TAHRAN (AA) – HAYDAR ŞAHİN – İran'ın başkenti Tahran'da bulunan Kültürel Miras, Turizm ve El Sanatları Bakanlığına bağlı Geleneksel El Sanatları Enstitüsü, üretilen eserlerin yanı sıra verilen eğitimlerle de dikkati çekiyor.
Geleneksel el sanatlarının yaşatılması ve yaygınlaştırılması için yarım asrı aşkın bir süre önce kurulan Enstitünün tarihi binası, yıllar içinde yapılan eserlerle adeta bir müzeyi andırıyor.
Enstitünün koridor ve odalarındaki stant ve vitrinlere yerleştirilmiş el yapımı eserler, İran'da yüzyıllardır devam eden el sanatlarının tarihi seyrini yansıtmakla birlikte ziyaretçilere görsel bir ziyafet sunuyor.
Çini, oyma, bakır, örme, halı, kumaş, minyatür, resim, çömlek ve ahşap ürünler raflarda ve duvarlardaki yerini alırken salonun ortasına kurulmuş Sadabad Sarayı'nda bulunan Pehlevi dönemine ait işlemeli, sedef kakmalı masanın replikası da büyük ilgi görüyor.
Enstitünün her odası ayrı bir geleneksel el sanatı için tahsis edilmiş. Atölyelerde ise ustalar, çıraklarına mesleklerinin inceliklerini anlatarak bunları gelecek nesillere aktarmaya çalışıyor.
– Padişahlar ve hanedan üyelerinin tercihi kumaşlar dokunuyor
Kumaş dokuma atölyesinde çalışan Meryem Emir Yezdani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 25 yıldır bu kurumda görev yaptığını belirterek, "Burada geleneksel yöntemlerle kumaş örme işi yapıyorum. İpek ve altın dokumacılığı da yapıyorum. Şu an zerbaft kumaşını örüyorum. Zerbaft, altın sırma ve ipekten örülüyor." dedi.
Zerbaftın padişahlar, hanedan üyeleri ve zengin tabakadan insanların tercih ettiği, giysileri veya bazı eşyalar için kullandıkları bir kumaş türü olduğu aktaran Yezdani, şöyle konuştu:
"Zerbaftın metresi, kullanılan malzemenin değerine göre satılıyor. Şu an yaptığım parça tablo için kullanılan bir örnektir. İsteyen bunu elbise dahil başka şeyler için de kullanabilir."
– Salonda duyulan çekiç sesleri
Çekiç seslerinin eksik olmadığı atölyede çalışmalarını sürdüren Emir Rıza Seydi, yaklaşık 20 yıldır "kalemzeni" işiyle uğraştığını ifade etti
Seydi, "Çeşitli dersler veriyorum ve burada altın, gümüş, bakır, pirinç gibi metallere çekiçle sanatsal şekiller veriyorum. Yazı, resim ve temsilleri metale işliyoruz." dedi.
Kalemzeni işinde çeşitli teknikler kullandıklarına işaret eden Seydi, "Şu an bakır kabın üstüne gül ve kuş figürleri işliyorum. Tabi bunun farklı aşamaları var. İşlenecek kabın hazırlanması, figürlerin çizilmesi, siyah kalem çekilmesi, çivi ve çekiç yardımıyla şekillerin işlenmesi gibi aşamalardan geçiriyoruz." diye konuştu.
Yaklaşık 15 yıldır Enstitüde çalıştığını aktaran Siyameki Kalemi, tar ve rebab gibi telli çalgıların imalat ustası olduğunu ifade etti.
Kalemi, bu mesleği çocukluk döneminde babasından öğrendiğini dile getirdi.
– İran'ın geleneksel sanatlarını bir arada görmek mümkün
Geleneksel El Sanatları Enstitüsü uzmanlarından Zehra Tekaddüsnejad ise merkezde geleneksel sanatların öğretilmesi ve ihya edilmesi amacının güdüldüğünü söyledi.
"Merkez yaklaşık 2 bin metrekareden oluşuyor, 10 sanat atölyesi var. Şu an yaklaşık 80 kişi enstitüde iş yapıyor. Seramik, halı ve kilim, zerbaft, kalemzeni, saz, minyatür, resim ve hat sanatları için atölyeler mevcut. " diyen Tekaddüsnejad, İran'ın geleneksel sanatlarını görmek isteyenlerin burada el sanatlarının çeşitli örneklerini bir arada bulabildiğini sözlerine ekledi.