TBMM (AA) – TBMM Başkanı Mustafa Şentop, son 30 yılda bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin devlet sistemlerini geliştirmek ve dünyayla bütünleşmek yolunda katettikleri mesafenin takdire şayan olduğunu belirtti.
Şentop, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi ve Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) tarafından Bişkek'te, TBMM'nin açılışının 100'üncü, Türk devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarının 30'uncu yılı ile 2021 İstiklal Marşı Yılı dolayısıyla düzenlenen "Türk Dünyasının Dünü, Bugünü ve Geleceği" konulu sempozyumun açılışına bir video mesaj gönderdi.
2021'i, TBMM'de grubu bulunan bütün siyasi partilerin ittifakıyla "İstiklal Marşı Yılı" olarak ilan ettiklerini hatırlatan Şentop, "Milli iradenin temsil yeri olan Gazi Meclis'imiz, Şair-i Azam Mehmet Akif'i bu vesileyle gelecek nesillere tanıtacak çalışmalar yapmayı kemal-i hürmetle vazife bildi." dedi.
Şentop, İstiklal Marşı'nın Meclis tarafından milli marş olarak kabul edilişinin 100. yılının 12 Mart 2021'de idrak edildiğini söyleyerek "Devletimizin adeta manzum bayrağı olan İstiklal Marşı'nı ve kahraman şairi Mehmet Akif'i başta Meclisimiz olmak üzere milletçe yad ediyoruz. 2021 senesinin aynı zamanda müşterek dil, inanç, kültür, tarih, kader ve her şeyden evvel gönül bağımızın bulunduğu Türk devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarının 30. yılına tesadüf etmesinden de bahtiyarız." diye konuştu.
Türk Cumhuriyetlerinin, Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasıyla bağımsızlıklarını ilan ettiğini, geçen zaman zarfında devletin tesisi ve milli kimlik süreçlerini yüksek bir şuurla ve başarıyla tamamladıklarını dile getiren Şentop, şöyle devam etti:
"Siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda gerçekleştirdikleri reformlarla büyük inkişaf kaydeden ülkeleriniz, güçlü ve istikrarlı bir konumda uluslararası sistem içerisindeki yerlerini almışlardır. Türkiye, Türk Cumhuriyetlerinin tamamının bağımsızlıklarını ilk tanıyan ve bu ülkelerde büyükelçilik açan ilk ülke olmuştur. Türk Cumhuriyetlerinin gerek ikili gerek çok taraflı ilişkilerde, buna ilaveten parlamenter diplomaside bizim için her daim imtiyazlı bir yere sahip olduğu aşikardır. Kardeş ülkelerimizle ikili ilişkilerimizi bütün alanlarda geliştirme, çok taraflı iş birliğimizi genişletme yönünde güçlü bir iradeye sahibiz. Kardeşlerimizin, müreffeh, siyaseten huzurlu ve istikrarlı, uluslararası toplumla bütünleşmiş ülkeler olması dış politikamızın temel taşlarındandır. Türkiye olarak 1990'lı yıllardan itibaren Türk Cumhuriyetlerinin her alanda kapasitelerini artırmalarına destek olmaya çalıştık. Devlet tecrübemizi kardeş ülkelerle paylaşma hususunda gerekli sorumluluğu daima üstlendik. Geçtiğimiz 30 yılda, bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin devlet sistemlerini geliştirmek ve dünyayla bütünleşmek yolunda katettikleri mesafe takdire şayandır. Kardeş ülkelerimizin gösterdiği bu başarıyı takip etmek bizleri mutlu etmektedir."
– "İkili ilişkilerin hukuki zemini son derece sağlam"
Şentop, Türk Cumhuriyetleri ile ikili ilişkilerin hukuki zemininin son derece sağlam olduğunu, ilişkilerin bütün alanlarda kurumsallaşmış iş birliği seviyesinde seyrettiğini ifade etti.
Derin kültürel ve toplumsal bağlardan güç alan çok yönlü ilişkilerin temelini karşılıklı saygı, müşterek fayda ve vizyoner bir yaklaşımın teşkil ettiğini belirten Şentop, şunları kaydetti:
"Sizlerle kurduğumuz yakın iş birliği, küresel ve bölgesel politikalarımızda da makes bulmaktadır. Ülkemizin 'Yeniden Asya' girişiminin ana ekseninde yer alan Orta Asya'nın çevre coğrafyalarla bağlantısallığının güçlendirilmesi, bu manada bizim için büyük önem arz etmektedir. Hazar geçişli Doğu-Batı Orta Koridor Girişimimiz, bölgesel refah ve küresel ticarete katkı vizyonumuzun en somut örneklerinden biridir. Bu girişimimizin, kardeşlerimizle bizi birbirimize daha da yakınlaştırmakla kalmayıp komşu coğrafyaların refah ve istikrarına da katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. Söz konusu girişim ayrıca farklı coğrafyalara beraberce ulaşmak için de kıymetli bir mekanizmadır."
Mustafa Şentop, Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerin pek çok fırsat sunmakla birlikte çeşitli sınamaları da beraberinde getirdiğini söyledi.
Kovid-19 salgınının tüm dünyada olduğu gibi kardeş ülkelerle ilişkiler bakımından zorlu bir dönem olduğuna değinen Şentop, salgın şartlarına rağmen 2020'de, kardeş ülkelerle ilişkilerde ilerleme sağlamayı başardıklarını anlattı.
İkili ticaret rakamlarında ciddi bir düşüş yaşanmamasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Şentop, "Bu süreçte dünyanın hemen her coğrafyasına olduğu gibi Türk Cumhuriyetlerine de salgınla mücadelede desteğimizi ulaştırmaya çalıştık. Ümit ediyorum ki bu badireyi en kısa zamanda atlatacak, sıhhatli bir hayata elbirliğiyle kavuşacağız." dedi.
– "TÜRKPA'nın kurumsal alt yapısının güçlendirilmesini önemsiyoruz"
TÜRKPA'nın, parlamenter düzeyde diyalog, dayanışma ve iş birliğinin esasını teşkil ettiğini belirten Şentop, kuruluşundan bu yana büyük mesafe kateden TÜRKPA'nın, kurumsal alt yapısının güçlendirilmesini, henüz üye olmayan kardeş ülkelerin de bu çatı altında temsil edilmesini önemsediklerini kaydetti. Şentop, "Türk dili konuşan bütün ülkelerin, aynı atanın çocukları olarak bir araya gelmeleri, asamblemizin uluslararası etkinliği ve görünürlüğü açısından tarihi bir dönüm noktası olacaktır. Bu hedef doğrultusunda hepimizin daha çok gayret sarf etmesi bir ihtiyaçtır." diye konuştu.
Türkiye'nin uluslararası toplumun saygın, müreffeh ve istikrarlı bir üyesi olması için bağımsızlığından bu yana kardeş Kırgızistan'ın yanında yer aldığını vurgulayan Şentop, Kırgızistan'da 10 Ocak 2021'de düzenlenen erken Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile Kırgız Cumhuriyeti'nin yönetim sistemine ilişkin halk oylamasını yakinen takip ettiklerini hatırlattı. Şentop, ülkede 11 Nisan 2021'de düzenlenecek yerel seçimler ve halk oylamasının da huzur ve sükunet içinde tamamlanmasını ümit ettiklerini belirterek "Türkiye, Kırgızistan'daki demokratik sürecin kapsayıcılık ve toplumsal mutabakat temelinde neticelendirilmesi yönünde atılacak adımları desteklemeye devam edecektir." dedi.
2020'nin, Yukarı Karabağ ihtilafının çözümü ve Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtarması bakımından tarihi bir dönüm noktası olduğunu dile getiren Şentop, "Kardeşlik hukukumuzun gereği olarak Azerbaycan'a haklı davasında verdiğimiz şartsız destek tüm dünyanın dikkatini çekmiştir. Azerbaycan'la her alanda mükemmel düzeyde seyreden ilişkilerimiz bundan sonra da 'iki devlet, tek millet' anlayışı çerçevesinde devam edecektir." ifadelerini kullandı.
Azerbaycan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk devletin, Osmanlı Devleti olduğunu anımsatan Şentop, şöyle konuştu:
"Azerbaycan, 28 Mayıs 1918'de bağımsızlığını ilan ettikten sonra 4 Haziran 1918'de Osmanlı Devleti ile Batum'da bir anlaşma imzalamıştı. Azerbaycan, iki devlet arasında siyasi, hukuki, ticari ve askeri alanlarda dostane ilişkiler kurulmasını hüküm altına alan bu anlaşmaya dayanarak, her geçen gün artan Ermeni ve Bolşevik tehditlerine karşı, Osmanlı'dan askeri yardım talebinde bulunmuştu. Bu tehditlere karşı Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu, bölgeye derhal yardıma koşmuştu. Türkiye ile Azerbaycan arasında tesis edilen tarihi iş birliği ve kardeşlik hukukunun tüm Türk Cumhuriyetleri için müstesna bir örnek olduğuna inanıyoruz. Orta Asya'daki kardeşlerimizin de bu kanaati paylaştığını bilmek bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Orta Asya ülkeleri için Afganistan'da kalıcı barış ve istikrarın temini de hayati önem taşıyan bir başka meseledir. Türkiye olarak Afganistan'da barışın tesisi için senelerdir sağladığımız katkıya ilaveten, son dönemde Özbekistan ve Türkmenistan'ın bulunduğu girişimlere de destek olmaya devam ediyoruz."
– Bilge Tonyukuk Anıtı'nın dikilişinin 1300'üncü yılı
Meclis Başkanı Şentop, 2021'in aynı zamanda Bilge Tonyukuk Anıtı'nın dikilişinin de 1300'üncü yılı olduğunu belirtti. Orhun Anıtları'nın hülasası sayılabilecek ve Bilge Kağan'ın bizzat yazdığı, "Türk Oğuz Beyleri, millet, işitin, üstte mavi gök çökmese, altta kara yer delinmese senin ilini, töreni kim bozabilir." ifadesindeki seslenişin İstiklal Marşı'nda, "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak." mısrasında vücut bulduğuna dikkati çeken Şentop, şunları kaydetti:
"İstiklal aşkı defalarca sınanan kahraman Türk devletleri, tarihin sayfalarına her seferinde unutulmaz destanlar nakşetmiştir. O destanlardan biri de vatanımızın dört bir yanına şehitlerin kanıyla yazılan İstiklal Marşı'dır. Bu vesileyle İstiklal Harbi'mizin manevi cephesinin yılmaz kahramanı, şair, mütefekkir ve münevver Mehmet Akif'i huzurlarınızda bir kez daha rahmet ve hürmetle yad ediyorum. Mehmet Akif, Türkiye'nin bugün de kararlı takipçisi olduğumuz, büyük kapsayıcı tasavvurunun fiziken de kişileşmiş örneğidir. Mehmet Akif'in annesi Özbekistan kökenli bir Türk ailedendir, Tokat'ta doğmuştur. Akif'in babası ise bugün Kosova sınırları içinde yer alan İpek şehrinde doğmuştur. Mehmet Akif yalnızca kültürel olarak değil, biyolojik olarak da bir büyük Türkiye birikimidir; kardeş ve akraba topluluklarının bir hasılası, bir birleşimidir. İstiklal Marşı'nı yazdıran maddi ve manevi birikim, ruh ve kültür büyük coğrafyamızın tamamını kuşatan mahiyettedir."