ESKİŞEHİR (AA) – Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Mehmet Nefes, Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'nın Uluslararası Uzay İstasyonu'nda yaptığı 13 deney ve çalışmalardan önemli çıktılar alındığını, bunların yakın zamanda kamuoyuyla paylaşılacağını söyledi.
Anadolu Üniversitesince, Uzay Keşif Topluluğu (UKET) Derneğinin katkısıyla düzenlenen "Ulusal Uzay Mevzuatı: Dünyadan Örnekler ve Türkiye İçin Öneriler Konferansı", Yunus Emre Kampüsü Kongre Merkezi Salon Anadolu'da başladı.
Açılış programında konuşan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, keşif duygusunun insanı heyecanlandırdığını söyledi.
Türkiye'nin uzayla ilgili heyecanlı yolculuğuna katkıda bulunmak istediklerini belirten Erdal, "Uzay mühendisliği veya uçak mühendisliği bölümümüz yok ama bizim de hukuk fakültemiz var. Biz de o zaman mevzuat yönüyle bu konuya katkı sunarız. Belki ileride bu çalışmalar bir ana bilim dalı kurmaya, master kurmaya evrilebilir. Her şey bir ilk adımla başlar." dedi.
UKET Derneği Başkanı Süleyman Soyer de uzay hukuku çalışmalarında herkesten önemli destekler aldıklarını dile getirdi.
Çalışmalar kapsamında önemli kişi ve kurumlarla bir araya geldiklerini anlatan Soyer, "Bugün temelini attığımız çalışmayla inşallah bir enstitü ya da hukuk birimi haline dönüştürebilirsek belki ileride uluslararası anlamda bizim haklarımızı, ülkemizin çıkarlarını her alanda savunabilecek ve bize önemli geri dönüşler yapabilecek nitelikte hukukçular yetişmesine de vesile olacağına inanıyorum." dedi.
TUA Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Mehmet Nefes de uzay hukukunun henüz keşfedilmemiş bir alan olduğunu, Türkiye'de ve dünyada bu alanda çalışmaların giderek yoğunlaştığını söyledi.
Türkiye'nin uzayla ilgili çalışmalarına değinen Nefes, "Artık uzayda daha fazla söz sahibiyiz. Uzaya uydularımızı gönderiyoruz. Sadece kullanıcı olarak değil ürettiğimiz uyduları da gönderiyoruz. İnsan da gönderiyoruz. Alper Gezeravcı'yı bu yılın başında gönderdik. İkinci astronotumuz Tuva Cihangir Atasever'i de 8 Haziran'da yörünge altı araştırma uçuşuna göndereceğiz." diye konuştu.
– "Türkiye, özellikle yer gözlem uydularında kendi kendine yetebilir bir duruma geldi"
Ulusal uzay varlığının 1994 yılındaki Türksat 1B uydusuyla başladığını anımsatan Nefes, son yıllarda özel şirketlerin çoğalmasıyla uydu sayısının da arttığını ifade etti.
Uzayda tamamen yerli üretim 5 uydunun bulunduğu bilgisini veren Nefes, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her projede üzerine katarak ilerliyoruz. BİLSAT uydusu ile 2000'li yıllarda teknoloji transfer uygulamasıyla başladık. Yurt dışı işbirliği vardı, oradaki yerli katılım oranımız oldukça kısıtlıydı. Bir sonraki RASAT Projemizde daha fazla yerli katkı oldu. Bir sonraki GÖKTÜRK-2'de daha fazla üzerine koyduk. Böylelikle GÖKTÜRK-2, Türkiye'nin ilk yerli ve milli gözlem uydusu oldu. 12 yaşında ancak halen çalışıyor. İMECE'deki başarımızdan dolayı da Türk Silahlı Kuvvetleri, yeni uyduların siparişini vermiş durumda. Türkiye, özellikle yer gözlem uydularında kendi kendine yetebilir duruma geldi. Haberleşme uydularında ise bu trend başlamış durumda.
TÜBİTAK Uzay'ın, TUSAŞ, CTech ve ASELSAN firmalarının desteğiyle üretilmiş Türkiye'nin ilk milli haberleşme uydusu TÜRKSAT-6A'yı inşallah 8 Temmuz'da göndereceğiz. İnsan kaynağı ve partner bakımından inşallah bundan sonraki zamanda ülkemizin uydu ihtiyaçlarını yerli ve milli imkanlarla yapacağız."
Nefes, Milli Uzay Programı kapsamında 10 önemli hedefin bulunduğunu, Türk Astronot ve Bilim Misyonu Projesi'nin öne çıkan projelerden olduğunu belirtti.
Alper Gezeravcı'nın Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki çalışmalarına değinen Nefes, "Deneylerle ilgili çalışmalar devam ediyor. Çok güzel ön çıktılar elde edilmiş durumda. 13 deney, yakın zamanda kamuoyuyla paylaşılacak. 3 deney, Tuva Cihangir Atasever'in yörünge altı uçuşunda da devam edecek. Özellikle sağlık bilimleriyle ilgili deneyler." bilgisini paylaştı.
– "Uzayda da aynı şeyi yapacaklar"
TUSAŞ Motor Sanayii AŞ (TEI) Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Akşit de uzaydaki atık kirliliğiyle ilgili değerlendirmede bulundu.
Gelecek nesillerin uzaya çıkmak istediklerinde bu atıklarla uğraşmak zorunda kalacaklarını söyleyen Akşit, şu ifadeleri kullandı:
"Küçük bir yağ, kilometrelerce deniz suyunu mahvediyor. Aynı şekilde uzay çöplüğü de böyle. Bir uyduyu parçalarsanız oluşan dağınıklık, uzayın o bölgesini kullanılamaz hale getiriyor. Düşünün ki Çin, Rusya, ABD gibi teknolojinin geliştiği ülkelerin herhangi biri, uydularını vurmak için teknolojisini geliştiriyor. Bunun için deney yapması lazım. Nerede yapacak bunu? Kendi ülkesi üzerinde mi yapacak? Elbette alakasız bir ülkenin üzerindeki alanı kullanacak çünkü kendi üzerinin temiz kalması gerekiyor. Rusya, nükleer bomba testlerini Kazakistan'da yaptı. Çin, Uygur Bölgesi'nde yaptı. Uzayda da aynı şeyi yapacaklar. Bunları hukuki olarak çalışmak, Birleşmiş Milletler nezdinde şimdiden gündeme getirmek gerekiyor."
Etkinlik, bilim insanlarının sunumlarıyla devam etti.