TBMM (AA) – Meclis Genel Kurulunda, Sağlık Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2022 yılı bütçeleri üzerinde görüşmeler sürüyor.
Bütçe üzerinde HDP Grubu adına konuşan Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, sağlık hizmetlerinin ana dilde verilmesinin önemine işaret ederek, bu hizmetin sunulmaması nedeniyle bazı vatandaşların sağlık hizmeti alamadığını söyledi. Sığınmacı kadınların sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu ileri süren Güzel, kimsenin bu iktidardan lütuf beklemediğini belirterek, Mülteciler İçin Mali Yardım Programı kapsamında oluşturulan fonun nereye harcandığını sordu.
HDP Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, AK Parti iktidarında hastanelerdeki kuyrukların bittiğini ancak çevrim içi randevu kuyrukları oluştuğunu savundu.
İlaç temininde ciddi sıkıntı yaşandığını anlatan Koçyiğit, "Hastalar eczanelerde, eczaneler de ecza depolarından ilaç bulamıyorlar. Çünkü ilaç kuru 4,75 lirada sabitlenmiş durumda. Ama avronun Türk lirası karşısındaki değeri 14-15 civarında. O zaman, bu aradaki ciddi farkla ilaç bulunmaması normalleşmiş oluyor çünkü biz ilaçta dışa bağımlı bir ülkeyiz." diye konuştu.
Koçyiğit, Türk Eczacıları Birliği'nin, 657 ilaca erişimde sorun yaşandığını ve eğer sorun giderilmezse büyük bir ilaç kriziyle karşı karşıya kalınacağını açıkladığını aktararak, iktidarın bu konuda hiçbir önlem almadığını savundu. Koçyiğit, "Ülkede yaklaşık 28 bini aşkın eczane var. Sağlık Bakanlığı 261 eczanenin stoklarında sorun olduğu ya da uyumsuzluk olduğunu fark etmiş. 28 bin eczanenin karşısında 261 eczanenin stokunda sorun olmasını 'Eczacılar stok yapıyor.' diye kamuoyuna sunmak ve bunun üzerinden manipülasyon yapmak aslında topu taca atmaktır, sorunu görmezden gelmektir." sözlerini sarf etti.
Son 2 yılda 1308 ilacın geri ödeme kapsamından çıkarıldığını da belirten Koçyiğit, "Artık anneler, bebeklerinin dişi çıktığında gidip para verip o jelleri almak zorundalar çünkü Bakanlığınız, onların ücretsiz alınmasını uygun bulmamış." dedi.
HDP Hakkari Milletvekili Sait Dede, sağlığın bir ekip işi olduğuna işaret ederek, "Ancak son maaş düzenlemesiyle, uygulamasıyla ekip işi olarak bakmadığınız bir daha ortaya çıktı. AKP Genel Başkanı tüm basının önünde ısrarla soruyor 'Para pul işini konuştunuz mu?' diye. Aslında kendi Bakanlığınıza dair iki cümle kurarken dahi icazet almak, hesap vermek zorunda kaldığınız için emin olun biz de sizin adınıza üzülüyoruz." şeklinde konuştu.
Ana dilde sağlık hizmeti sunulmasının önemli olduğunu söyleyen Dede, Kürtçe bir cümle sarf ederek bunun anlamını sordu.
HDP Diyarbakır Milletvekili İmam Taşçıer, Kürtlerin eğitimin her alanında olduğu gibi tıp eğitiminde de ana dillerini kullanamadığını söyleyerek, bazı Kürtçe cümleler sarf etti. Taşçıer, bunları milletvekillerinin anlayıp anlamadıklarını sordu.
Bu sırada bazı milletvekilleri Taşçıer'e tepki gösterdi. TBMM Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç, konuşmasını Türkçe yapması konusunda Taşçıer'i uyardı.
– "Millet bahçeleri, TOKİ eliyle yapılan rant projesidir"
HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, iktidarın halkı bilerek ve isteyerek yoksullaştırdığını öne sürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bakara suresinden ayetler okuduğunu anlatan Ersoy, "Korku salan, açlık yaratan, mallardan, canlardan, ürünlerden eksilten kim? Yine bu iktidar. Halkın aklıyla dalga geçmeyin." dedi.
Son dönemde görülen afetleri sıralayan Ersoy, bunun, "iklim krizi" değil, neoliberal politikaların yarattığı ekolojik kriz olduğunu, doğanın kendini yenileyemediğini söyledi. Ersoy, "Paris İklim Anlaşması'nı imzalamakla övündünüz, buna övünürken de ormansızlaştırmaya son vermek yerine son kalan orman alanlarını da talana açmayı hedefliyorsunuz. Bir yandan ormanları katlederken diğer yandan ekoloji koridoru oluşturmak bahanesiyle 81 ilde millet bahçelerini yaygınlaştırmaktan bahsediyorsunuz. Millet bahçeleri, TOKİ eliyle yapılan rant projesidir." görüşlerini savundu.
HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, kadına yönelik şiddetin bu iktidar döneminde arttığını iddia ederek, bu yılın 11 ayında 411 kadının erkek şiddeti sonucunda katledildiğini söyledi. Başaran, "Yargı da kadınlara yönelik her türlü suçta cezasızlık politikalarını sistematik bir biçimde uyguluyor. Bu ülkede üniformalı bir erkekseniz her türlü suçu işleme özgürlüğünüz vardır. Musa Orhan bir genç kadına tecavüz etti, kadını günlerce hürriyetinden yoksun bıraktı. İpek Er, başvurularından sonuç alamayınca bir mektupla yaşamına son verdi. Musa Orhan on yıl aldı; 12 yıldan da indirildi, iyi halden. Çok iyi halliydi. Hala elini, kolunu sallayarak serbest bir biçimde kadınlara tehlike oluşturmaya devam ediyor." şeklinde konuştu.
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Avrupa İstatistik Ofisi verilerine göre Türkiye'nin çalışanlar için dünyanın en kötü 10 ülkesinden biri olduğunu savundu. Bu yılın 10 ayında 1853 işçinin çalışma koşulları güvenli olmadığı için hayatını kaybettiğini anlatan Kerestecioğlu, "İş kazası diyerek geçiştirilen bu cinayetlerin önü niçin alınamıyor diye sormayacağım çünkü kapitalizm öldürür, biliyorum. AKP'li kapitalizmse, katbekat öldürüyor maalesef." sözlerini sarf etti.
Kerestecioğlu, Türkiye'de 7 milyon işçinin, açlık sınırının altında ücret aldığını savunarak, "Bu veri, açlık sınırını hesaplayabildiğimiz günlere ait. Son aylarda bu hesabı yapmak da imkansızlaştı. Temel ihtiyaç ürünlerinin her gün fiyatları artıyor. Çiğ süte tek seferde yüzde 47 zam gelebilir mi? Geldi. Gıda krizi de hızla geliyor. Marketlerde şeker, yağ, un satışı kısıtlanıyor." görüşlerini öne sürdü.