İSTANBUL (AA) – ABDULKADİR GÜNYOL / TOLGA YANIK – Yapay Zeka Politikaları Derneğinin (AIPA) kurucusu ve başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, yapay zekanın 2030'a kadar yaklaşık 15,7 trilyon dolarlık ekonomik hacim yaratacağını belirterek, ülkelerin bu pastadan pay almak için çalıştığını söyledi.
Turkcell'in katkılarıyla hazırlanan Anadolu Ajansı Teknoloji Masası'nın bu ayki toplantısı, AIPA Kurucusu ve Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu'un katılımıyla yapıldı.
Küçükşabanoğlu, AIPA'nın yaptığı faaliyetler hakkında bilgi verdikten sonra yapay zekadaki gelişmeler konusunda endişeli kişilerin olduğunu söyledi.
Yapay zeka büyük bir teknoloji olduğu için sorumluluklarının da büyük olduğunu dile getiren Küçükşabanoğlu, yapay zekanın iyiliğin de kötülüğün de gücü olabileceğini anlattı.
Küçükşabanoğlu, yapay zeka devrimini tarihteki benzer devrimlerle kıyaslayarak, "Tarihe baktığımızda, birinci sanayi devriminin itici gücü buhar, ikinci sanayi devriminin itici gücü elektrikti. Üçüncü sanayi devriminin itici gücü ise bilgisayardı. Bu teknolojiler sebebiyle de bazıları korku ve kaygı duydu ancak bu teknolojiler, hayatımızı değiştirdi." diye konuştu.
Yapay zekanın etik ve mahremiyet konularında riskleri olsa da sağlık, tarım ve savunma gibi pek çok alanda büyük faydaları da bulunduğuna işaret eden Küçükşabanoğlu, korku ve kaygı yerine, yapay zekanın sunduğu fırsatlardan yararlanmayı düşünmek gerektiğini söyledi.
Küçükşabanoğlu, yapay zekanın ülkeler açısından büyük bir rekabetin konusu olduğuna dikkati çekerek, ülkelerin ekonomik açıdan bu teknolojiye büyük önem verdiğini belirtti.
– Yapay zeka 15,7 trilyon dolarlık ekonomik hacim yaratacak
Yapay zekanın 2030'a kadar yaklaşık 15,7 trilyon dolarlık bir ekonomik hacim yaratacağının tahmin edildiğini anlatan Küçükşabanoğlu, "Metaverse, blok zinciri gibi teknolojileri de eklediğimiz zaman 30 trilyon dolarlık bir ekonomiden bahsediyoruz. Küresel ekonominin 2030 yılında 100 ile 130 trilyon dolar arasında olacağı öngörülüyor. Bu 30 trilyon dolarlık pastanın lokomotifi yapay zeka olacak. Elbette ülkeler bu büyük pastadan pay almak isteyeceklerdir." şeklinde konuştu.
– 85 milyon istihdam kaybı, 97 milyon yeni iş
Yapay zekanın istihdamda neden olacağı değişikliklere değinen Küçükşabanoğlu, şunlara dikkati çekti:
"Yapay zekanın 2030 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık 85 milyon istihdam kaybına yol açması bekleniyor. Ülkelerin bu durumu göz önünde bulundurarak topluma yol göstermesi, 'yapay zeka bu kadar istihdam kaybına yol açacak, bu nedenle hazırlıklı olmalıyız' demesi gerekiyor. Ancak bardağın dolu tarafına da bakmalıyız. Yapay zeka, 97 milyon yeni iş imkanı da yaratacak. Bu nedenle ülkeler sadece kaybolan işlere değil, yaratılan yeni fırsatlara da odaklanmalı."
Küçükşabanoğlu, yapay zeka konusunda gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkın giderek arttığına işaret ederek, "Son zamanlarda bazı şirketlerin mali değeri, birçok ülkenin ekonomik büyüklüğünden daha büyük hale geldi. Yakın gelecekte büyük şirketlerle devletlerin rekabetini göreceğiz. Bu nedenle gelişmekte olan ülkeler yapay zekayı ana gündemlerine almak zorunda." yorumunu yaptı.
– Yapay zekayı doğru tanımlayabilenlerin oranı yüzde 5
Türkiye'de yaptıkları yapay zeka araştırmalarından bahseden Küçükşabanoğlu, "Özellikle toplumun yapay zeka algısından bahsetmek gerekirse, Türkiye'de toplumun yüzde 22'si yapay zeka hakkında hiç bilgi sahibi değil. Yüzde 73 ise yapay zekayı hayatın içinde kullandığı teknolojilerle özdeşleştirdiği için tanımı eksik ya da yanlış söylüyor. Yapay zekayı doğru tanımlayabilenlerin oranı sadece yüzde 5 oldu." değerlendirmesini yaptı.
– "Yapay zeka ile ilgili patentlerin yüzde 61'i Çin'e ait"
Küçükşabanoğlu, ABD ve Çin'in yapay zekada öne çıktığını belirterek, "Yapay zeka ile ilgili patentlerin yüzde 61'i Çin'e ait. ABD, 140 milyon dolarlık fon ayırarak 7 yapay zeka enstitüsü daha kuruyor. Birleşik Krallık da koordinasyonu sağlamak için yapay zeka ofisi açtı. Birleşik Arap Emirlikleri, yapay zeka bakanlığı kurdu." dedi.
Dünyanın yapay zekaya magazinsel değil, stratejik bir gereksinim olarak baktığını aktaran Küçükşabanoğlu, şunları kaydetti:
"Oxford Insights'ın yapay zekada ülkelerin hazır olma endeksine göre Türkiye, 2020 yılında 66'ncı, 2021'de 55'inci, 2022'de 49'uncu, 2023'te ise 47'nci sırada yer aldı. Son 5 yılda Türkiye'de yapay zeka ile ilgili gelişmeler var. İlk 20'ye girebiliriz, potansiyelimiz var. Ulusal Yapay Zeka Strateji Belgesi'nin güncellenmesi ve daha köklü, gerçekçi hedefler koymamız gerekiyor. 85 milyonun gündemine yapay zekayı almamız lazım."
Küçükşabanoğlu, her konunun yapay zeka politikalarının belirlenip, uygulanması gerektiğine işaret ederek, "Bu politikaların başında eğitim gelmeli. Türkiye'nin yapay zekadaki en büyük kozu, 27 milyonluk genç kitlesi. Bu kitleye zemin oluşturur, bu kitlenin yapay zekaya ilgisini bilgiye dönüştürebilirsek Türkiye yapay zekada ilk 20'ye girebilir. Öğretmenlerimizi yapay zeka konusunda donatmalı, öğrencilerimizi yapay zeka çağına hazırlamalıyız." diye konuştu.
– "Yapay zekaya stratejik bir gereksinim olarak bakılmalı"
Türkiye'deki kurumların yapay zekayı ana gündemine alması gerektiğini vurgulayan Küçükşabanoğlu, "Devletimizin yapay zekada tüm koordinasyonu sağlayacak bir kuruma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Küçükşabanoğlu, yapay zekaya stratejik bir gereksinim olarak bakmak gerektiğini belirterek, "Yapay zeka her alanı dönüştürecek. Meslekler artık ciddi bir dönüşüm içinde. Özellikle 2030'dan sonra ne iş yaparsanız yapın merkezine yapay zekayı koymazsanız hayatta kalma şansınız yok. Kamuya alımlarda bile teknolojik bilgi birikiminin ölçüleceği günlere geliyoruz." dedi.
Yapay zeka ile ilgilenmeyenlerin yeni dünyada başarılı olma şansı olmadığını aktaran Küçükşabanoğlu, "Yapay zeka etik ve mahremiyet uzmanları, siber güvenlik analisti, deepfake tespit uzmanları, uzay turizm rehberi, metaverse polisi, iklim teknolojileri uzmanı, prompt mühendisliği, dikey tarım uzmanları gibi mesleklere önem verilmesi gerekiyor." diye konuştu.
Küçükşabanoğlu, yapay zekanın diplomasiyi de dönüştürdüğüne değinerek, "Son yıllarda özellikle birçok ülkenin ikili görüşmelerine baktık. Bu görüşmelerde yapay zeka artık ana gündem olmuş durumda. Diplomatik müzakereler ve karar alma süreçlerinde, uluslararası hukuk ve düzenlemelerde, siber güvenlik ve istihbaratta, uluslararası işbirliklerinde yapay zekanın ciddi bir dönüştürücü etkisi var." değerlendirmesinde bulundu.