TBMM (AA) – HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Büyük bir krizin içine sürüklenmiş bu ülke ve insanlarımızın yüzde 90'ı yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşıyor. Bu tablo iktidarın politikalarının bilinçli bir sonucudur." dedi.
Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya Avukatlar Günü'nü kutlayarak başladı.
Türkiye'nin yangın yeri olduğunu ve gittikleri her yerde bu yangının ne kadar büyük olduğunu bizzat halkın içinde gördüklerini dile getiren Sancar, "Bir perişanlık, sefalet kol geziyor bu ülkede. Büyük bir krizin içine sürüklenmiş bu ülke ve insanlarımızın yüzde 90'ı yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşıyor. Bu tablo iktidarın politikalarının bilinçli bir sonucudur. Çünkü bu iktidar kaynakları halka değil sermayeye, bu ülkeye değil yandaşlara, ranta, sömürüye ayırıyor. O nedenle ülkede de yoksulluk, açlık, sefalet kol geziyor." diye konuştu.
Enflasyonun son 20 yılın en yüksek düzeyine ulaştığını belirten Sancar, "Enflasyonun ne demek olduğunu hepimiz ancak yaşayarak öğrenebiliyoruz. Enflasyon sadece rakamlardan ibaret değildir. Enflasyon aynı zamanda bizzat hayatın içinde yaşadığımız acı bir gerçekliktir. Yüksek enflasyonda Türkiye dünya sıralamasında ikinci durumda. Enflasyon ne demektir? Enflasyon halkın ezilmesi, zamların üst üste gelmesi demektir." ifadesini kullandı.
Sancar, Türkiye'nin kaynakları ve zenginliklerinin bulunduğunu, adil ve refah içinde bir yaşam sürmek için imkanların olduğunu ancak bunların nasıl kullanıldığının sonucu belirlediğini söyleyerek, "Bu iktidar, bu kaynakları talana, ranta, sömürüye, savaşa ayırıyor. O nedenle de ülkede büyük bir çoğunluğu yoksullaştırıyor, küçük bir azınlığı durmadan zenginleştiriyor." dedi.
Doğal gaz, elektrik, akaryakıt ve gıda ürünlerine yapılan zamları sıralayan Sancar, "Emekliye yüzde 25, memura yüzde 30, asgari ücrete yüzde 50 zam yapıldı ama bunların hepsi ilk üç ayda eridi gitti. Böylece böbürlene böbürlene ilan ettikleri o zam rakamlarının tamamı bugün emekçilerimizin, dar gelirlimizin, emeklimizin cebinden uçtu gitti; geriye kalan yoksulluk, yokluk ve sefalettir." görüşünü savundu.
Mithat Sancar, asgari ücretin üç ayda bir yenilenmesini talep ettiklerini ve bu konuda kanun teklifi verdiklerini anlatarak, iktidarın ise çelişkili açıklamalarla ne yapacağını bilemez şekilde hareket ettiğini ileri sürdü.
Yoksullukla mücadele etme derdi olmayan iktidarların yoksullarla mücadele ettiğini dile getiren Sancar, "Çünkü yoksulların sesini yükseltmesi, itirazını büyültmesi bu düzenin sonunu getirecek, biliyorlar. İşte biz de bu düzenin sonunu getirecek olanın ne olduğunu gayet iyi bildiğimiz için sürekli olarak bütün emekçiler, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, mağdurların ve mazlumların bir araya gelmesini savunuyoruz. Bu çağrıyı yapıyoruz, bu yolda ilerliyoruz, ilerledikçe de bu gücü ortaya çıkarıyoruz. Bu iktidar da bu gücü gördükçe korkuyor, korkusu büyüdükçe saldırganlığı artıyor. HDP'ye saldırıların temelinde de tam bu korku var." şeklinde konuştu.
HDP'nin halkın içinde ve halkla birlikte olduğunu ifade eden Sancar, "Bu çalışmaların sonucunu da büyük bir demokrasi ittifakını inşa ederek mutlaka alacaktır. Bizim ne kimsenin lütfedeceği bir masada kürsüye ihtiyacımız var ne de birilerinin bizleri meşru görme konusunda sözlerine ihtiyacımız var. Meşruluğumuz haklılığımızdadır, yerimiz meydanlardadır, halkın içindedir, halkla birliktedir." dedi.
Sancar, Kobani olaylarına ilişkin davayı "kumpas" olarak nitelendirerek ve davanın devam ettiğini belirterek, "Her gün hukuk, adalet adına yeni rezaletler, skandallar yaşanıyor." iddiasında bulundu.
Davada yaşanan gelişmeleri aktaran Sancar, şöyle devam etti:
"Diğer muhalefet partilerinin de bu iktidarın yaptıkları karşısında söyledikleri pek anlamlı bir söz duyamıyoruz. Geleceğe adalet vaadiyle yola çıktıklarını iddia eden diğer muhalefet partilerinden de anlamlı bir söz, ciddi bir tepki duymadığımız gibi HDP'yi kriminalize etmeye yönelik bazı fısıltılar veya laflar duyabiliyoruz. Bir ülkede bu kadar büyük bir adaletsizlik, soygun, talan, yalan, savaş var. Halka umut verebilmeniz için cesur, tutarlı, samimi olmanız lazım. Eğer bunu yapmazsanız, bu iktidarın çizdiği oyun sahası içinde kalmaya devam ederseniz. Alternatif olduğunuza bu halkı inandıramazsınız."
Alternatifin nerede olduğunu halkın bildiğini dile getiren Sancar, "Alternatif gerçekten barış, güçlü demokrasi, adalet isteyen HDP'dedir. Alternatif buradadır, bu fikriyattadır, bu mücadelededir. Halk bu mücadelede kimlerin nasıl tutarlı, samimi, kararlı, dirençli olduğunu her geçen gün daha iyi görecek. O nedenle HDP ve birlikte yürümek için büyütmeye çalıştığı demokrasi ittifakı topluma gerçek alternatifi sunuyor. Bunun için bedel ödüyor, her türlü zorluğu göze alıyor. Demokrasi güçleriyle bu birlikteliği büyüttükçe alternatifi hayata geçirmemek için hiçbir sebep yok." diye konuştu.
Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşındaki girişimlerine değinen Sancar, şunları kaydetti:
"Bu iktidar, ülkedeki bu yıkımın üstünü örtmek için şimdi barış güvercini rolüne soyunmuş uluslararası alanda. Ukrayna işgaliyle devam eden savaşta bu iktidarın kapmaya çalıştığı rolden söz ediyorum. Savaş yıkımdır, bunu biliyoruz ama yıkım ve acı esas olarak halklar içindir, muktedirler için değildir. Bir avuç savaş baronunun buradan nasıl nemalandığını da biliyoruz. Biz o nedenle barışı her yerde ve her şart altında savunmayı varlık nedenimiz olarak görüyoruz. Savaşlara, savaşın her türüne karşı çıkmayı bizim varoluş gerekçemiz olarak görüyoruz. Bu iktidar şimdi Ukrayna işgaliyle başlayan ve yıkımlarla devam eden savaşta barışı kuracak aktör, arabulucu rolünü üstlenmek için uğraşıyor ama nasıl inandırıcı olsun bu iktidar? Ülkede savaş politikalarına sarılan, bölgede savaş ve işgal politikaları yürüten bu iktidarın nasıl bu savaşta barışı sağlayacağına inansın insanlar?"