Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

“Saatlerin doktoru” Türkiye'deki camilerde Osmanlı'ndan kalan antika saatleri onarmayı hedefliyor87 defa okundu

kategorisinde, 08 Tem 2021 - 12:06 tarihinde yayınlandı
“Saatlerin doktoru” Türkiye'deki camilerde Osmanlı'ndan kalan antika saatleri onarmayı hedefliyor

İSTANBUL (AA) – LALE BİLDİRİCİ BÜYÜKKARAKAYA – Osmanlı'dan günümüze kadar gelen antika saatleri tamir eden Mehmet Ali Karaçuha, karavanla çıkmayı planladığı Türkiye turuyla camilerde bulunan bu saatlere yerinde tamir ve bakım yapmayı hayal ediyor.

Mesleğe 17 yaşında Fatih'te başlayan Karaçuha, Selimiye ve Süleymaniye gibi tarihi camilerin antika duvar saatlerinin "yegane tamircisi" olarak da biliniyor. Ustalar arasında yerini koruyan 51 yaşındaki Karaçuha, Eminönü'ndeki Saat Hastanesi'nde çalışmalarına devam ediyor.

Karaçuha, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada en büyük tutkusunun saat tamir etmek olduğunu söyledi. Her sektörde zanaatkarın kıymetinin bilinmesi gerektiğini anlatan Karaçuha, saat sesinin ise huzur verdiğini belirtti.

Çırak olarak çalışacak pek kimsenin kalmadığını da ifade eden Karaçuha, "Saatçilikte ilk iş sabırdır. Ustam bana bir gün boyunca sadece bir tornavida ucu yaptırmıştı. Bizim mesleğimiz mükemmel ama çok sabır ve dikkat gerekiyor." dedi.

Karaçuha, ustanın çırağa fazla bir şey anlatmayacağına dikkati çekerek, "Burada rahmetli Zeki ustam vardı. O çalışırken ben izlerdim. Ben daha tam usta değilim." diye konuştu.

– "Her saatin içini yapan ustanın bir sırrı var"

"Geçmişten bugüne kadar en fazla evrim geçiren makine, zaman makinesidir." diyen Karaçuha, dükkanında bulunan koleksiyonlardan ise şöyle bahsetti:

"Saat Hastanesi'nde kol saatleriyle beraber yaklaşık 1500 saat bulunuyor. Hoşuma giden, geçmişte yaşanmışlıkları olan saatleri koleksiyonuma alıyorum. Bunlar arasında 1800'lü yıllara ait Fransız, İngiliz duvar, granit ve Osmanlı dönemine ait bazı saatler bulunuyor. Her saatin içini yapan ustanın bir sırrı var. 1700'lü yıllardaki teknoloji ile saatler elde yapılıyordu. Günümüzde farklı yöntemler bulunuyor."

Karaçuha, camiler ve kiliselerdeki tarihi saatlerin içinde genelde Osmanlı Türkçesi ile yazıların olduğunu anlattı.

Camilerdeki saatlerde zil sesinin bulunmadığının altını çizen Karaçuha, "Kilisede de aynı saatler var. Onlarda zil çalar, camidekinde düz saat çalışır." ifadelerini kullandı.

Karaçuha, Selimiye ve Süleymaniye camilerinin tarihi saatlerini onardığını da dile getirdi.

Cami saatleriyle ilgilenmenin kendisine keyif verdiğini aktaran Karaçuha, "Selimiye Camisi'ndeki saatin bozulduğunu Edirne'deyken öğrendim. 35 yıl çalışmayan bir saatti. Bunlar 1750-1800'lü yıllara ait Fransız saatleridir. Vakıflar Genel Müdürlüğünden gerekli izinleri çıkardım. İzin çıktıktan sonra alıp Saat Hastanesi'ne getirdim. Sabah mesaiye başlayıp akşam 22.00'e kadar sadece o saatle uğraştım. Yaparken bambaşka bir şey. O dönemlere gidiyorsunuz. 'Bu saati acaba kim kurdu, hangi padişahları gördü? Milyonlarca insan o saati gördü' diye düşünüyorsunuz." değerlendirmesini yaptı.

– "Arabanızın bakım zamanı var, saat de öyle bir şey"

Süleymaniye Camisi'nin en son 1949'da tamiri yapılan saatleriyle de ilgilendiğini ifade eden Karaçuha, tarihi eserlere sahip çıkılması gerektiğini belirtti.

İstanbul Saatçiler Esnaf Odası olarak müftülükle görüştüklerini, Vakıflar Genel Müdürlüğünden de izin çıkardıklarını anlatan Karaçuha, "Süleymaniye Camisi'ndeki Osmanlı dönemine ait 2 saat de çalışmıyordu. Makineleri götürdük. Bayağı yıpranmıştı. Arabanızın bakım zamanı var, saat de öyle bir şey. Saatler yağsız kaldığı zaman metalde aşınma olur. Aşınma olduğu zaman 200 yıl çalışacak saat, belki 50 yıl çalışabilir. 4-5 yılda bir bu saatlerin bakımları yağlanması ve temizliğinin yapılması gerekiyor. Sonuçta mekanik sürtünme olayı var. Sarı pirinç baskıları komple kararmıştı. Çarkları paslanmıştı. Temizlik ve bakımları yapıldı. Süleymaniye Camisi'nin saatlerinin bakımını yaparken bayağı bir toz yuttum. Üstat Mimar Sinan'a helali hoş olsun." ifadelerini kullandı.

– "Çocuklarıma harcamadığım parayı bu eserlere yatırdım"

Saat sesinin güzelliklerini de anlatan Karaçuha, "Bir gün 86 bin 400 saniyedir. Saatin sarkacın üst tarafında maşa denilen bir parçası var. Çarkla sallandığı zaman sarkaçtan çıkan tik tak sesi var. Bunu iyi dinlerseniz Allah'ı zikreder." görüşünü dile getirdi.

Karaçuha, pandemi döneminden çok etkilendiklerini ifade ederek, "Tarihi bir saati satarsınız o para 2 günde biter ama o saat yerine gelmez. Çocuklarıma harcamadığım parayı bu eserlere yatırdım. Tek bir hayalim var. Karavanla Türkiye turu yaparak, camilerdeki Osmanlı dönemine ait tüm saatlerin tamir ve bakımlarını dışarı çıkarmadan onarıp, onları camilerin tarihiyle beraber insanlara aktarmak istiyorum. Camilerin saatlerinin hikayesini tarihiyle beraber tanıtmak en büyük hedefim." şeklinde konuştu.

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ