MUĞLA (AA) – Muğla'da, üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'i öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan sanık Cemal Metin Avcı ile kardeşi Mertcan Avcı'nın yargılaması başladı.
Muğla 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Cemal Metin Avcı ile kardeşi Mertcan Avcı, Gültekin'in yakınları, baro temsilcileri, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, kadın hakları derneği üyeleri ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada jandarma ve polis ekiplerince ek güvenlik önlemleri alındı.
Davayı takip etmek isteyen Pınar Gültekin'in yakınları, okul arkadaşları ve çok sayıda kadın derneği üyesi de adliyeye geldi.
Duruşma öncesi bazı kadın dernekleri "Kadına şiddete son, Pınar için adalet" pankartı açtı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi bir grup da adliye önünde açıklama yaptı.
Duruşmada söz verilen sanık Cemal Metin Avcı, Gültekin ile 2018'de tanıştıklarını ve arkadaşlıklarının başladığını söyledi.
Pınar Gültekin'in zaman zaman iş yerine geldiğini, kendisine sosyal medyadan mesaj attığını öne süren Avcı, "Evli olduğumu biliyordu. Daha sonra arkadaşlığımız ilerledi. Ben çok pişman oldum, karımı da seviyordum." dedi.
Cemal Metin Avcı, Gültekin'den gelen mesajlara geç cevap vermeye başladıktan sonra tartışmalar yaşadıklarını ileri sürdü.
Gültekin'in kendisini Akyaka'daki evine davet ettiği bir gün alkol aldıktan sonra bayıldığını öne süren Avcı, 2 erkeğin cinsel istismarına uğradığını iddia etti.
Avcı, çıplak fotoğrafları gösteren Gültekin'in kendisinden yüklü miktarda para istediğini, okul bitene kadar da kendisine bakmak zorunda olduğunu söylediğini ileri sürdü.
Kendisinin sürekli şantaja maruz kaldığını ortaya atan sanık Avcı, şunları söyledi:
"Benden sürekli farklı sebeplerle para istiyordu. Aylık 10-15 bin lira vermeye başladım. Pınara para vermekten kendi borçlarımı ödeyemedim. 'Kredi çekmeye başladım' dedim. Para istemeye devam etti. Son zamanlarda talepleri artmaya başladı. Gültekin son olarak olaydan bir hafta kadar önce 'Telefon alacağım' diye para istedi. Bu işi bitirmek için yanıma 20 bin lira kadar para aldım. Bir alışveriş merkezinde buluştuktan sonra bağ evine gittik."
Burada yaklaşık 20 dakika konuştuktan sonra tartışmaya başladıklarını aktaran Cemal Metin Avcı, şöyle devam etti:
"Parayı vermeme rağmen 'Bana bakacaksın, karına aldığın arabadan bana da alacaksın' dedi. Birden ayağa fırladı. Çantasından bıçak çıkardı, bana hamle yaptı. Dirseğim kesildi. Vurdum ben de. Vurmamla yere düştü. Kafasını yere çarptı. Kafasının arkasından kan akıyordu. Yerde hareket edip etmediğini, nefes alıp almadığını kontrol ettim. Sonra boğazına sarıldım, sıktım. O an ne yaptığımı hatırlamıyorum. Aslında ilk olarak polisi, ambulansı arasam hiç böyle olmayacaktı. Ama korktum."
– "Olay anında hiç yakalanmayacağımı düşündüm"
Avcı, olayın ardından 30 dakika kadar düşündüğünü, ne yapacağını bilemediğini öne sürerek, Pınar Gültekin'in cesedini varile nasıl koyduğunu ve yaktığını da ayrıntılarıyla anlattı.
"Olay anında hiç yakalanmayacağımı düşündüm" diyen Cemal Metin Avcı, tişörtüne kan bulaşması nedeniyle eve gidip üzerini değiştirdiğini ve tişörtteki lekeyi çıkarmaya çalıştığını da aktardı.
Daha sonra Akyaka'ya doğru gittiğini belirten Avcı, şöyle konuştu:
"Oraya sim kartını kırıp attım. Sonra benzinliğe gittim. 2 küçük su şişesine benzin aldım. Varili sürükleyerek bahçeye çıkardım. Benzini döktüm bir anda parladı ve birden yandı. O sırada yan komşu geldi, 'Oğlum ne yapıyorsun? Yangın çıkaracaksın' dedi. 'Bir şey olmaz ben yanındayım' dedim. Daha sonra komşum gitti. Sonra kardeşimi arayarak malzeme sayımı yapacağımızı söyleyerek gelmesini istedim. Kardeşim geldi ateşi gördü, 'Abi ne yapıyorsun, ne yakıyorsun' dedi. 'Oğlum bozulmuş kokoreçler var. Onları yakıyorum' dedim."
Gece tekrar olay yerine geri geldiğini, yanmaya devam eden varili palet yardımıyla aşağı indirdiğini belirten sanık Avcı, Gültekin'in telefonunu elinde parçaladığını, bıçağı da farklı yere attığını anlattı.
Cemal Metin Avcı, savunmasını şöyle tamamladı:
"Bir gün sonra tekrar yaylaya gittim ve varili dışarı çıkardım. Fayans döşemiştik, ondan kalan malzemeyi elimle varile döktüm. Ağzını kapattığım varili arabaya koydum ve boş bir alana attım. Cumartesi günü Ceren aradı ve Pınar'a ulaşamadıklarını söyledi. 'Haberin varsa söyle' dedi. Pınar'ın kardeşi Sibel aradı. 'Senin haberin var mı?' dedi. 'Ablamın senden zorla para aldığını biliyorum. Kardeşimin yaptığı doğru değil ama nerede olduğunu biliyor musun?' dedi. 'Bilmiyorum' dedim. Sonra jandarmadan aradılar. Avukat aldım yanıma gittim. Jandarmada benimle ilgili bilgi yoktu, ben ifademi verdim ama en son pişman oldum ve her şeyi açıkladım. Ne olursa olsun her şeyden çok pişmanım. Öldürme gibi bir amacım asla olmadı."
– "Öldürdüğü kızıma iftira atıyor"
Sanık Mertcan Avcı ise cinayetle ilgisinin bulunmadığını iddia ederek, hakkındaki suçlamaları reddetti.
Gültekin'in babası Sıddık Gültekin ise bağrı ve yüreği yanık bir baba olarak sanığı sabırla dinlediğini belirterek, hiçbir sabrın bunu kaldıramayacağını kaydetti.
Sanığın kızına iftira attığını ve davacı olduğunu vurgulayan Mertcan Gültekin, şunları kaydetti:
"Burada benim kızıma iftira atılıyor. Çünkü bir ölü kalkıp konuşamaz. Madem ki öldürdün, bari iftira atma. Ben kızımı okutmak için çok bedel ödedim. Benim kızım çok kötü biri olsa bile böyle bir ölümü asla hak etmedi. Ben 5 çocuğumu okutmadım, kızımı okuttum. Burada hikaye okuyan sanık kızımı öldürdükten sonra eşi ve kızıyla tatil yapıyor, sonra 'Pişmanım' diyor. Jandarma ve polis olmasaydı ben kızımın cesedini bile bulamazdım. Cinayette sanığın anne ve babasının da işin içinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü bunlar çok soğukkanlı."
Anne Şefika Gültekin ise sanığı Allah'a havale ettiğini belirterek, "Bu bir cani. Benim evde 5 çocuğum var onlar da her gün ölüyor. Türkiye'de şimdiye kadar böyle bir cinayet duyulmadı. Allah kimsenin başına böyle bir şey getirmesin. Bu adamdan davacıyım. Biz yaşayan bir ölüyüz. Bu cani kızımı katletti, bizi de öldürdü." ifadesini kullandı.
Mahkeme heyeti daha sonra tanıkların ifadesini dinledi.
Tanıkların ardından savunma yapan Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Cemal Metin Avcı'nın Pınar Gültekin'i vahşice katlettiğini, Adli Tıp Kurumunun bile ölüm sebebi ile saatini teşhis edemediğini söyledi.
Sanığın cinayeti planlayarak ve canavarca işlediğinin çok açık olduğunu belirten Epözdemir, "Bu önceden planlanmış bir cinayet. Sanığın savunması hayatın olağan akışına aykırı. Sanık anlattığı hikayeye herkesin inanmasını istiyor ve bizim aklımızla dalga geçiyor. Bu tamamen, planlı, programlı ve senkronize bir cinayet. Kurgulanmış bir cinayette haksız tahrik savunması var. Dinlenmeyen 2 tanık da bundan sonra yargılamaya hiçbir şey katmayacak. Sanık kurgulanmış haksız tahrik indirimi istiyor." dedi.
Sanık avukatı Memiş Hüner Yağcıoğlu ise müvekkilinin olay mahalline hazırlık yaparak, planlayarak gitmediğini, ölüm olayının ise anlık geliştiğini ve planlı olmadığını iddia etti.
Müvekkilin haksız tahrike maruz kaldığını savunan Yağcıoğlu, "Maktül müvekkilimden şantajla sıkça para istemiştir. Sürekli olarak yüklü miktarda karşılıksız para istemesi bir şantajdır." diye konuştu.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı ise sanıkların beyanlarının samimiyetten uzak, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ifade ederek, delilleri yok etmek için de birlikte bir eylemde hareket etme konusunda fikir birlikleri olduğunu kaydetti.
Duruşma savcısı mütalaasında, her iki sanığın tutukluluk hallerinin devamına, duruşmaya katılmayan 2 tanığın ise önümüzdeki celse getirilerek ifadelerinin alınmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, ara kararında, sanıklarının tutukluluk hallerinin devamına, sanık Cemal Metin Avcı'nın bir sonraki duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılmasına, Mertcan Avcı'nın mahkeme huzuruna getirilmesine, tanıkların önümüzdeki celse zorla hazır edilmesine hükmetti. Sanık Cemal Metin Avcı'nın panik atak teşhisi için herhangi bir Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde incelenerek rapor istenmesine, Pınar Gültekin'in kesin ölüm nedenin saptanması için İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili 1. Adli Tıp İhtisas Kuruluna yazı yazılarak yeniden rapor istenmesine karar veren mahkeme, duruşmayı 4 Ocak 2021 tarihine erteledi.
Gültekin ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, adliye önünde gazetecilere, 'Beni bıçakladı' teriminin Türkiye'de kadın cinayeti dosyalarında çok popüler olduğunu söyledi.
Böylesine vahşice cinayet işleyenlerin temel savunmasının haksız tahrik olduğunu belirten Epözdemir, şunları söyledi:
"Kurgulanmış, ezberletilmiş cezayı minimize etmek amacıyla. Kıskandım öldürdüm. Mini etek giyiyordu öldürdüm. Erkekliğime laf söyledi öldürdüm. Cem Garipoğlu söylemişti. Özgecan Aslan'ın katili de 'İlk hareket ondan geldi' demişti. Bugün de 'Bana bıçak çekti çantasından ben kolumu kaldırırken kolumu sıyırdı. Kendime hakim olamadım' diyor. 'İki tane yumruk attım kan geldi. Sonra 20 saniye boğdum' diyor. 'Yaktım ve beton döktüm' diyor. Evde, üzerinde kan izi yok. Yapılan incelemelerde olay yeri tespitinde hiçbir şekilde kan izi yok. Bıçak diyor, ortada bir bıçak yok. Türkiye'de artık yeni bir müessese oluştu. Kadın cinayetlerinde profesyonel katiller. Otalama son 5 yıldır bütün katillerin savunma kurgusu aynı. Bütün katiller haksız tahrikten faydalanmaya çalışıyor. Ortalama ileri sürdüğü şeyler aynı. Hepsi iyi hal indiriminden faydalanmaya çalışıyor. Bu Türkiye'nin kanayan yarasıdır. Bununla hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor."
Epözdemir, mahkemenin sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Tabi sürpriz ara kararlar oldu. Bu duruşmada açıkçası bizim de tahmin etmediğimiz. İkincisi sanık bir panik atak probleminin olduğunu söylüyordu. Mahkeme, Yargıtay kararlarına da atıf yaparak sanığın (Cemal Metin Avcı) işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamama, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının tespiti için akıl hastalığının bulunup bulunmadığının belirlenmesi için yani sanık akıl hastası mıdır? değil midir? diye bir rapor tanzim edilmesini istedi. Mahkeme bunun için de Yargıtay’ın bazı kararlarına atıf yaptı. Anne, babasının ve kardeşinin panik atak rahatsızlığıyla ilgili beyanlarını gözeterek bunu yaptı. Bu da bize göre sürpriz bir ara karar. Çünkü sanığın kendisinin bile akıl hastası olduğuna ilişkin bir iddiası yok. İyiyi kötüyü ayırt ediyor. Aklı uygun hareket ediyor. İstinat yeteneği var. Fiil ehliyeti tam. Aşamalarda hiçbir savunmasında ‘Ben işlediğim fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamıyorum. Davranışlarımı yönlendirme yeteneğim yok’ demiyor. Yani bir maktuleyi alıyor. Planlı bir şekilde bağ evine götürüyor."
Kendilerinin de daha önce soruşturma aşamasında defalarca keşif ve tatbikat talebinde bulunduklarını anlatan Epözdemir, "Bu talebimiz kısmen kabul edilmiş, Olay yeri inceleme ve tatbikat çalışması yapılmıştı. Mahkeme bu sefer ilginç bir şekilde 22 Aralık'ta Olay yeri inceleme uzamanı bilirkişi marifetiyle keşif yapılmasına karar verdi. Keşif mahallinde olayda kullanılan varil ile benzer ölçülerde bir varil sanığın kullandığını belirttiği özellikte bir palet bulunması için emniyet müdürlüğüne müzekkere yazılmasına karar verdi ve tarafların, sanıkların keşif mahallinde hazır bulundurulmasına karar verdi. Burada müdafaa uygulamasına benzer bir keşif icrası ve tatbikat söz konusu olacak." diye konuştu.
– Olay
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisat Bölümü öğrencisi Pınar Gültekin (27), 16 Temmuz'da Akyaka Mahallesi'nde yalnız yaşadığı evinden ayrılmış, aynı gün ablasıyla telefonla görüştükten sonra kendisinden bir daha haber alınamamıştı.
Ailesinin, Akyaka Jandarma Komutanlığına kayıp ihbarında bulunması üzerine başlatılan çalışmada Gültekin'i tanıyan kişilerin listesi çıkarılmış ve bölgedeki güvenlik kamerası kayıtları incelenerek görgü tanıklarının ifadelerine başvurulmuştu.
Şüphe üzerine gözaltına alınan genç kızın eski erkek arkadaşı Cemal Metin Avcı, ilk ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul etmese de delilleri görünce bir süre arkadaşlık yapıp ayrıldığı Pınar Gültekin'i bağ evinde öldürdüğünü, cesedini yaktıktan sonra varille Gülağzı mevkisindeki ormanlık alana attığını itiraf etmişti.
Avcı, çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı.
Cemal Metin Avcı'nın kardeşi Mertcan Avcı da yapılan soruşturma neticesinde telefon sinyallerinin ağabeyiyle aynı zaman diliminde olay yeri ve yakınlarında tespit edilmesi üzerine jandarma ekiplerince gözaltına alınmış, 2 Ekim tarihinde "delil karartmak" suçlamasıyla çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı.
Muğla 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Cemal Metin Avcı'nın "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçundan "ağırlaştırılmış" müebbet, kardeşi Mertcan Avcı'nın ise "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.