaba doğrudan ulaşabilecek. Biz onlara listeleri veriyoruz. Hükümlümüz oradan kitabı seçecek, idaremiz, memurumuz aracılığıyla bu kitap cezaevine getirilecek. Hükümlümüz okuduktan sonra da tekrar kütüphaneye iade edilecek. Bununla sınırlı kalmadık. Kültür ve Turizm Bakanlığı artık bizim kampüs cezaevlerimizde birer halk kütüphanesi açıyor. Kapalı cezaevindeki hükümlü ve tutuklulara gönderdiğimiz kitaplar kampüs içerisindeki kütüphaneden gidecek. Bir kısım kampüslerimizde açık cezaevlerimiz de var. Açık cezaevindeki hükümlülerimiz kütüphaneye gitmek suretiyle doğrudan yararlanabilecek. Personel de bundan doğrudan yararlanabilecek.”
Halk kütüphanelerinde şu an itibarıyla Türkiye genelinde mevcut kitap sayısının 17 milyon olduğunu anımsatan Alkaç, “Bizim cezaevi kütüphanelerimizdeki kitap sayısı 1 milyon. Yani bizim kitaba karşı bir ön yargımız olsa böyle bir çalışmanın içine girmeyiz.” dedi.
Komisyonun, “anne-çocuk ünitesini” yerinde gördüğünü dile getiren Alkaç, “Çok olumlu dönüşler aldık. Bu da bizi çok mutlu etti. Çünkü, bunlar hassas gruplar. Bu sadece Sincan’a mahsus bir olay değildi. Sincan, pilottu. Şu an itibarıyla biz Diyarbakır Cezaevi’nde aynı üniteyi yapıyoruz. Zaman içerisinde de tüm kadın cezaevlerimizde, Sincan’da görmüş olduğunuz üniteyi birebir hayata geçirmiş olacağız.” diye konuştu.
Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu Projesi’ne (ACEP) yönelik bazı endişelerin anımsatılması üzerine Alkaç, “Bu çok bilinen, alışılmış bir uygulama değil ama herkesin, kabini gördüğü zaman birçok endişesi zaten kaybolacak. Komisyon üyelerimiz de Sincan’da zaten o kabinimizi gördüler. Bu sadece görüntülü bir görüşmeyle sınırlı değil; bunun birçok fonksiyonu olacak ve sürekli gelişebilecek bir teknolojiye sahip.” değerlendirmesinde bulundu.
ACEP’in Kovid-19 nedeniyle hızla oluşturulmuş bir proje olmadığını vurgulayan Alkaç, salgından önce bunun ciddi manada hazırlıklarını, görüşmelerini yaptıklarını, Türk Telekom ile buna yönelik çok ciddi görüşmeler olduğunu, salgın dönemine denk gelmesinin projenin tanıtımı anlamında da bir şans olduğunu kaydetti. Bu projede kamu kaynağı olarak 1 lira dahi kullanılmadan sistemin tüm cezaevlerine entegre edileceğini, Türk Telekom ile 10 yıllık bir sözleşme yaptıklarını ifade eden Alkaç, sistemin, nisan ayı sonuna kadar tüm kadın cezaevlerinde, yıl sonuna kadar da tüm kampüs cezaevlerinde hayata geçeceğini anlattı.
Alkaç, “10 dakika telefonla görüşme hakkı vardı. Biz bunu ACEP kapsamında görüntülü görüşmede 30 dakikaya çıkardık. Eğer kişinin ziyaretçisi gelmeyecekse bu durumda 60 dakika olarak ona bu imkanı sağlıyoruz.” dedi.
“Cihazın ortam dinleme gibi bir özelliği olabilir” şeklinde eleştiriler olduğunu dile getiren Alkaç, “Sistem ne zaman aktif hale geliyor? Hükümlü onu kullanmaya başladığı anda, yani kabine girdiği anda. Onun dışında sistemin herhangi bir aktif tarafı yok. ‘Acaba bizi dinleyebilirler mi veya kayıt altına alabilirler mi?’. Bunun bize sağlayabileceği hiçbir şey yok. Böyle bir şey, ne projenin düşünce aşamasında ne uygulama aşamasında hiçbir şekilde aklımıza gelmedi, gelmez. Biz hukuk devletiyiz. Hukuk devleti ilkesi, sınırları içerisinde, mevzuat dahilinde var olan yetkilerimizi kullanmak durumundayız.” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Sincan Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu, yapılan oylamayla kabul edildi.