Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü89 defa okundu

kategorisinde, 01 Nis 2022 - 17:33 tarihinde yayınlandı
2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü

TRABZON (AA) – Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Bahadır Turan, uygunsuz ve aşırı süre ekrana maruz kalmanın çocuklarda dil ve sosyal gelişimleri başta olmak üzere birçok alanda gelişimsel sorunlara yol açabileceğini, otizm benzeri bulguların da bu sorunlardan biri olduğunu bildirdi.

Turan, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, otizm hastalığında kişilerde iki temel alanda zorluklara neden olan farklılıklar görülebildiğini, bunlardan ilkinin sosyal etkileşim ve sosyal iletişim, diğerinin ise kısıtlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışlar olduğunu belirtti.

Otizmin tek ve bilinen bir sebeple açıklanamayacağına dikkati çeken Turan, "Otizm hastalığının, pek çok faktörün birbiriyle etkileşimi sonucunda ortaya çıktığı söylenmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar ise hem genetik hem çevresel faktörlerin etkileşiminden söz etmektedir yani herhangi bir ırktan, sosyoekonomik statüden veya etnik gruptan bir çocuğa otizm tanısı konulabilir." ifadelerini kullandı.

Turan, dünyadaki son istatistiklerin, her 44 çocuktan 1'inin otizm tanısı aldığını gösterdiğinin altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:

"Bu, daha önce bildirilen oranlardan daha yüksek. Kimin direkt otizm tanısı alacağını önceden bilemiyor olsak bile otizm ile ilişkili bazı faktörleri artık biliyoruz. Erkeklerin otizmli olma olasılığı kızlara göre daha fazladır. Otizmli bir kardeşi ve özellikle bir ikizi olan çocukların otizmli olma olasılığı daha yüksektir. Gelişimsel sorunları veya down sendromu gibi genetik ve kromozomal hastalıkları olanların otizmli olma olasılığı daha yüksektir. Araştırmalara göre, ileri yaşta anne ve baba olmanın, çocukta otizm riskinin arttığına dair kanıtlar da bulunmaktadır."

– "Özel eğitimde çocuk yakından izlenmeli"

Otizme tam olarak neyin neden olduğunun henüz bilinmese de çok sayıdaki geniş kapsamlı çalışmanın, aşıların otizme neden olmadığını gösterdiğini vurgulayan Turan, şöyle devam etti:

"Bilgisayar, tablet, cep telefonu, televizyon gibi teknolojik cihazların aşırı kullanımı, çocukların öğrenme sürecini ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Uygunsuz ve aşırı süre ekrana maruz kalma, çocuklarda dil ve sosyal gelişimi başta olmak üzere birçok alanda gelişimsel sorunlara yol açabilir. Otizm benzeri bulgular bu sorunlardan biridir. Bu nedenle özellikle 0-3 yaş döneminde teknolojik cihazlarla temas halinde olmaktan azami ölçüde kaçınmak gerekir."

Turan, otizm tanısı ve tedavi yöntemlerine ilişkin de bilgi vererek, şunları kaydetti:

"Otizm tanısı konulan çocukların vakit kaybetmeden özel eğitime, eğer öneriliyorsa da ilaç tedavisine başlaması gerekmektedir. İlaçlar otizm hastalığını tedavi etmese bile çocuğun eğitime uyum sağlamasında, dikkatini toparlamasında, dolayısıyla da otizm belirtilerinin gerilemesinde çok önemli yer tutmaktadır. Özel eğitim için aile isterse üniversite veya devlet hastanelerinden, çocuklar için özel gereksinim raporu alıp rehberlik araştırma merkezine başvurarak resmi bir şekilde ya da resmi olmadan kendi maddi imkanları ile başlayabilir. Özel eğitimde çocuk yakından izlenmeli. Verilen eğitimle çocuğun hangi belirtilerinin gerilediğine de dikkat edilmelidir."

Özel eğitimin yanı sıra tedavideki en büyük desteğin aile tarafından verilen eğitim olduğunu belirten Turan, ailedeki tüm bireylerin özel eğitim merkezinde yapılan etkinlikleri ve eğitimleri, çocuğa özel zaman ayırarak, çocuğun en çok zaman geçirdiği ev, akraba evi, market, sokak ve parklarda tekrar edebileceklerinin altını çizdi.

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ