İSTANBUL (AA) – Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, verilen kredilerin nerelerde kullanıldığına dikkat ettiklerini belirterek, ”Çevreye duyarsız, karbon salınımına dikkat etmeyen işletmelere kredi verme noktasında iştahımız eskisi gibi değil.” dedi.
Dünya Gazetesi öncülüğünde İstanbul Finans Merkezi'ndeki Ziraat Bankası Oditoryumu'nda düzenlenen "İklim Ekonomisi-Sürdürülebilirlik Finansmanı Zirvesi"nde son panel gerçekleştirildi.
Panelde konuşan Halkbank Genel Müdürü Arslan, tüm üretim süreçlerinde çevreye duyarlı, başta insan olmak üzere diğer canlıların yaşam hakkına saygı duyan bir yaklaşımla çalışılması gerektiğini söyledi.
Finansmansız bir üretim olmayacağının altını çizen Arslan, verdikleri kredinin nerelerde kullanıldığına ve üretim aktivitelerine nasıl dahil edildiğine dikkat ettiklerini vurguladı.
Bu alandaki bakış açılarını paylaşan Arslan, şunları kaydetti:
“Tek bir dünyamız var. Toprağımızı, suyumuzu verimli bir şekilde kullanmak lazım. Çok kirlettiğimiz zaman yaşanamaz bir dünya haline gelir. O açıdan hem uluslararası düzenlemeler hem de ülkemizdeki güncel yaklaşımlar itibarıyla bakış açımız artık bankalar olarak kullandırdığımız paranın çevreye saygılı, başta insan olmak üzere diğer canlıları tehdit etmeyecek şekilde kullanılması lazım. Çevreye duyarsız, karbon salınımına dikkat etmeyen işletmelere kredi verme noktasında iştahımız eskisi gibi değil.”
– “Kredi değerlemede yüksek puan alan işletmeler ucuza borçlanabiliyor”
Halkbank olarak 2050 yılına kadar sıfır karbon taahhüdü veren bankalardan biri olduklarına dikkati çeken Arslan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türk bankacılık sektörü bu gelişmeler ışığında özellikle 2015’ten sonra kredi değerlendirme modellerinde işletmelerin çevreye duyarlılığı, sürdürülebilirlik kriterlerine uyum ve sıfır atık gibi alanlarında sorular sorarak değerlendirme yapıyoruz. Bu alanlarda yüksek puan alan işletmelere daha kolay kredi vermemiz, daha ucuza borçlanmaları mümkün hale geliyor. Bunu teşvik etmek için yine aynı şekilde yurt dışından, uluslararası finans kuruluşlarından kaynak bulduğumuz zaman, o kuruluşlar da bankamızın sürdürülebilirlik kriterlerine, Türk bankalarının kriterlere uyum noktasına bakıp ona göre finansmanı daha rahat ve daha uygun koşullarda yapabiliyorlar.”
Arslan, TOGG’un fabrikasına kamu bankalarının çok önemli finansman desteğinde bulunduğuna işaret etti.
Gerek yeşil tahvil ihraçları gerekse enerji ve teknoloji alanında çevreye saygılı olan şirketlere finansman sağladıklarını kaydeden Arslan, sürdürülebilirlik kriterlerine uyum sağlamaya çalıştıklarının altını çizdi.
– “Banka faaliyetlerinde ilk temel noktamız sürdürülebilirlik”
Türkiye Emlak Katılım Bankası Genel Müdürü Onur Gök de bankanın sermayesinin Hazine ve Maliye Bakanlığına, idarenin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına ait olduğu söyledi.
Bu durumun bankaya güçlü bir kas sağladığını anlatan Gök, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bakanlığımızın bünyesinde TOKİ, Emlak Konut, altyapı, kentsel dönüşüm gibi doğrudan inşaat, emlak işiyle uğraşan bir yapı var. Bu bizim misyonumuz zaten. Ama diğer taraftan da bu Bakanlığın çatısı altında çevre yönetimi, Türkiye Çevre Ajansı, İklim Değişikliği Başkanlığı, tabiat parklarını kurma gibi diğer yapılar da var. Biz bankacılık alanında işlerimizi yürütürken ilk temel noktamız her zaman sürdürülebilirlik oluyor.”
Gök, İstanbul Finans Merkezi’nin Türkiye Emlak Katılım Bankası tarafından gerçekleştirilen Türkiye'nin ilk eser sözleşmesine dayalı yeşil sukuk ihracı ile finans edildiğine dikkati çekti.
Diğer ihraçlara değinen Gök, “2023 yılında Türkiye'nin ilk sosyal sukukunu ihraç ettik. Kadın girişimcileri, dezavantajlı grupları ve sürdürülebilir projeleri finanse etmek amacıyla Türkiye'deki ilk tematik sosyal sukuk ihracını yaptık." ifadesini kullandı.
– “Depozito bedelleri e-cüzdana yüklenecek”
Gök, sıfır atık kapsamında yeni bir projeyi devreye alacaklarını bildirdi.
Projenin detaylarını paylaşan Gök, şunları kaydetti:
“Bir çevreci e-cüzdan yapıyoruz. Yakın zamanda devreye alacağız. Sıfır Atık Projesi kapsamında Türkiye'de kullanmış olduğumuz cam, pet ve plastik şişeler geri dönüşüm kapsamına alınacak. Bu ürünlerin depozito iade bedellerini Avrupa’daki gibi fiş sistemi üzerinden veya fiziki para üzerinden değil, çevreci e-cüzden adını verdiğimiz sistem üzerinden yapacağız. Depozito iade makinelerine entegre bir e-cüzdan olacak. Depozito yönetim sistemine ilişkin mobil uygulamayı Türkiye Çevre Ajansı ve Darphane'yle beraber çalışıyoruz. Orada bir süper mobil uygulama olacak. Bu uygulama üzerinden depozito iade makinelerine atıkları teslim ettiğinizde cüzdanınıza iade bedelleri anında yüklenecek. Bu ücretleri istediğiniz banka hesabına bedelsiz bir şekilde transfer edebileceksiniz.”
– "Dünyadaki dönüşüme adapte olmamız gerekiyor"
TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici ise sürdürülebilirlik kavramını banka içerisinde berekete çevirdiklerini dile getirdi.
Türkiye’de yenilenebilir enerjiye bankaların önemli destek verdiğini anlatan Leblebici, şunları ifade etti:
“Yapılan güneş panellerine bakın. Bunların büyük bir kısmı bankaların kredi desteği ile oldu. Biz bunu nasıl transfer ediyoruz? Uzun vadeli kredi ihtiyacı var. Uzun vadeli kredi ihtiyacının ana kaynağı da aslında biraz yurt dışında. Yurt dışındaki kaynağı içeriye getirebilmek için de anlaşmalar yapıyoruz. Bu sayede uzun vadeli kaynağı içeriye getirip, Türkiye’de yenilenebilir enerjinin dönüşmesine yardımcı olacak, bereketi arttıracak her türlü projeye destek olmaya çalışıyoruz. Türkiye yenilenebilir enerji kapasitesinde Avrupa'ya göre çok daha iyi durumda.”
Leblebici, işin kültürel tarafı dışında bir de regülasyon tarafının olduğuna vurgu yaptı.
Regülasyon olmadığında ilerlemenin daha yavaş olacağına işaret eden Leblebici, regülasyonun Türkiye'de oturmaya başladığını, hatta bazı ülkelere göre çok daha ileride olduğunu söyledi.
Leblebici, regülasyonun sert geldiğini ve değişimin kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Dünya buna odaklanmış durumda. Bundan sonra herhangi bir kredi veriyorsak bu kredinin içinde çevre, iklim ve sosyal projeler mutlaka olmak durumunda. Eğer bu dönüşüme adapte olamayacaksak, bu bizim ihracatımızı etkileyeceği için hepimizin, bankaların, reel kesimin buna adapte olması gerekiyor. Bunun için de bilgiyi artırmak, devletin düzenlemelerine destek olmak gerekli.”