TBMM (AA) – İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Türkiye'nin her kritik meselesinde olduğu gibi sığınmacı ve kontrolsüz göç konusunda da makul, akılcı ve soğukkanlı bir yaklaşımla hareket etmeye devam edeceğiz." dedi.
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında 20 yıllık bir büyük trajedinin artık yavaş yavaş sonuna geldiklerini, 20 yıl önce, "Hak, hürriyet ve adalet yoluna çıkıyoruz" diye başa gelenlerin 20 yılın sonunda "zulüm ve istibdat yoluna acente olduklarını, çökmedik kaynak, peşkeş çekmedikleri ihale ve devşirmedikleri rant bırakmadıklarını" iddia etti.
Türkiye'deki sığınmacılarla ilgili tartışmalara değinen Akşener, 2002 yılında "Milletimizi Avrupa'ya götüreceğiz diye yola çıkanlar, 20 yılın sonunda giderayak Ortadoğu'yu memleketimize getirdiler." ifadesini kullandı.
Meral Akşener, sığınmacı sorununun bu şekilde devam etmesi durumunda 2053 yılında Türkiye'nin nüfusunun yaklaşık 35 milyonunun Suriye kökenli insanlardan oluşacağını öne sürdü.
İktidarın sorunu görmezden gelmeye devam ettiğini söyleyen Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İktidar, birbiriyle çelişen, tutarsız ve lakayt açıklamalarla insanlarımızı tedirgin etmekten çekinmedi. Ensar-muhacir kavramları üzerinden konuyu bağlamından kopartıp ideolojik arayışları çerçevesinde tarif ederek, siyasi tabanını konsolide etmeye çalıştı. Bir yandan da muhalefetin bu konudaki gündemini çalma arayışına girerek beton ve briket üzerinden ürettiği sözde çözümlerle günü kurtarmaya gayret etti. Bunun sonucunda, 2019 yılında ülkemizde 4 milyon sığınmacının varlığını tartışırken bugün geldiğimiz noktada 6-6,5 milyon sığınmacı ile karşı karşıyayız.
Artık açık şekilde ortaya çıkmıştır ki sığınmacı sorununu inancımız üzerinden yaptığı hamasi konuşmalarla basitleştiren, 80 ülkeye vizeyi kaldırmakla övünüp 250 bin dolara vatandaşlık satarak cari açığı çözdüğünü düşünen Sayın Erdoğan'ın sığ zihniyeti ile çözemeyiz."
– "Hedefimiz sığınmacıların sürülmesi değil, dönüşlerinin kolaylaştırılması"
İYİ Parti olarak hedeflerinin, sığınmacıların gayriinsani bir çerçevede ülkelerine sürülmesi değil, dönüşlerinin kolaylaştırılması olduğunu vurgulayan Akşener, "Sığınmacıların Türkiye'de kalışlarını caydıracak tedbirleri almayı da bir gereklilik olarak görüyoruz. Bu kapsamda başta Avrupa Birliği olmak üzere sığınmacılara yönelik geliştirilen projelerin de artık memleketlerine dönüşlerini kolaylaştırmaya odaklanması gerektiğini düşünüyoruz." diye konuştu.
Meral Akşener, ABD ve AB dahil tüm tarafların, laf üretmek yerine sebep oldukları bu problemin çözümü için rol almak mecburiyetinde olduklarını belirtti.
Akşener, bunlara paralel olarak Şam'da kim iktidarda olursa olsun Suriye ile ilişkilerin yapıcı bir diyalog zeminine oturtulması gerektiğini dile getirdi.
Sorunun iç ve dış politika malzemesi olarak kullanılmasını doğru bulmadıklarını ifade eden Akşener, "Türkiye'nin her kritik meselesinde olduğu gibi sığınmacı ve kontrolsüz göç konusunda da makul, akılcı ve soğukkanlı bir yaklaşımla hareket etmeye devam edeceğiz." görüşünü paylaştı.
– "Meseleyi Meclis'te konuşalım"
Geçici koruma statüsünü ve düzensiz göç hareketliliğini belirleyen Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu üzerinde konuşmanın ve gerekli değişikliği yapmanın vaktinin geldiğini söyleyen Akşener, "Gazi Meclisimizin, bu önemli sorunumuzun çözümünde bir tartışma, istişare ve başarılabiliyorsa bir uzlaşma zemini olduğuna inanıyoruz. Bu mesele, bize göre de partiler üstü bir meseledir. O nedenle diyoruz ki gelin, özel bir oturumda ve milletimizin gözleri önünde meseleye bakışımızı ve çözüm önerilerimizi ortaya koyalım. Milletimizi ve memleketimizi bu cendereden birlikte çıkartalım. TBMM Başkanı Sayın Şentop'un, bu haklı ve meşru çağrımıza kayıtsız kalmayacağını umut etmek istiyor, bunun esasında milletimizin acil bir çağrısı olduğunu hatırlatmak istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, ülkenin uzun zamandır bir kişinin şahsi inat, kavga, talep ve kaprislerinin peşinde uçuruma sürüklendiğini, millet iradesinin, ihtiyaçlarının ve isteklerinin hiçe sayılırken ekonomiden eğitime, ulaşımdan sağlığa kadar her şeyin liyakatsiz kadrolar tarafından beceriksizce yönetildiğini savundu.
Ülkenin kendisini her yeni günde yeni bir krizin içerisinde bulduğunu öne süren Akşener, "Bu devlet krizinin mimarı bay kriz ise durup düşüneceği, gerçeklerle yüzleşeceği hatta memleketi rahatlatmak için sandığı getireceği yerde sebep olduğu krizleri derinleştirmeye, bozuk plak gibi konuşmaya ve hatalarında ısrar etmeye devam ediyor. Bu inadın bedellini de milletimiz yokluk, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik olarak ödüyor." sözlerini sarf etti.
– "Bu çarpık sistemde dar ve orta gelirli vatandaşlarımız ev sahibi olamaz"
TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranının yüzde 70 olduğuna dikkati çeken Akşener, Türkiye'nin enflasyonda Arjantin'i solladığını, ülkenin hızla fakirleştiğini söyledi.
Türkiye'nin aynı zamanda barınma kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten Akşener, şöyle devam etti:
"Dünyada konut fiyatlarının 2 yıldır en fazla arttığı ülke konumuna geldik. Kamu bankalarının kaynakları yanlış dağıtması sonucunda binlerce konut satılmasına rağmen konut sahipliği oranı giderek düşüyor. Bugün İstanbul'da, 4 kişilik orta gelirli bir hanenin oturduğu 105 metrekarelik bir evin kirası, asgari ücretin 1,3 katına çıkmış durumda. Daha bu hafta 'müjde' diye açıklanan ama aslında vatandaşın konut alma ihtimalini daha da imkansız hale getiren konut kampanyası, barınma krizini daha da derinleştirecek. Nitekim bay kriz, bu sözüm ona müjdeyi verdikten sonra konut fiyatları bir gecede yüzde 10 arttı.
Konut fiyatlarındaki artış kamu bankalarının, enflasyonun yüzde 50 altında faiz oranlarıyla konut kredisi vermesiyle inmez. Faizleri düşürüp, konut fiyatlarının düşeceğini beklemek bay krizin masalsı hayal dünyasında mümkün olsa da maalesef Türkiye'nin gerçekleriyle örtüşmez. Bu çarpık sistemde dar ve orta gelirli vatandaşların ev sahibi olamaz. İki sebepten dolayı olamaz: Birincisi, konut fiyatları daha da arttığı için olamaz. İkincisi ise finansmana erişimi olmadığı için olamaz. Bir milyon liralık, 10 yıl vadeli, yüzde 0,99 aylık faizli kredinin aylık taksiti ne kadar, biliyor musunuz? 14 bin 277 lira. Bugünün Türkiye'sinde hangi işçi, memur bu taksiti ödeyecek de ev sahibi olabilecek?"
Kampanyanın, kamu kaynaklarının yeniden inşaat sektörüne aktarılmasından ve servet transferinden başka bir şey olmadığını iddia eden Akşener, kamu kaynaklarının doğru yönlendirilip TOKİ'nin dar gelirli vatandaşlara yaşanabilir konutlar inşa etmesi gerektiğini vurguladı.
Akşener, yabancılara gayrimenkul satışlarına kısıtlama getirilmesini, "boş ev vergisi" uygulanarak bir fon oluşturulmasını ve bu fonun dar gelirli vatandaşların konut ihtiyacının karşılanması için kullanılmasını istedi.
– "Doymak bilmeyen yandaşlarına şükretmeyi öğret"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini aktaran Akşener, şunları kaydetti:
"Neymiş? Bir şükürsüzlük, tatminsizlik, karamsarlık almış başını gidiyormuş. Yani milletimizin aslında her şeyi varmış ama şükretmeyi bilmiyormuş. Yani bay kriz ve avanesi her zamanki gibi ak kaşık, milletimiz suçluymuş. Terörist, nankör demişti. Millete ettiği hakaretler repertuarına şimdi de şükürsüzlüğü ekledi. Milletiyle bağını tamamen koparmış şu zihniyete bir bakar mısınız? Yazıklar olsun. Önce 'sabır' dedin, baktın taş çatladı şimdi de şükre mi sığınıyorsun? Önce milleti kutuplaştırdın, baktın o da tutmadı şimdi de Allah ile kul arasına mı girmeye çalışıyorsun? Sen hiç merak etme, bizim milletimiz her şartta ve her koşulda şükretmesini gayet iyi bilir. Saray hayatı seni bozduğu için belli ki unutmuşsun ama Anadolu'muzda 'nasılsın?' sorusunun cevabı bile 'şükür' ile başlar. O yüzden hayat tavsiyelerini kendine sakla.
Ama 'Yok ben illa akıl vermek istiyorum. Şükürsüzlere şükrü öğretmek istiyorum' diyorsan, o zaman doymak bilmeyen yandaşlarına şükretmeyi öğret. Git 5-10 maaş alan danışmanlarına, genel müdürlerine, ihale arsızı müteahhitlerine, ATM memurlarına, pudra şekeri sevdalılarına şükretmeyi öğret. KPSS'den 92 puan almış gencecik evlatlarımızı mülakatta eleyip, 58 puan alanları tayin eden ayıların dayıların yanına git, onlara şükretmeyi öğret."
– "Türkiye'de yaklaşık 4,7 milyon EYT'li var"
Antalya'da vatandaşlarla bir araya geldiğini anımsatan Akşener, kendisine aktarılan sorunları anlattı.
Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) 23 yıldır haklarını aradığını, her seçim zamanında söz aldıklarını ancak verilen sözlerin yerine getirilmediğini aktaran Akşener, konuşmasının bir bölümünde EYT'li Levent Atacan'ı kürsüye davet etti.
Atacan'ın konuşmasından sonra sözlerine kaldığı yerden devam eden Akşener, "EYT sorunu, 2000 yılı öncesinde emek piyasasına girenlerin kazanılmış emeklilik haklarından mahrum kalması sorunudur." dedi.
Meral Akşener, Türkiye'de yaklaşık 4,7 milyon insanın EYT'li olduğunu, bunlardan 3 milyonunun ise bugün itibarıyla hem prim günlerini doldurduğunu hem de yaş kriterini tamamlamış gözüktüğünü hatırlattı.
Bu soruna dört temel ilke çerçevesinden baktıklarını belirten Akşener, şöyle konuştu:
"Birinci ilkemiz, hakkaniyetin tesisi. Yani, EYT'liler grubu içerisinde yeni bir adaletsizliğe neden olunmaması. Bunun için 4,7 milyon insanımızın tamamının yararlandığı adil bir düzenleme öneriyoruz. İkinci ilkemiz, EYT düzenlemesine bakış açımızda gizli. Biz, EYT sorununu çözmeye bir sosyal yardım olarak değil, oluşan bir hak kaybının giderilmesi olarak bakıyoruz. Üçüncü ilkemiz, nesiller arası adaleti sağlamaktan geçiyor. Yani bu düzenlemeyi kamu maliyesinin ve sosyal güvenlik dengesinin sürdürülebilirliği üzerine kuruyoruz. Dördüncü ve son ilkemiz ise basitlik ve anlaşılabilirlik. Bu çerçevede yapacağımız EYT düzenlemesinde öngörülen koşullardan yararlanmak için herhangi bir başvuru süre sınırı koymuyoruz."
Bu arada Akşener, konuşmasının başında partisine katılanlara rozet taktı.