İSTANBUL (AA) – Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığınca (YTB) gerçekleştirilen Türkiye Mezunları Forumu kapsamında “Yeni Medya ve Güvenilir Bilgi” başlıklı panel düzenlendi.
Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen forumun ikinci gününde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açılış konuşmasını gerçekleştirdiği “Yeni Medya ve Güvenilir Bilgi” konulu oturumun moderatörlüğünü, Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan yaptı.
Yeni medya kullanıcılarının birer gazeteci, üretici ve içerik sağlayıcı gibi olduklarını ifade eden Özhan, meslektaşlarıyla bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan dezenformasyonu, potansiyelini, yeni medya kavramını ve geleneksel medya ile kesiştiği alanları konuşacaklarını söyledi.
– “Daha doğal bilgileri aktarabiliyoruz”
Daha sonra söz alan Hint İçerik Üreticisi ve YouTuber Musaib Najar, “değişimin” dünyada en kalıcı şey olduğunu dile getirdi.
Najar, 2016’da geldiği Türkiye’de eğitimine devam ederken, kendilerine burası hakkında verilen bilgilerin çok uyuşmadığını gördüğü için Türkiye’yi tanıtma ihtiyacı duyduğunu anlattı.
Geleneksel medyada belli bir çerçeve olduğuna dikkati çeken Najar, şunları kaydetti:
“O çerçeve üzerinde hayat devam ediyor. Bir iletişim kopukluğu olduğunu, sosyal medyanın özelinde bazı bölgelerin boş kaldığını düşündük. Onun üzerine, Sayın Cumhurbaşkanımızın sloganıyla millete biz diyoruz ki, ‘Dünya 5’ten büyüktür.’ Bu sadece ülkeler için değil, her alan için geçerli, medya, yayınevleri… Onlar bir imparator olarak oturmuş, bilgileri kontrol etmekte. Onun için biz serbest olarak millete o yerden daha doğal bilgileri aktarabiliyoruz.”
– “Yeni medyada vatandaşlar bir şey paylaşırken bunu araştırmalı”
Kenyalı film yapımcısı ve sunucu Joel Moriasi Obwoge de Türkiye’ye öğrenci olarak geldiğinde Afrika’daki deneyimlerini Türkçe anlattığı YouTube içerikleri üretmeye başladığını ve insanlardan bu konuda olumlu dönüşler aldığını ifade etti.
Geleneksel medyada iletişimin çok olmadığını, çok yorum yapılamadığını ancak yeni medyada insanların farklı şeyler görmeye başladığını belirten Obwoge, “Geleneksel medya dışında, farklı insanlar söylemek istediklerine fırsat buldular. Bu şekilde insanlarda, ‘Bu da var, bunu hiç düşünmemiştim.’ fırsatı ortaya çıkmaya başlıyor.” diye konuştu.
Obwoge, geleneksel medyada çalışan muhabirin belli bir eğitimden geçtiğini, haber yapmak için belli prensipleri olduğunu anlatarak, yeni medyada ise kişilerin herhangi bir eğitimden geçmediğini ancak vatandaş olarak fikirlerini paylaşmak istediğini kaydetti.
Bunun için yapılacak şeylerden birinin toplumun bunun hakkında eğitim alması olacağını aktaran Obwoge, “Haber ya da bir şey paylaşırken bunu araştırması, kanıtları bulması lazım, ona göre sosyal medyada bir paylaşım yapabilir. Denetim yapılabilir. Aynı zamanda vatandaşlara da sorumluluk yüklenmeli. Vatandaşın gördüğü bir haberde ‘Bu doğrudur.’ dememesi lazım. Çünkü geleneksel medyada bir muhabir bir şey yapacağı zaman kanıt buluyor, güvenilir bir kaynaktan alıyor. Vatandaşların da bunu yapması gerekiyor.” dedi.
– “Her eleştirdiğimiz teknoloji, bizim de o teknolojiye karşı tepkimizi koyacağımız bir alan”
Kuzey Makedonyalı Genel Yayın Yönetmeni Eran Hasipi ise medyanın düşünceyi, sesi, hayali, yapılmak isteneni aktarabilme aracı olduğunu söyledi.
Yeni medyanın sağladığı avantajlardan bahseden Hasipi, kişilerin burada hükmedilebildiklerini, istedikleri yerde olabildiklerini, istedikleri şeyi söyleyebildiklerini aktardı.
Hasipi, yeni medyanın, aslında insanların kendi düşüncelerini aktarmak için yeni bir araç elde etmeleri ve bunu maksimum ölçüde kullanmaya çalışmaları olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Problem aslında sürekli bir dezenformasyondan bahsediyoruz. Neye göre, kime göre dezenformasyon, belki bunu konuşmamız lazım. Bir araba ehliyeti alırken belli bir yaş istiyoruz, eğitim sürecinden geçiriyoruz insanları, ondan sonra trafiğe çıkarıyoruz ama şu anda ondan çok daha etkili, riskli olabileceğini düşündüğümüz aygıtları hiçbir eğitim veya bir sınamaya tabi tutmadan insanlarla paylaşabiliyoruz. Bunun da riskleri var tabii ki. Doğru bilgi, yanlış bilgi… Kime göre, neye göre değerlendireceğiz? Her egemen güç kendi söyleminin, düşüncesinin haklı olduğunu savunur ve elindeki her türlü imkanla bunu yapmaya çalışır. Araya sıkışmaya çalışan diğer bir güç de bunu kırmaya çalışır.”
Türkiye’ye göre Batı’da kalan coğrafyanın, bu iletişim araçlarını, kitle iletişimini, çok önemli olmadığı düşünülen konuları onlardan önce belki de fark ederek bu alanda kendilerini geliştirdiğini ve bunun üzerine teknolojiler üretmeye başladığını söyleyen Hasipi, “Bizim her eleştirdiğimiz teknoloji aslında bizim de o teknolojiye karşı tepkimizi koyacağımız bir alan. Twitter’ı eleştirirken Twitter üzerinden yapıyoruz bunu, başka bir mecramız yok çünkü. Ama Twitter’ı biz keşfedebilseydik belki çok daha farklı bir dünya yaratabilirdik kendimize. Bizim biraz tepkisel bir toplum olduğumuzu düşünüyorum. Yani önce bir şey oluşuyor, onun üstüne iyi veya kötü diye fikir beyan ediyoruz.” değerlendirmesini yaptı.