BURSA (AA) – Uludağ'daki otel işletmecileri, Uludağ Milli Parkı sınırlarının Uludağ Alanı sınırları ile çakışan kısımlarının Uludağ Alan Başkanlığına devredilmesinin Uludağ'a zarar vermeyeceğini belirtti.
Bursa'daki bir otelde basın toplantısı düzenleyen işletmecilerden Haluk Beceren, 13 bin hektar yüzölçümlü Uludağ Milli Parkı'nın yaklaşık 2 bin hektarlık bölümünün Uludağ Alanı olarak belirlendiğini söyledi.
Söz konusu alanın yaklaşık 55 yıldır birinci ve ikinci oteller bölgesi ile kayak alanlarını kapsadığını belirten Beceren, "Onun dışında herhangi bir alan bu kapsam içinde değil. Zaten Milli Park'ın geri kalan yüzde 85'i Sarıalan, Kirazlıyayla, Çobankaya, mahallenin arka tarafları falan hiçbiri bu alanın içine dahil değil." dedi.
Beceren, Uludağ'ın geri kalan kısımlarının sit alanı vasfını sürdürdüğünü aktararak şöyle konuştu:
"Bu koruma alanı devam ettiği müddetçe, zaten daha evvel Milli Parkların yaptığı gibi, burada yeniden bir yapılanma söz konusu olmayacak. Daha evvel verilmiş olan tahsisler zaten bundan iki sene evvel, üç sene evvel Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından uzatıldı, birinci bölgedeki tahsisler. Bu uzatılmış olan alandan eğer ihtiyaç olursa bazı binaların yıkılıp yeniden yapılması belki söz konusu olabilir ama öyle bir konu şu anda imar planımız olmadığı için Uludağ'da, söz konusu değil. Ancak imar planı yarın öbür gün çıkarsa ancak o zaman herhangi bir değişiklik belki yapılabilir."
Uludağ'da yapılacak Uludağ Premium Ultra Trail koşusundan da bahseden Beceren şunları kaydetti:
"Mesela bu hafta sonu Uludağ'da bir koşu var, yarışlar var. Buna benzer yarışların devamlı yapılabilmesi imkanı bu tarz bir organizasyonla daha rahat olacaktır. Bizim dağ bisikleti parkurlarımız var ama Milli Parklar izin vermediği içim insanlar kullanamıyorlar. Belki burada daha rahat bir şeyler yaparak artılarımızı belli edeceğiz. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı arasındaki mutabakat zaten 2022'de imzalandı, bu yeni bir olay değil. Burada eski statü olduğu gibi devam edecek ama Güney Antalya Projesi'nde ve diğer yerlerde nasıl Kültür ve Turizm Bakanlığına ayrılmış alanlar varsa burası da Bakanlığa ayrılmış bir alan oldu. Uludağ'a zaten ikinci bölge, turizm alanıydı. Bu birinci bölge de bu turizm alanının içine dahil oldu, değişiklik yok, hiçbir fark yok. Bunu niçin bu kadar CHP'li arkadaşlar ya da diğer DOĞADER derneği sorun yapıyor bilmiyorum, tabii onların bileceği iş. Bizim anlatmak istediklerimiz bunlar. Yani herhangi bir değişiklik olmayacağına zaten devlet bir katkı koymuş ve bir garanti vermiş burada. Bunun dışında da orada yapılması gereken, 'peşkeş çekilecekmiş', öyle bir konu yok ki. Herkesin işletmesi kendinde, herkes kendi işletmesini yapmaya devam edecek."
Beceren ayrıca körfez sermayesi iddialarını da yalanlayarak kendilerine herhangi bir talep olmadığını, Körfez bölgelerinden insanların Uludağ'da sadece misafir edilebileceklerini sözlerine ekledi.
Güney Marmara Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Derneği (GÜMTOB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Çetin Ceylan da peşkeş çekme iddialarına ilişkin, "Peşkeş çekmeyle ilgili aslında birkaç dernek ve muhalefet tarafından aslında olay çok abartılıyor. Buradaki olay tamamen bir yönetim biçimi. Uludağ'daki alan yönetimi, turizm alanının Kültür ve Turizm Bakanlığınca ve oluşturduğu komisyon tarafından yönetilmesi demek." diye konuştu.
En küçük sorunlarını bile çözemediklerini savunan Ceylan şunları söyledi:
"Küçük bir çatı aktarımı için bile arkadaşlar birinci bölgede, Milli Parka bağlı olan otelciler Ankara'ya gidiyordu izin almak için. Bunların yerinde çözülmesi için aslında bu sistem kuruldu. Yeni bir tahsis alanı, yeni oteller, yeni tahsisler biz de istemiyoruz. Mevcut tahsislerin dışında yeni bir otel yatırımına biz de karşıyız. Mevcut tahsisler dışında başka oluşumlara biz de karşıyız. Ama mevcut tesislerin de Avrupa standardında diğer kış merkezlerindeki kalite ve standartta yönetilmesini arzu ediyoruz. Sorunlarımızın Bursa'da tek bir otorite tarafından aktarılıp çözülmesini istiyoruz. Öbür türlü bakanlık bakanlık herkes geziyordu. Topu herkes birbirine atıyordu ve çözümsüz bir Uludağ olmuştu. Dolayısıyla bizim buradaki otelciler olarak istediğimiz turizm niteliklerine uygun turizm tesislerinin tek bir elden yönetilmesi, bizim arzumuz bu. Bizler talan edilmesine karşıyız, öyle bir amacımız yok. Ama ortada talan diye bir şey yok. Kayak pistlerindeki bir taşı kaldırmak için üç bakanlıktan, Milli Parktan izin alamıyorduk. Biz artık bunun daha kolay halledilmesini istiyoruz, çünkü tehlike arz ediyor, can güvenliği. O zaman kayak merkezi olmasaydı burası. Bir kaya kaldırıldı diye burada yargılanan arkadaşlar var. O yüzden bir talana biz de karşıyız. Biz sadece daha iyi yönetilmesini, Uludağ'ın eski günlere kavuşmasını ve nitelikli bir turizm alanı olmasını istiyoruz."