ANKARA (AA) – 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmet İşçileri (Sağlık-İş) Sendikası tarafından TÜRK-İŞ Genel Merkezi'nde program gerçekleştirildi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sevim Sayım Madak, programda yaptığı konuşmada, tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı.
Bakanlık olarak, kadınların insan onuruna yakışır bir yaşam sürmesi, her alanda en iyi konuma ulaşması ve kadınların değerini daha görünür kılmak için birçok çalışma yürüttüklerini belirten Madak, kadınların güçlendirilmesini, kalkınmanın ayrılmaz bir parçası olarak gördüklerini bildirdi.
Madak, kadınlar olarak toplumsal hayatın her alanında daha aktif rol üstlenmeye ve gelecek nesillere daha güçlü bir Türkiye'yi emanet etmeye kararlı olduklarını dile getirerek, yürüttükleri çalışmaların kadın istihdamı ve kadının iş gücüne katılımına olumlu yansıdığını söyledi.
Son yıllarda gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle, Türkiye'de tüm mevzuatın kadın ve erkek eşitliği ilkesini gözeten ve kadına yönelik şiddete sıfır tolerans tanıyan bir yapıya kavuştuğuna işaret eden Madak, iş dünyasında, akademide, sivil toplumda ve kamusal yapılarda daha fazla kadının karar alıcı pozisyonda yer alması için tetkikler yaptıklarını kaydetti.
– "696 sayılı KHK'deki 127. madde ve geçici 23. madde tamamen çıkmalı"
TÜRK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Ağar ise 2018'de taşeron işçilerin kadroya alınması sürecinde yürüttükleri mücadeleyi anımsatarak, bugün salondaki işçilerin söz konusu düzenlemeyle kamu işçisi statüsüne geçtiklerini anlattı.
696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de tayin, emeklilik ve ücretler gibi konularda bazı sorunlar olduğunu, çabaları sonucu bunlardan emeklilikle ilgili sorunu çözdüklerini belirten Ağar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"A'dan Z'ye kadar çalışma hayatında iş barışını bozan bir kanun. Çok mücadele ettim ama hiç kimseye dinletemedim. Şu anda kamuda idareciler de çalışan da sendikacılar da rahatsız. Biz sadece emekliliği çözebildik. Sayın Bakanımdan rica ediyorum, Çalışma Bakanımızla da görüşüyoruz. Bu 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'deki 127. maddenin ve geçici 23. maddenin tamamen çıkması lazım. Tamamının 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi olması lazım."
Bu maddelerin çıkarılmaması halinde bu huzursuzluğun sona ermeyeceğini ve sıkıntıların devam edeceğini savunan Ağar, bu sorunun bir an önce düzeltilmesi ve torba yasada bununla ilgili düzenlemenin yer alması gerektiğini kaydetti.
Ağar, 8 Mart'ın kadınların ayrımcılığa ve eşitsizliğe karşı verdiği mücadelenin adı olduğunu belirterek, kadınların üretim ve istihdama yeterince katılamadıklarını söyledi.
Kız çocuklarının eğitime yeterince katılamadıklarını ifade eden Ağar, şu ifadeleri kullandı:
"Atatürk'ün kadınlara sağladığı sosyal ve siyasal haklar ile Türk kadınları, bu konuda dünyadaki hemcinslerinden çok daha önce toplumsal ve siyasal hayatın içinde yer almış ve öncü olmuş kadınlardır. Bu öncül konumun gerisinde olduğumuz bugünkü tabloyu Türk kadınları hak etmemektedir. ILO'nun iş dünyasında kadına ve erkeğe yönelik şiddet ve taciz başlıklı 190 numaralı sözleşmesinin Türkiye tarafından onaylanmasını ve hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Bizler inanıyoruz ki, kadınların emeği ve katkıları siyasi, ekonomik ve sosyal olarak eşit değere sahip olduğunda ve eşit oranda saygı gördüğünde, kadına yönelik şiddet tam anlamıyla son bulacaktır."
Ağar, kadınların emeklerine değer verildiği, haklarının korunduğu ve seslerinin daha çok duyulduğu bir dünya için mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı.
– "Sağlık ve sosyal hizmetler iş kolundaki işçilerin yaklaşık yüzde 50'si kadın"
Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Hakan Toy da kadın emekçilere çok değer verdiklerini belirterek, tüm illerde kadın komisyonları kurduklarını ve sendikada çok sayıda yöneticinin bulunduğunu söyledi.
Sağlık ve sosyal hizmetler iş kolundaki işçilerin yaklaşık yüzde 50'sinin kadınlardan oluştuğuna işaret eden Toy, sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin, dezavantajlı kesimlerin yardımına koştuklarını ifade etti.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında ilgili iş kolunda görev yapan işçilerin çoğunluğunu üyesi yapan bir sendikanın genel başkanı olarak konuşmasını yaptığını bildiren Toy, temmuz ayından sonra yeni dönem toplu iş sözleşmesini kendilerinin yapacaklarını dile getirdi.
Toy, sağlık ve sosyal hizmetler iş kolunun sorunları olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Özellikle ev tipi çalışma ve Borçlar Kanunu. Aile ve sosyal hizmetlerde 7 gün 24 saat milletimize, dezavantajlı gruba, yaşlılarımıza hizmet ediyoruz. Bundan da şeref duyuyoruz. Ama bunun karşılığını da istiyoruz. İşte engelli bir yavrumuza annelik eden, yemeğinden ilacına kadar, derslerine kadar, uyurken başında duran, üstü açıldığı zaman üstünü örten buradaki kardeşlerimiz. O ara dinlenme sayılıyor. Neymiş? Borçlar Kanunu. Bunun çözülmesi için hocalarımızla hazırlık yaptık. Dün Bakan Hanımımıza da ilettik. Genel müdürümüzle ve bakan yardımcılarımızla bu sorunlarla ilgili çalışmalara başladık."
İşçilerin ev tipi çalışma dışında tayin, becayiş ve süt izni gibi konularda da sorunlar yaşadıklarını belirten Toy, bu sorunların çözümü için de mücadelelerini sürdüreceklerini bildirdi.