İSTANBUL (AA) – Anadolu Ajansı (AA) Akademi ve Yayın Koordinatörü Yahya Bostan, İbn Haldun Üniversitesince (İHÜ), öğrencilere üniversite tercihleriyle ilgili rehberlik hizmeti vermek ve üniversite deneyimi yaşatmak amacıyla bu yıl 5'incisi düzenlenen "TercihFest 2024" etkinliğine katıldı.
İHÜ'nün Başakşehir Yerleşkesi'nde düzenlenen "TercihFest"te öğrenim ve meslek hayatındaki tecrübelerini öğrencilerle paylaşan Bostan, üniversite tercihi yaptığı dönemde şartların bugünkü kadar gelişmiş olmadığını söyledi.
İş, arkadaş ve kurum seçimlerinin de tercih olduğunu dile getiren Bostan, doğduğu ve büyüdüğü Türkiye ile bugünün Türkiyesi arasında dağlar kadar fark bulunduğunu, o dönem imkanların kısıtlı olduğunu anlattı.
Bostan, üniversitenin ne olduğunu dahi bilmediklerini belirterek, "Bize 'Şunu şöyle yapsan.' diyen kimse yoktu. Üniversiteler karışıktı, olaylar, kavgalar olurdu. İdeolojik tartışmaların çok keskin şekilde yapıldığı yerlerdi. Biz bir şekilde kendi yolumuzu bulmaya çalıştık. Şimdi sizin için burada laboratuvar kurulmuş, akademisyen hocalarla bir araya geliyorsunuz. Üniversitenin içerisindeki havayı teneffüs ediyorsunuz. Bunlar çok büyük kazanımlar. Bildiğim kadarıyla bu Türkiye'de ilk ve tek. Üniversite yönetimini, mütevelli heyetini tebrik ediyorum. Bu insan odaklı vizyonu gösteriyor." ifadelerini kullandı.
Lise yıllarından itibaren gazeteci olmak istediğini, ne kadar zor olursa olsun sevdiği mesleği yapmanın insanı mutlu ettiğini dile getiren Bostan, "Gazetecilik bir konuda çalışmayı gerektirmez. Gazetecilik çok yönlü bir iştir. Gazeteci olmak isteyenlerin, her şeyi okuması, her şeyle ilgilenmesi, herkesle konuşması gerekir. İnsan kendisini ne kadar donanımlı kılarsa o kadar önemli gazeteci olur. Bu hayat boyu süren bir maratondur." değerlendirmesinde bulundu.
Lise yıllarında Türkiye'nin karışık bir dönem yaşadığını, gece saatlerine kadar ailece tüm toplumun siyaset tartışmalarını izlediğini aktaran Bostan, "Terör örgütü PKK, Türkiye'de saldırılarını çetin bir şekilde artırmıştı. Operasyonlar oluyordu. Çok şehit geliyordu. Bu toplum içinde ciddi bir gerilim oluşturuyordu. 28 Şubat süreci…Hepimiz yaşadık. Bu politik bir gerilim üretiyordu." diye konuştu.
O dönem "Doğrunun peşinde koşacağım." diyerek gazeteci olduğunu vurgulayan Bostan, gazeteciliği de şöyle tanımladı:
"Gazeteci dediğimiz şey, şahit olmak. Bizler zamanın şahidiyiz. Olay yerine gideriz, oradan bildiririz. Şahitlik çok önemli bir müessese. Kamusal açıdan da böyle manevi açıdan da böyle. Yalancı şahitliğin hukuki açıdan cezası var ama manevi açıdan çok daha ağır cezası. Yalancı şahitlik yapanın şahitliği bir daha kabul olmaz. Bu, kişiyi yok saymaktır. O insanın kimliğini, varlığını yok saymaktır sistem olarak. Gazeteci kamu adına şahitlik yapar, kamu adına şahitliğini aktarır."
Bostan, gazeteciliğin "toplumun sensörü, farkına varılmayan tehditlere değinerek toplumun ufka bakan gözleri" olması gerektiğini söyledi.
– "Haber dediğimiz şey hikayedir, insandır, insan odaklıdır"
Bostan, sosyal medyayla birlikte herkesin her bilgiye erişebildiğini belirterek, gazeteciliğin sürekli dönüştüğünü ancak ölmeyeceğini kaydetti.
Sosyal medyayla birlikte vatandaş gazeteciliğinin ortaya çıkmasıyla "Bu kez gazetecilik kesin öldü." denildiğini aktaran Bostan, sosyal medyada yer alan haberlerde olayın hikayesinin anlatılmadığını dile getirdi.
Haberin aslında hikaye demek olduğunu belirten Bostan, şöyle devam etti:
"Kamyonda ölen var mı? Arabanın içinde ölen var mı? Varsa ölen ya da yaralanan onların hikayesi ne? Nereden geliyordu, nereye gidiyordu, askere mi gidiyordu, cenazeye mi gidiyordu? Haber dediğimiz şey hikayedir, insandır, insan odaklıdır. Kamyon çarptı. Artık ondan sonra vatandaş gazeteciliği… Bence bu mesleğe saygısızlık. Toplum olarak bu saygısızlığı yaptık bu mesleğe. Ama geldiğimiz noktada sosyal medya bizim değerimizi azaltmadı, artırdı. İçi boş videolar hiçbir anlama gelmiyor. Sadece bir kaza videosu görüyorsunuz, hikayesi yok. Gazetecilik onun hikayesini ortaya çıkarmaktır. Sosyal medya, vatandaş gazeteciliği dediğimiz şey gazeteciliğe zarar vermez."
Dezenformasyonun bilgiyi manipüle etmek, yanlış bilgiyi yaymak olduğunu dile getiren Bostan, şöyle konuştu:
"Sosyal medyayla birlikte dezenformasyonun cılkı çıktı. Hatay depreminde 'Baraj patladı.' dezenformasyonu yayıldı. Korkunç bir şeydi. Enkazın altında insanlar ölüm kalım mücadelesi veriyorlardı. Bu dezenformasyon ortaya çıktığında insanlar enkazdaki aramaları bırakıp kaçmaya başladı, baraj patladı, su geliyor diye. Bu yalan yüzünden kaç kişi öldü, tespit edemeyiz. Ama bu çok dramatik bir şeydir. Bu, sosyal medyadaki dezenformasyonun insan hayatını nasıl çalabildiğine ilişkin çok acı bir örnek. Derslerde işlenmesi gerekir."
– "Medyada yapay zeka etik kullanım rehberini oluşturduk"
Bostan, dezenformasyonun ışık hızında yayıldığına dikkati çekerek, bu sebeple AA Teyit Hattı'nın kurulduğunu, dünyanın önde gelen haber ajanslarının da teyit hatlarını kurduklarını anlattı. Bostan, dezenformasyonun sosyal medyayla birlikte artmasının gazeteciliğin önemini yeniden kanıtladığını, gazeteciliğin ölmeyip devam edeceğini söyledi.
AA olarak yapay zekayı önemseyerek forumlar düzenlediklerine işaret eden Bostan, "10 maddelik etik rehber çıkardık. 'Yapay zekayı ancak şöyle kullanabilirsiniz, gazeteciliğin belli noktalarında kullanamazsın.' diye. Amerika'da da tartışıldı. Senaristler, oyuncular, yapay zekaya senaryo yazdırılacak diye greve gitti. Hollywood'da yapay zekaya senaryo yazdırılmayacak şeklinde prensip karar alındı. Biz de medyada yapay zeka etik kullanım rehberini oluşturduk." şeklinde konuştu.
Konuşmasında meslek hayatında çalıştığı kurum ve görevlere değinen Bostan, kalıcı olmak için hangi iş olursa olsun basamakların teker teker çıkılması gerektiğini kaydetti.
Bostan, daha sonra öğrencilerin sorularını yanıtladı.