TBMM (AA) – Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "Tüm iyi niyetli diyalog çağrılarımıza rağmen Yunanistan'ın yaptığı her türlü haksız, hukuksuz eylemlere, mütekabiliyet kapsamında diplomatik alanda ve sahada gerekli karşılık verilmektedir." dedi.
Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2022 yılı bütçesinin sunumunda, Ege ve Doğu Akdeniz'de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin uluslararası hukuka uygun olmayan taleplerinden ve yayılmacı anlayışlarından kaynaklı bazı sorunların yaşandığını belirtti.
Yunanistan'ın her türlü gerçeği çarpıtarak ve adeta kuzu postuna bürünerek mağdur ülke imajı vermeye, AB üyeliğine sığınarak hukuk dışı ve saldırgan eylemlerini örtbas etmeye, suni bir tehdit algısı oluşturarak bazı ülkelerle ittifak kurmaya çalıştığını ifade eden Akar, "Tüm iyi niyetli diyalog çağrılarımıza rağmen Yunanistan'ın yaptığı her türlü haksız, hukuksuz eylemlere, mütekabiliyet kapsamında diplomatik alanda ve sahada gerekli karşılık verilmektedir." diye konuştu.
Yunanistan'ın "ittifak içinde ittifak" girişimlerinin hem NATO dayanışmasına hem de ikili ilişkilere zarar verdiğini vurgulayan Akar, şunları söyledi:
"Bütün bunlar bölgesel istikrar ve güvenliğe katkı sağlamayan, aksine gerginliği tırmandıran, müttefiklik ruhuna aykırı eylemlerdir. Ayrıca Yunanistan, bazı ülkelerin teşvik ve kışkırtmalarıyla da provokatif bir silahlanma sevdasına kapılmış bulunmaktadır. Yunanistan'ın bu yaklaşımının beyhude bir çaba olduğunu, bizimle birlikte kendi akademisyenleri, bazı diplomatları ve emekli komutanları da açık yüreklilikle ifade etmektedirler. Tüm bunların yanı sıra Yunanistan, göçmenlere karşı AB'nin savunduğunu iddia ettiği ortak değerlere ve evrensel ilkelere aykırı ve insanlık dışı uygulamalar sergilemektedir."
Yunanistan'ın Ege Denizi'nde kadın ve çocuklar dahil göçmenleri acımasız bir şekilde geri itmeye devam ettiğini dile getiren Akar, "Geri ittiği göçmenlerin görüntülerini sildirmekten, delilleri yok etmekten de çekinmemekte ve yaptığı hukuksuzluğu gizlemeye çalışmaktadır. Tüm bunlara rağmen biz, aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun, barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve diyalog ile çözülmesini samimi olarak istemekteyiz. Bunun için de her türlü çabayı göstermekteyiz." sözlerini sarf etti.
Hulusi Akar, güven arttırıcı önlemlere ilişkin görüşmelerin 4. turu için davet ettikleri Yunan heyetini Ankara'ya beklediklerini belirterek, "Defalarca ifade ettiğimiz gibi Türkiye hiç kimse için tehdit değildir. Aksine dost ve ortakları için güçlü, etkin ve güvenilir bir müttefiktir. En samimi temennimiz, Türk ve Yunan halklarının, bölge zenginliklerinden de adil bir şekilde istifade ederek barış, refah ve güven içinde yaşaması, Ege Denizi'nin, Türkiye ve Yunanistan arasında dostluk denizi olmasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
– "Kıbrıs'ta egemen eşitliğe dayalı, bağımsız iki devlet tek çözümdür"
Kıbrıs'ta bugüne kadar ortaya konulan çözüm yöntemlerinden bir sonuç alınamadığına dikkati çeken Akar, "Artık Kıbrıs Türk halkının, egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmeden, müzakerelerin ilerleyemeyeceği açıkça görülmelidir. Kıbrıs'ta egemen eşitliğe dayalı, bağımsız iki devlet tek çözümdür." görüşünü paylaştı.
"Kıbrıs bizim milli meselemizdir." diyen Akar, garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerinin yanında olduklarını vurguladı. Bakan Akar, "Sonuç olarak Ege'de ve Doğu Akdeniz'de hem kendimizin hem de KKTC'nin hak, alaka ve menfaatlerini korumakta azimliyiz, kararlıyız ve buna muktediriz." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin Kafkasya'nın istikrarına büyük önem verdiğini, bu bölgede barışın sağlanması için büyük gayret gösterdiğini söyleyen Akar, Azerbaycan'ın 30 yıldır işgal altındaki öz topraklarını, 44 gün süren "Tek Vatan Harekatı" ile Ermenistan işgalinden kurtardığını anımsattı.
Bu süreçte Türkiye'nin haklı davasında Azerbaycan'ın yanında yer aldığını aktaran Akar, "Harekatın ardından imzalanan ateşkes kapsamında kurulan Ortak Merkez'de, TSK personeli ve Rus askeri birlikte görev yapmakta, ateşkesin kalıcı olması ve istikrar için gayret sarf etmektedir. Halihazırda TSK, Azerbaycan ordusunun modernizasyon, tatbikat ve eğitim faaliyetlerine destek sağlamakta, işgalden kurtarılan bölgelerde müşterek mayın/EYP arama ve imha faaliyetlerini sürdürmektedir." dedi.
– "Kederde ve kıvançta bir ve beraber…"
Şuşa Beyannamesi'ni, başta güvenlik olmak üzere her alanda Türkiye ve Azerbaycan arasındaki iş birliğini öngören "tarihi bir adım" olarak nitelendiren Akar, şunları kaydetti:
"Bu beyanname, sadece iki ülkenin değil tüm Kafkasya'nın kalkınması ve istikrarı için de büyük önem taşımaktadır. Ermenistan, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Aliyev'in uzattığı barış ve dostluk elini tutmalı, 6'lı Platform önerimiz dahil bu fırsatları iyi değerlendirmelidir. 'İki devlet, tek millet' anlayışıyla kederde ve kıvançta bir ve beraber olduğumuz Azerbaycanlı kardeşlerimizin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklı davalarında yanlarında olmaya devam edeceğiz."
NATO'nun 70 yıllık etkin ve saygın bir üyesi ve ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye'nin, NATO'daki önemini koruduğunu dile getiren Akar, Türkiye'nin NATO müttefikliğine uygun olarak eğitim, tatbikat, harekat ve terörle mücadele konularında sorumluluklarını layıkıyla yerine getirdiğinin altını çizdi.
Milli Savunma Bakanı Akar, Türkiye'nin NATO misyon, operasyon ve karargahlarına 3 bin personel ile iştirak ettiğini ve bu konudaki sıralamada ilk beş ülke arasında yer aldığını belirtti.
– FETÖ ile mücadele
FETÖ ile mücadelenin elde edilen yeni bilgi, belge ve verilerle bir bütün halinde kararlılıkla devam ettiğini anlatan Akar, "TSK'nın şanlı üniformasını hiçbir hainin taşımasına asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz." diye konuştu.
Akar, hain darbe girişimi sonrasında yurt içi ve sınır ötesinde düzenlenen harekatlar ile sayısı ve çapı giderek artan büyük tatbikatlarda elde edilen başarıların, TSK'nın, FETÖ'den temizlendikçe daha da güçlendiğinin en açık göstergesi olduğunu vurguladı.
Bakan Akar, "Kara Kuvvetlerimizin muharip imkan ve kabiliyetlerinin arttırılması maksadıyla komando tugayı sayımız 17'ye yükseltilmiştir. Deniz kuvvetlerimizin ise deniz seyir süresi, sadece 2020 yılı içerisinde tüm zamanların en yüksek seviyesine, 200 bin saate ulaşmıştır. Yine hava kuvvetlerimiz de bu dönemde, görevlerinin artmış olmasına rağmen faaliyetlerini başarıyla yerine getirmektedir." dedi.
Milli Savunma Üniversitesinin faaliyetlerine de değinen Akar, "Tüm personelimizi milli, manevi ve mesleki değerlerimiz doğrultusunda yetiştirmek ve donanımlı bir hale getirmek suretiyle, TSK'nın etkinliği, caydırıcılığı ve saygınlığı her geçen gün artmaktadır. Öğrenci alımları Anayasa, kanunlar ve ilgili mevzuata uygun olarak, yargı denetimine açık, şeffaf ve denetlenebilir bir şekilde gerçekleştirilmektedir." ifadesini kullandı.
(Sürecek)