ÇORUM (AA) – TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, seçimlerde cumhurbaşkanı aday olmasına yönelik tartışmalara ilişkin, "Seçimlere 3 ay gibi bir zaman kalmış, şimdi bu konu tartışılmaya başlanıyor. Zamanlama manidar. Dolayısıyla tartışmanın siyasi bir tartışma olduğu açık." dedi.
Şentop, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesince 15 Temmuz Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Anayasayı Savunmak: Güncel Tartışmalar ve Hukuk" konulu konferansta yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tekrar cumhurbaşkanı adaylığının tartışma konusu olduğunu söyledi.
Türkiye'de geçmişte çeşitli tartışmaların yaşandığını, son olarak yapılan anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin benimsendiğini belirten Şentop, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2014'te halk tarafından ilk kez cumhurbaşkanı seçildiğini, daha sonra cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğini hatırlattı.
Sistem değişikliği üzerinden kasten anayasa tartışması yaratılmaya çalışıldığını dile getiren Şentop, "2007 anayasa değişikliği ile şöyle bir şey yazılmış, 'Cumhurbaşkanı iki kez seçilir.' Cumhurbaşkanımız 2014’te bir kez seçilmişti. 2018’de sistem değişti. Cumhurbaşkanı görev süresi beş yıldır, iki kez seçilir. Bu ne zaman? 30 Nisan 2018’de söylemiş. Bu ne demek? 30 Nisan 2018’de iki kez seçilme hakkı tanımış." diye konuştu.
– "Siyasi bir tartışma olduğu açık"
"Şimdi anayasa hukukçuları bir cümle yazsa bu anayasa değişikliği mi olur, yoksa anayasa koyucu bir cümleyi yazarsa mı anayasa olur?" diye soran Şentop, "Metin belli. Burada cumhurbaşkanı ile kastedilen, yeni dönem cumhurbaşkanı. Bu da belli. Komisyon metninde diyor ki önceki dönemlerin sayılmayacağı, hesaba katılmayacağı tartışmasızdır. Komisyonda hiç tartışılmamış, orada itiraz eden olmamış. Sonra bu metin gelmiş, genel kurulda 2 defa görüşülmüş, orada kimse tartışmamış bunu, itiraz eden olmamış. Böyle olunca ne oluyor? Komisyon raporuna sen muhalefet şerhi yazdığında, burada dile getirmediğin itirazı, genel kurulda söyleyemiyorsun. İç tüzük böyle bir yüküm getirmiş. İtiraz etmemişsiniz. Orada da kalmamış, referanduma gitmiş ve geçmiş, üzerinden 4,5 sene geçmiş. Seçimlere 3 ay gibi bir zaman kalmış, şimdi bu konu tartışılmaya başlanıyor. Zamanlama manidar. Dolayısıyla tartışmanın siyasi bir tartışma olduğu açık." ifadelerini kullandı.
Şentop, meclis başkanı olarak demokrasinin işletilmesi için burada olduğunu vurguladı.
Hukuk metinlerinin yorumla kural haline geldiğinin altını çizen Şentop, şöyle devam etti:
"Cümleler, hukuk metinleri, kelimelerden oluşur. O, kuralın kendisi değildir. Onu okuyup anlamlandırdığınız zaman ortaya çıkan şey kuraldır. 'Cumhurbaşkanı en fazla 2 defa seçilir' dediğinde 'cumhurbaşkanının anlamı nedir' diye bu konuda karar verecek olanların bunu dikkate alarak anlamlandırması, kapsamını belirlemesi lazım. 2007 ile 30 Nisan 2018 arasına kadar olan sürede cumhurbaşkanı kelimesi geçiyor ama o cumhurbaşkanı; başbakan, bakanlar kuruluyla beraber ülke yönetiminde söz sahibi olan bir cumhurbaşkanı. Halbuki '30 Nisan 2018'den sonraki cumhurbaşkanı' diye geçen ifadedeki cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların olmadığı bir sistemde cumhurbaşkanı, yürütmenin kendisi. Dolayısıyla bu cumhurbaşkanı aynı kelime olmakla beraber, içerikleri farklı ve esas olan da buradaki amaç ve manadır, içeriğidir, kapsamıdır. Dolayısıyla hangi açıdan bakılırsa bakılsın, bu konuda böyle bir tartışma olmadığını aslında herkes biliyor. O zaman komisyonda görev yapanlar da, Anayasa değişikliği yapıldığı dönemde olanlar da."
– "Bal gibi biliyorlar"
Bir gazetecinin, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı adayı olamayacağını, meclis başkanının da bu konuyu bildiği şeklinde ifadeler kullandığını anlatan Şentop, şunları kaydetti:
"Hayatımda hiç görüşmediğim adam, kendi kararını söylüyor da benimkini de söylüyor, nereden uyduruyorsa. Halbuki ben tam tersini söylüyorum. Bu konuda konuşan bütün hukukçular, bütün siyasetçiler, bizim anlattığımız şekilde, Sayın Cumhurbaşkanı'nın şu anki döneminin yeni sistemde birinci döneminin olduğunu ve 2023'teki adaylığının ikinci sefer adaylık olduğunu ve Anayasa'da bu konuda hiçbir sorun olmadığını, o dönem Anayasa Komisyonu toplantılarına katılanlar da genel kurulda görüşenler de bu metinleri karşılıklı olarak bakarak, değişikliği anlayarak okuyanlar da bal gibi biliyorlar. Ancak ne yazarsanız yazın, işlerine gelmediği zaman, siyaseten konjonktür gereği, şahsa göre değişen yorum yapmaya çalışanlar var. Türkiye'de siyaset yapılsın, siyasi tartışmalar yapılsın, bunlara kimsenin itirazı yok ama siyasetin şirazesini esas alan, onu bozmadan yapmaya çalışmaktır. Bunu bozmaya kalkarsanız, siyaset yaptığınız demokrasinin işlediği zemini tahrip etmeye kalkarsınız bu size de, başkalarına da, devlete ve millete de zarar verir. Bu bakımdan esasen herkesin sahip çıkması gereken budur. Temel esasa, kanuna saygı gösterelim. Bunlar üzerinden yarışalım. Buna kimsenin bir itirazının olmaması gerekir."