TBMM (AA) – HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Halk, derin bir yoksulluğa mahkum edilmiştir. Türkiye'de açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca insan var ve her enflasyon yükselişinde bunlara yeni milyonlar ekleniyor." dedi.
Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yarın HDP'ye yönelik "siyasi darbenin beşinci yıl dönümü" olduğunu savundu.
4 Kasım'ın, "siyasi darbe, siyasi rehin alma operasyonu" olduğunu ileri süren Sancar, "Çünkü bu hukuk dışı operasyonu demokratik siyasete, halkların demokrasi ve barış taleplerine karşı yapmışlardır. Halkın iradesine bir darbe olarak örgütlemişlerdir. 4 Kasım'dan bu yana son beş yıllık darbe sürecinde eş genel başkanlarımız, vekillerimiz, belediye eş başkanlarımız, yöneticilerimiz, üyelerimiz dahil 10 binden fazla siyasetçi gözaltına alınıp, tutuklandı. Arkadaşlarımızın milletvekilliği düşürüldü." diye konuştu.
"Siyasi darbe operasyonunun" tüm hızıyla devam ettiğini savunan Sancar, HDP'nin direnişinin de tüm inadıyla sürdüğünü, bu nedenle ayakta olduğunu ifade etti.
HDP hakkında "hukuktan, delilden, mantıktan yoksun Kobani kumpas davası" açıldığını öne süren Sancar, şöyle devam etti:
"Bu dava hukukun, yargının değil sarayın davasıdır. Bu da yetmedi. Partimiz hakkında siyasi intikam amaçlı kapatma davası açtılar. Bu da saray ve küçük ortağının mimarı olduğu bir siyasi tasfiye operasyonudur. Bu da yetmedi. Saldırılarını cinayetlere dönüştürdüler. İzmir il binamıza saldırı yapıldı; Deniz Poyraz yoldaşımız katledildi. İktidar, çöktürme planında ısrar ettikçe kendisi çöküyor. Çökmeyi durduramıyor. Bu iktidar çözülüyor. Çözüldükçe toplumu da yozlaştırmak istiyor."
– "Aynı kaderi paylaşacaktır"
Sancar, HDP'nin, halkın içine, umut adresi olmaya, eşit, ortak yaşam, demokratik gelecek ve özgürlük hedefine konumlandığını anlattı. Mithat Sancar, şunları kaydetti:
"Söyleyecek sözü, anlatacak hikayesi kalmayanlar, hemen eski düzenin ve bu düzenin en amansız temsilcisi bugünkü iktidarın güvenli gölgesine sığınıyorlar ama unutuyorlar bu gölgenin güven sağlayacak gücü kalmamıştır. Eğer iktidarın gölgesi bir kurtarıcı olsaydı önce bu iktidarı kurtarırdı. İktidar her gün daha fazla çöküyor, halkın desteğini bir bütün olarak kaybediyor. Kim ki boş sözlerle HDP'ye saldırmak adına iktidarın diline ve politikalarına yanaşırsa aynı kaderi paylaşacaktır. İktidarın kaderini paylaşacaktır. Yani karanlık bir kuyuya giden yolda yürümeye hız verecektir ve o karanlık kuyuya düştüklerinde her şeyin çok geç olduğunu fark edeceklerdir. Çünkü çürüyeceklerdir, unutulacaklardır. Halkın, bu toplumun hafızası, umudu, demokrasiyi, özgür ve eşit bir yaşamı, refahı istiyor. Yeniden bu boş söylemlere başvurmaktan medet ummanın tek adı vardır; acizlik. İktidar ne kadar acizse HDP'ye iktidarın diliyle saldıranlar da o kadar acizdir."
– "Tereddütlerini anlayabiliriz"
Hedeflerinin toplumun bütün kesimleriyle diyalog ve müzakere olduğunu dile getiren Sancar, "Her gün büyütmeye çalıştığımız demokrasi ittifakının da adresi, toplumun bütün ezilenleri, dışlananları, sömürülenleri, mağdur edilenleridir. Bu güçlü birlikteliği kurabileceğimize inancımız tamdır. Bugün tereddüt gösteren kesimlerin tereddütlerini de anlayabiliriz, bu ittifaka katılma konusunda. Bu birlikte yürüyüşe katılma konusunda yine toplum kesimlerini, demokrasi güçlerini kastediyorum. İşte onlar da bu tereddütlerini bizimle diyalog ve müzakere yürüterek gidereceklerdir. Daha doğrusu biz gidereceğiz o kaygıları." değerlendirmesinde bulundu.
Meclis'te geçen hafta tezkerelerin görüşüldüğünü anımsatan Sancar, tezkerelere neden "hayır" dediklerini anlattı.
İktidarın, "panik ektiğini" savunan Sancar, "Halkın güven içinde yaşama duygularını sömürüyor. Savaş tehdidiyle korkuyu büyüterek, yine toplumun çoğunluğunu kendine mecbur etmeye çalışıyor. Tıpkı 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında olduğu gibi. Halkı yalnızlığa mahkum etmek için yıllardır harcadıkları bu çaba epeyce sonuç verdi ama artık bu değirmenin suyu bitti. Bu değirmene su taşıyan kaynaklar kurudu, halkın büyük bir çoğunluğu savaşın ne demek olduğunu, savaş politikalarının sonuçlarının ne olduğunu gayet iyi görüyor." görüşünü paylaştı.
Hedefte şimdi de Alevi kurumlarının olduğunu öne süren Sancar, "Alevi kurumlarına, rüşvet dağıtma anlamına gelecek çeşitli vaatlerle yakınlaşmaya çalışıyorlar. Sanki Alevi toplumu bu tuzağa düşebilecekmiş gibi. Bu oyunlara en son düşecek, en son prim verecek toplum kesimi Alevilerdir." sözlerini sarf etti.
İktidarın zamlara doymadığını öne süren Sancar, bugün TÜİK'in enflasyon rakamlarını açıkladığını söyledi. Sancar, "Halk, derin bir yoksulluğa mahkum edilmiştir. Türkiye'de açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca insan var ve her enflasyon yükselişinde bunlara yeni milyonlar ekleniyor." ifadesini kullandı.
Cumhuriyet'in ikinci 100 yılına doğru ilerlendiğine işaret eden Sancar, sözlerini şöyle tamamladı:
"İlk 100 yılda Cumhuriyet demokrasiyle bir türlü buluşamadı. Bugünkü tek adam rejimi, geçmişteki tek parti döneminden, askeri darbe ve otoriter yönetimlerden farklı değildir. Daha doğrusu o gelenekten beslenmektedir bugünkü iktidar da. Demokrasisiz cumhuriyette ısrar, sadece demokrasiyi değil bizatihi cumhuriyeti de gözden çıkarmaktan başka bir sonuç üretmez. Cumhuriyet, demokrasiyle buluşmadıkça ve iç içe geçmedikçe cumhuriyetten de geriye bir şey kalmayacak diye ciddi ciddi düşünmesi gerekiyor insanların. 'Sadece cumhuriyet yeter demokrasiden gerektiğinde vazgeçilir' diyenler, cumhuriyeti de gözden çıkarmışlardır."