ANKARA (AA) – Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Tevfik İleri'den aldıkları meşaleyi çok daha güçlü şekilde yakarak geleceğe taşımak için büyük azimle çalıştıklarını söyledi.
Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesi Konferans Salonu'nda "Vefatının 61. Yılı Hatırasına Ahmet Tevfik İleri'yi Anma Programı" düzenlendi.
Bakan Özer, buradaki konuşmasına, eski Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'ye, dava arkadaşı Adnan Menderes'e ve imam hatip okullarının görünmeyen kahramanı Celalettin Ökten'e Allah'tan rahmet dileyerek başladı.
Celalettin Ökten'in, 70'li yaşlarda olmasına rağmen öğrencisi Tevfik İleri ile imam hatip liselerini tekrar ihya etmek için büyük zorluklarla Ankara'ya geldiğini anlatan Özer, karar çıktıktan sonra İstanbul'da imam hatip lisesinin inşasında da bilfiil çalıştığını aktardı.
"Aslında Tevfik İleri bir hikayenin kahramanı." diyen Bakan Özer, "Bu toprağın insanlarının değerleriyle bütünleşik şekilde yaşama hikayesini hayata geçirmekle ilgili taleplerini, hikayelerini somut bir şekilde devletin eliyle, devletle milleti karşı karşıya getirmeden bütünleştirerek mesafe alınabileceğini göstermesi anlamında çok sembolik bir anlamı var." ifadelerini kullandı.
İmam hatip liselerinin açılması ve her türlü ihtiyacının karşılanması için halkın büyük fedakarlık gösterdiğini vurgulayan Özer, "Bunun karşılığında ülkemizin o fedakar insanları, tek bir şey istemişlerdi; 'Çocuklarımız yetişirken dinini öğrensin. Dininin hayata tekabül eden tüm kurallarını öğrensin ve inançlı bir nesil olarak bu topraklarda geçmişten tevarüs etmiş olduğu müktesebatını geleceğe taşısın.' Tek istedikleri şey buydu." diye konuştu.
Bakan Özer, konuşmasına şöyle devam etti:
"1951-52 yıllarında imam hatip talebi, Tevfik İleri'nin, Celalettin Ökten'in ve Başbakan Adnan Menderes'in büyük, cesur adımlarıyla hayata geçtikten sonra Türkiye'nin her noktasında imam hatipler, halkın katkılarıyla hayata geçirildi, eğitim sistemimizin ayrılmaz parçası ve farklı bir eğitim modeli olarak ortaya çıktı. Ama yine durulmadı. 1999 yılında katsayı uygulaması diye yeni bir eğitim politikasıyla tekrar bir meydan okumayla karşı karşıya kaldı imam hatip liseleri. Katsayı uygulaması çok basit bir uygulamaydı aslında. Meslek lisesi ve imam hatip lisesi mezunlarının yükseköğretime erişimini engelleyen, görünüşte çok sade, basit bir uygulamaydı. Herkes kendi alanına, meslek alanına geçsin diye güya mesleki eğitimi güçlendirmeyle ilgili atılmış bir adımdı.
Ama katsayı uygulaması bu toprakların hikayesine ihanet eden bir uygulama olarak tarihte yerini aldı. İstenilen şey şuydu; 'Akademik olarak başarılı insanlar, meslek liselerine ve imam hatip liselerine gitmesinler. Dinini bilen, sadece bu dünya için değil, bu dünyada yaptıklarını gelecek için, ahiret için yapan insanlar vali olmasınlar, siyasetçi olmasınlar, bürokrat olmasınlar' istedikleri buydu. 'Hiçbir yere yerleşemeyen insanların yerleşmiş olduğu bir okul türüne dönüşerek kendi kendini imha etsin' meslek liseleri ve imam hatip liselerinde istenen şey buydu."
Geçmişte eğitim politikalarındaki antidemokratik uygulamalardan en fazla çeken okul türünün imam hatip liseleri olduğunu belirten Özer, "İşte Tevfik İleri, Celalettin Ökten hocalarımız gibi kahramanların yakmış olduğu meşale, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi liderlerin elinde tekrar o problemleri tek tek çözerek geleceğe emin adımlarla yürüyor." ifadelerini kullandı.
– "Başörtülü gençlerimiz, kadınlarımız ikna odalarında eziyet çekiyorlardı"
Bakan Özer, bir ülkenin en kalıcı sermayesinin beşeri sermaye olduğuna işaret ederek, beşeri sermayeyi artırmada en önemli enstrümanın da eğitim olduğunu vurguladı.
Özer, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın attığı adımlarla son 20 yılda eğitimin önündeki antidemokratik uygulamaların tamamının tek tek kaldırıldığını dile getirdi.
20 yıl gibi kısa sürede 5 yaştaki okullaşma oranının yüzde 11'den yüzde 99'a, ortaöğretimde yüzde 44'ten yüzde 95'lere, yükseköğretimdeki net okullaşma oranının da yüzde 14'ten yüzde 45'lere ulaştığına işaret eden Özer, "Son 20 yıl, bu ülkede devletin milletle kaynaştığı tarihi bir döneme karşılık gelmekte. Bunun yansımalarını eğitimde çok rahat bir şekilde görüyoruz." diye konuştu.
Ülkede bir dönem başörtüsü yasağının bulunduğunu anımsatan Özer, "Buradaki öğrencilerimizin çoğu başörtülü. Başörtülü gençlerimiz, kadınlarımız yükseköğretime erişemiyor, üniversite kapılarının önünde, ikna odalarında eziyet çekiyorlardı." dedi.
– "Eğitimle ilgili 70 yıllık gecikmelerin hepsi son 20 yılda telafi edildi"
Kadına şiddetle ilgili konuyu sürekli gündeme getirenlerin, kadının elinden başörtüsü yüzünden eğitim hakkı alındığı zaman hiç konuşmadıklarına dikkati çeken Özer, şöyle konuştu:
"Bugün beyin göçünden bahsediliyor. 1999'daki katsayı uygulamasında imam hatipli gençler, kadınlarımız başörtüsü yüzünden ülkeyi terk ettiler, üniversiteye gidebilmek için. Neden konuşmadılar? Çünkü onların tek bir derdi vardı, vesayet odaklarını, kültürel iktidarlarını muhkem kılacak şekilde sadece kendilerinin var olabildiği bir ülkeyi inşa edebilmek. Rahmetli Tevfik İleri'nin, Celalettin Ökten hocamızın ve Recep Tayyip Erdoğan'ın hikayesi; bu toplumun tüm bileşenleri ile bir arada, devletiyle birlikte barışık bir şekilde geleceğe doğru kutlu yürüyüşünü sağlamak. İnanıyorum ki yeni yüzyıl Türkiye Yüzyılı olacaktır. Çünkü ilk kez Cumhuriyet dönemindeki kalkınmayla ilgili, eğitimle ilgili 70 yıllık gecikmelerin hepsi son 20 yılda telafi edildi."
Bu süreçte ilk kez toplumun devletiyle el ele vererek yeni bir hikaye, yeni bir dil inşa etmek için yola çıktığını ve bu süreçte çok imtihanlarla karşılaştığını anlatan Özer, toplumun samimiyetini hiç kaybetmediğini söyledi.
Özer, şunları kaydetti:
"Milli Eğitim Bakanı olarak Tevfik İleri'den almış olduğumuz meşaleyi çok daha güçlü bir şekilde yakarak geleceğe taşımak için de büyük azim içerisinde tüm arkadaşlarımızla çalışıyoruz. İnanıyorum ki bu topraklarda nice Tevfik İleri'ler çıkacak. Bu okulda nice Tevfik İleri'ler, bu ülkenin geleceğinin şekillenmesinde rol oynayacak. İstediğimiz şey, bu ülkeye güzel bir hikaye bırakabilmek, tüm insanlarımızı o hikayenin bir parçası haline getirebilmek ve sadece dünyevi olarak değil, değerlerin yaşadığı, Allah'ın isimlerinin tecelli ettiği, tecelligahının olduğu bir coğrafyayı adım adım ilmek ilmek inşa edebilmek."
– "İcraatları içerisinde imam hatip liselerinin açılmasının çok ayrı bir yeri vardı"
Tevfik İleri'nin torunu, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri de dedesinin kendisi için doğal olarak siyasetçi ve devlet adamı olmanın ötesinde bir aile büyüğü olduğunu ifade ederek, "Maalesef kendisiyle tanışma fırsatı bulamadım ancak büyüdüğüm ortamda onun miras bıraktığı manevi iklimi soludum. Geldiğim noktada benim çıkarımım şudur; Tevfik İleri pek tabii önemli bir dava adamıydı, bir siyasetçiydi, bir devlet adamıydı ama bunun da ötesinde bir sevgi insanıydı. Ailesini, eşini, çocuklarını, bunların ötesinde de milletini çok seviyordu." diye konuştu.
Dedesinin, Demokrat Partiden bağımsız bir şekilde ele alınamayacağına işaret eden İleri, "Aynen bugün olduğu gibi o günlerde de devlet ve millet kaynaşmasını sağlamak noktasında, bu iki kulvarda çok ciddi atılımlara imza atıldı. Rahmetli dedemin de bu sürece katkıları olduğunu görüyoruz. Onun hayata geçirdiği icraatlar içerisinde imam hatip liselerinin açılmasının çok ayrı bir yeri vardı kendisi nezdinde de." değerlendirmesinde bulundu.
Ömer İleri, "Geldiğimiz noktada, artık Türkiye Yüzyılı'ndan bahsettiğimiz şu süreçte bizler bütün bu büyüklerimize sahip çıkacağız. İnşallah kararlı bir şekilde onların başlattıkları ve şu an Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devam eden bu yolculuğu hep beraber devam ettireceğiz ve zafere ulaştıracağız." dedi.