BAĞDAT (AA) – HAYDAR KARAALP – Irak'ta eğitim ve sağlık gibi en temel hizmetlerden dahi mahrum bırakıldıklarını, kendilerine iş verilmediğini, maaş bağlanmadığını adeta izole bir hayata mahkum edildiklerini söyleyen "Romanlar" ya da yerel dilde anıldığı şekliyle "Gacerler", devleti ve toplumu kendilerine karşı "ayrımcılık yapmakla" suçluyor.
Irak'ın Kadisiye (Divaniye) vilayetindeki 85 hanede ve 518 nüfuslu Ez-Zuhur (Çiçekler) Köyü'nde yaşamlarını sürdüren Iraklı Romanlar, günlük hayatta yaşadıkları zorlukları AA muhabirine anlattı.
Neredeyse izole bir hayat sürdüklerini ifade eden köy sakinleri, alışveriş ve ihtiyaçlarını karşılamak için şehre gittiklerinde birçok esnafın kendilerine satış yapmak dahi istemediğini, toplum baskısı sonucu okul yönetimlerinin işbirliği yapmamalarından dolayı çocuklarını okula kaydettiremediklerini dile getirdi.
– Köyleri saldırıya uğramış, çöpler toplanmıyor, su ve elektrik verilmiyor
Iraklı Romanların yaşadığı Ez-Zuhur Köyü, 2003 yılından sonra defalarca silahlı ve füzeli saldırıların hedefi olmuş. Köyün girişinde askeri kontrol noktası bulunuyor. Köy sakinleri dışında buraya girmek isteyenler ancak ilgili güvenlik makamlarından izin alarak içeri girebiliyor.
Derme çatma evlerin bulunduğu bu köy adeta harap bir durumda. Burada yaşayan halk, su ve elektrik gibi en temel hizmetlerinden dahi yoksun. Hiçbir belediyenin hizmet sunmadığı köyde sokaklar çöp yığınlarıyla dolu. Devlet hastanelerinin bile kendilerine hizmet sunmadığını ifade eden Iraklı Romanlar, tedavi olamadıklarını ve çeşitli hastalıkla boğuşmak zorunda kaldıklarını dile getiriyor.
İran-Irak Savaşı'nda orduya katılıp ülkeleri için savaştıklarını ve DEAŞ terör örgütüne karşı vatanlarını savunduklarını belirten Iraklı Romanlar, aralarından vatan hizmetinde bulunup askerliğini yapmış olanların "Roman oldukları gerekçesiyle" devletten emekli maaşı alamadığını söylüyor.
– "Irak vatandaşlığına sahipler ancak resmi kurumlarda kimlik bilgileri tarandığında 'istisna' kelimesi çıkıyor"
Divaniye'de yaşayan aktivist Menar ez-Zubaydi, Romanların Irak'ta birçok hükümet döneminde ihmal edildiklerini, toplumda da etnik ayrımcılık ve psikolojik baskıya maruz kaldıklarını belirtti.
Romanların, Divaniye'nin yanı sıra Basra, Diyala, ve Musul olmak üzere Irak'ta dağınık bir coğrafyada yaşadıklarını aktaran Zubaydi, şunları kaydetti:
"Romanlar, Irak vatandaşlığına sahip ancak resmi kurumlarda kimlik bilgileri tarandığında 'istisna' kelimesi çıkıyor. Bu onların aslında birinci sınıf vatandaş olmadıklarının ifadesi gibi. Bu durum onlar için psikolojik ve toplumsal sorunlar yaratıyor."
Çeşitli sivil toplum örgütleri ve Birleşmiş Milletlerin Iraklı Romanlara destek çalışmasının içerisinde yer aldığını ve bazı projelere öncülük ettiğini aktaran Zubaydi, kendisinin de azınlık hakları alanındaki faaliyetlerinden dolayı toplum baskısına maruz kaldığını kaydetti.
Iraklı aktivist, "Romanlar da insandır" adlı kampanya başlattığını ifade ederek, "Ben, insani yardım projeleriyle onlarla yakınlık kurup hayatlarına dokunarak, soyutlandıkları algısını kırmaya ve toplum içine karışmalarını sağlamaya çalışıyorum." diye konuştu.
– "Romanlar hem hükümet hem de toplum tarafından baskı ve ayrımcılığa maruz kalıyor"
Irak toplumunun Romanları dışladığını ve reddettiğini dile getiren Zubeydi, bunun nedenleri ise şöyle anlattı:
"Irak'ta toplum, Romanları, geçmişte halk arasında yapılan bazı eğlencelerde şarkı söyleyip dans ettikleri gerekçesiyle yaftalıyor ve dışlıyor. Romanlar, o dönem bu gibi eğlence öğelerini geçim kaynağı ve bir tür halk sanatı icrası olarak görüyordu. Ancak toplumun kamuya açık alanlarda hoş karşılamadığı müzik ve dans içeren eğlenceler, sadece Romanlara özgü değildi. Romanlar dışında da bu eğlencelerde yer alan kesimler elbette mevcuttu.
Buna rağmen Romanlar hem hükümet hem de toplum tarafından çeşitli baskı ve ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu bireyler, dışlanma psikolojisiyle hastane ve okul gibi ihtiyaçlarını dahi dile getirmekten çekiniyor. Bu insanlarda 'her türlü isteğimiz sadece Roman olduğumuz için reddedilebilir' korkusu hakim."
– Okul kapıları Roman çocukların yüzüne kapatılıyor
Aktivist Zubeydi, 2017 yılına kadar civar köy ve kasabalardaki okulların Zuhur Köyü'nde yaşayan Roman çocukların kaydını yapmadığını, köyde bulunan tek okul binasının da kim tarafından gerçekleştirildiği bilinmeyen füzeli saldırıda yerle bir edildiğini söyledi.
Uzun çabalar sonucu bir okul tahsis edildiğini belirten Zubeydi, Roman çocuklara eğitim vermek isteyip ancak toplum baskısından çekinen öğretmenlerin bulunduğuna işaret etti.
Zubaydi, köydeki birkaç öğrencinin civardaki okullardan birisine kayıt yaptırdığını ancak bu çocuklara da okulda baskı yapıldığını söyledi.
– Irak Eğitim Bakanlığından Romanlar için "özel bir okul" önerisi
Irak Eğitim Bakanlığı Sözcüsü Kerim es-Seyid, "okul yönetimlerinin Roman çocukların kayıtlarını yapmak istemediği" iddialarına ilişkin şunları kaydetti:
"Eğitim Bakanlığına bağlı Kadisiye vilayeti Eğitim Genel Müdürlüğü Dairesi, velilerinden Roman öğrencilerle ilgili gelen şikayetler üzerine komisyon kurdu. Bu komisyonun amaçlarından biri Roman öğrencileri, özel bir okul çatısı altında toplama projesini değerlendirmek. Söz konusu öğrencilerin okullara kayıt yaptırmasının önünde bir engel yok, ancak toplumsal bazı nedenler ve şikayetler üzerine bu öğrenciler başka okullara nakledildi. Biz, öğrencilerimiz arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz ve hepsini aynı okullarda toplamaktan yanayız."
– "İşsizlik bu insanları dilenmeye itti"
Iraklı Romanlar ile ilgili araştırmaları bulunan akademisyen Dr. Galib el-Kaabi, bu etnik grubun Irak'a uzun yıllar önce gelip yerleştiğini belirtti.
Kaabi, "Romanlar, göçebe hayatını severdi. Irak'a gelirken de değişik coğrafyalara dağıldılar. Devlet 1960'larda Romanlar için 'reform okulları' inşa etti. Bu okul, 2003 yılında kadar faaliyetini sürdürdü ve toplumda etkili ve yetkin onlarca insan mezun etti." diye konuştu.
Romanların en büyük sorununun işsizlik ve yoksulluk olduğunun altını çizen Kaabi, "İşsizlik bu insanları dilenmeye itti. Eskiden devlet bu insanları tekstil fabrikalarında çalıştırıyordu. Toplumdan dışlanan bu grup için yeniden okul ve hastane gibi alanlar yapılmalı ve toplumla ilişki kurup uyum sağlamalarına yardımcı olunmalı." dedi.
– "Ne hükümet ne de toplum bizi Iraklı olarak kabul ediyor"
Zuhur Köyü sakinlerinden Hayri Ebu Mansur, devlet tarafından ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördüklerini söyledi.
Ebu Mansur, "Bu köyde yaşayanların hepsi Iraklıdır ve Irak vatandaşlığı kimliği ve pasaportuna sahiptir. DEAŞ'a karşı cihat çağrısını yerine getirdik ve gençlerimizin bir kısmı savaşta yaralandı, bir kısmı şehit oldu. Bizler Iraklıyız ancak ne hükümet ne de toplum bizi Iraklı olarak kabul ediyor. İran- Irak Savaşı'nda vatan savunmasında yer aldık. Ben, savunma sanayide askerlik yaptım ama bana emekli maaşı verilmedi." ifadelerini kullandı.
– "Esnaf, Roman köyünden geldiğimi öğrenince bana satış yapmadı"
Yerel yönetim ve belediye hizmetlerinden yoksun olduklarını dile getiren Ebu Mansur, çektikleri sıkıntıları ve uğradıkları ayrımcılık ve dışlanmayı şu sözlerle anlattı:
"Biz de sizin gibi (Iraklılar) Allah'a ibadet ediyor ve Peygamber Efendimizi biliyoruz. Biz, puta tapmıyoruz ki reddedilelim. Toplum bizim halkla kaynaşmamıza izin vermiyor. Geçen gün şehre inip sebze meyve almak istedim ancak esnaf Roman köyünden geldiğimi öğrenince bana satış yapmadı. Kimse bize iş vermiyor ve dilencilik yapmak zorunda kalıyoruz. Belediyeye gidip cüzi bir maaş karşılığında sokak temizlikçisi olmak istediğimizi söylediğimizde dahi reddedildik ve 'siz Romansınız, olmaz' yanıtını aldık. Bu yüzden köyümüzde içimize kapalı şekilde zorlu bir yaşam sürdürmeye çalışıyoruz. Buranın dışına çıkıp yaşamak istersek bile bize yaşam alanı tanınmaz."
Ebu Mansur, köylerinin 2003 yılı sonrasında füze saldırılarının hedefi olduğunu ve yerle bir edildiğini, o dönem hayatta kalanların şehre gidip orada bir yaşam kurmak istediğini ancak kovulduklarını ve yıkılmış köylerine geri dönmek zorunda kaldıklarını anlattı.
– "Bizi, 'siz çingenesiniz' deyip kapıdan kovuyorlar"
Zuhur Köyü Muhtarı Seyyid Faris, köyde 85 aileye mensup 518 kişinin yaşadığını ve köy dışında hiçbir yerde emlak edinme hakkına sahip olmadıklarını kaydetti.
Köy sakinlerinden kocasını kaybetmiş Um Mutaz da derme çatma bir evde 5 çocuğuyla birlikte yaşadıklarını, erkek çocuklarının toplum tarafından dışlandıkları için iş bulamadıklarını, kimliklerini gizleyerek kağıt mendil sattıklarını söyledi.
Bir diğer köy sakini 85 yaşındaki Ferid Selman da şeker ve kalp hastalığıyla boğuştuğunu ancak hastanelerin kendisini tedavi etmediğini dile getirdi.
Irak kimliği ve askerlik hizmet belgesini gösteren Selman, "1953-1954 yıllarında yedek subay olarak askerlik hizmetimi yaptım. Hastayım tedavi olamıyorum. Bizi, 'siz çingenesiniz' deyip kapıdan kovuyorlar. Köyümüze su verilmiyor. Su tankerleriyle getirdikleri tuzlu suyu bize parayla satıyorlar." diye konuştu.
– İran-Irak Savaşı'nda 8 yıl askerlik yaptı ancak maaş bağlanmadı
Zuhur Köyü sakini Hacı Ebu Muhammed de İran-Irak Savaşı'nda 8 yıl askerlik hizmeti yaptığını ancak "Roman olduğu için" maaş alamadığını söyledi.
Yaşlı adam, derme çatma evinin bir köşesinde açtığı dükkanda oyuncak, bisküvi ve cips gibi ürünler satarak ailesini geçindirmeye çalıştığını anlattı.