ANKARA (AA) – AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, kullandıkları “Yeter, söz milletin” sloganına ilişkin, “Bizim siyasetimizin temelinde millet vardır. Bu slogan, yaptıklarımız, milletle olan ilişkilerimiz itibarıyla en çok bize yakışan bir slogan.” dedi.
Yazıcı, Anadolu Yayıncılar Derneğince düzenlenen “Anadolu Sohbetleri” programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
“Altılı masanın açıkladığı ortak mutabakat metni”nin sorulduğu Yazıcı, altılı masanın 11. toplantısını yapmasına rağmen bir aday çıkaramayıp program açıklamasının etik ve rasyonel olmadığını söyledi.
“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Adayı 13 Şubat’ta netleştiririz.’ dedi. Ancak İYİ Parti Sözcüsü, ’13 Şubat gibi bir takvim yok.’ ifadelerini kullandı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da ‘Niyetimiz 13 Şubat, olmazsa 30 Mart’a kadar vakit var.’ dedi. Süreç neden uzuyor? Bu konudaki düşünceniz nedir?” sorusuna Yazıcı, şu yanıtı verdi:
“Kimin karşısına çıkacak aday? Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderin karşısına aday bulacaklar, kolay bir iş mi? Nasıl bulacaklar? Süre presleyince bir tanesini aday olarak gösterecekler veya anlaşamayacaklar her biri ayrı aday çıkaracak. Bizim çok fazla gündemimizde yok. Sadece bu işler bir adayla yapıldığı için, niye adayları yok, öncüleri yok diye takip edip biz de sorguluyoruz. Bu kolay bir iş değil. Önünde sonunda bir aday çıkaracaklar. Bir mi, yoksa çıkartamazlarsa her biri ayrı ayrı aday mı çıkaracaklar bunları göreceğiz. Biz, kendi işimize odaklandık. Dolayısıyla 14 Mayıs’a doğru kararlı bir biçimde, her anı değerlendirmek suretiyle yürüyüşümüzü sürdürüyoruz.”
Yazıcı, “Sizin seçim stratejiniz belli mi?” sorusu üzerine, bir strateji ekiplerinin olduğunu, toplantılar yaptıklarını, seçim beyannamelerine son şekli vermek için çalıştıklarını söyledi. Siyaset tarzlarının kapsayıcı olduğunu, bir boşluk bırakmadıklarını vurgulayan Yazıcı, “Türkiye’nin her sorunu, her konusu bizim gündemimizdedir. Kapsayıcı siyasi bakışımızla, bu perspektifle beyannameyi kamuoyuyla paylaşacağız.” dedi.
– “Kürtler bu ülkenin eşit yurttaşları”
“Altılı masanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığına ilişkin tavır değişimini neye bağlıyorsunuz?” sorusu üzerine Yazıcı, hukukun belirlenmiş kuralları üzerinden yorum yapılarak konuyu başkalaştırmanın mümkün olmadığını belirtti.
Yazıcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın değişen Anayasa kurallarına göre konumunun belli olduğunu, 2017 Anayasa referandumuyla Türkiye’nin yeni bir yola girdiğini dile getirdi. Anayasa değişikliğine bakıldığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni sistemde birinci defa seçildiğini vurgulayan Yazıcı, “Madde muhtevasında ikinci defa hakkı var. İkinci hakkını da 14 Mayıs’ta kullanacak.” dedi.
“Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ‘HÜDA-PAR’a yönelik’ iddiaları var. Cumhur İttifakı genişler mi? Kürt vatandaşların oy vermesi bakımından AK Parti’nin bölgeye yönelik bir çalışması olacak mı?” sorusunu Yazıcı, “Çok yanlış bir algı var. HDP’yi eleştirdiğiniz zaman, onun yönlendiricisi PKK’ya laf söylediğiniz zaman sanki bütün Kürtleri reddetmişiz gibi algılanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Kürtler de bu ülkenin eşit yurttaşları.” diye yanıtladı.
Yazıcı, yasadışı faaliyette bulunan, hukuk dışına çıkan, kural tanımayan, kamu düzenini bozan, ülkenin birlik ve bütünlüğü aleyhinde faaliyette bulunan her kuruma, bireye, etnik kökeni ne olursa olsun karşı olduklarının altını çizerek şöyle devam etti:
“Kürt vatandaşlarımız bizim teşkilatlarımızda, TBMM Grubumuzda var. Bizim HDP’yi eleştirmemiz, altılı masanın altında gizli, örtülü bir ortak daha bulunduğunu söylemek suretiyle HDP ve onun yönlendiricisi PKK’ya yönelik eleştirilerimiz, Kürtlere yönelik değildir. Ülkenin değerlerine saygı gösteren, ülkenin birlik ve bütünlüğüne saygı gösteren her yurttaş bizim hedef kitlemizdir. AK Parti’nin kapsayıcı siyaset tarzı içerisinde her yurttaşın eşit derecede yeri var.”
– “Birbirlerine güvenmiyorlar demek ki”
“Şartlar oluşursa Cumhurbaşkanı Erdoğan bu seçimin ardından bir daha aday olabilir mi?” sorusu üzerine Yazıcı, TBMM’nin seçimi yenileme hakkını kullanması durumunda Cumhurbaşkanı’nın tekrar aday olabileceğini söyledi.
Yazıcı, “Başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliği teklifine” değinerek baş örtmenin din ve vicdan özgürlüğünün bir uzantısı olduğunu, bu alanın Anayasa’yla düzenlenmesi gerektiğini anlattı. CHP’nin başörtüsü ile ilgili kanuni düzenleme teklifi üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Anayasal düzenleme yapalım” çağrısında bulunduğunu hatırlatan Yazıcı, buna, muhalefet partilerinden ses gelmediğini ifade etti.
Hazırladıkları teklifi TBMM’ye sunduklarını, bunun altılı masada büyük bir dalgalanmaya yol açtığını dile getiren Yazıcı, tekliflerinin Meclis’e sunulduğu gibi komisyondan geçtiğine işaret etti.
Yazıcı, Anayasa değişikliği konusunda gizli oylama yapılacağına dikkati çekerek “muhalefet milletvekillerinin oylama için kabine girmeyeceği” iddialarına ilişkin, “Kabine girmeyecekleri iddiaları doğru ise o zaman birbirlerine güvenmiyorlar demek ki. Bu seçme, seçilme, oy kullanma hakkına bir müdahaledir.” değerlendirmesinde bulundu.
– “Yıkmayı, siyaset zannediyorlar”
“Demokrat Partinin ‘Yeter söz milletindir’ sloganı var. Bu sloganı, Millet İttifakı almak istiyor. Bu slogana Millet İttifakı’nın sahip çıkmasında bir sebep var mıdır?” sorusu üzerine Yazıcı, şöyle konuştu:
“1950, Türk demokrasisinde çok önemli bir dönüm noktası. Çok partili politik hayata geçiyoruz. Adnan Menderes ve arkadaşları seçim kampanyasını yürütürken, ‘Yeter, söz milletin’ söylemlerini geliştirmiş ve Türk siyasetine armağan etmişler. Bizim siyasetimizin temelinde millet vardır. Cumhurbaşkanı’mız 2002’de ‘Yeter söz milletin, karar da milletin’ söylemini kullanmıştır. Bu slogan, yaptıklarımız, milletle olan ilişkilerimiz itibarıyla en çok bize yakışan bir slogan. Seçimlerin yenilenme tarihinin de 14 Mayıs olarak belirlenmesi çok önemlidir.”
“Altılı masa, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni Çankaya Köşkü’ne taşıyacağını söylüyor. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında böyle bir şey neyi ifade ediyor?” sorusunu yanıtlayan Yazıcı, şunları kaydetti:
“Siyasette kimi kümeler yapıcıdır, kimi yıkıcıdır. Adamın yapacak bir vizyonu yoksa, geleceğe dönük bir perspektif çizemiyorsa, Türkiye’nin var olan sorunlarına ilişkin çözüm sağlayacak bir projeden yoksun ise yıkmayı siyaset zanneder. Türkiye’nindir Külliye, Cumhurbaşkanın değil ki.”