İSTANBUL (AA) – Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Başkan Yardımcısı ve Milletvekili Ord. Prof. İsa Habibbeyli, Azerbaycan’ın Türk devletleriyle edebi ve manevi alanda da bağlantıları bulunduğunu belirterek, “Azerbaycan-Türkiye ilişkisi bu sahada da dünyaya bir emsal teşkil edecektir. Bu iki devlet, dünyaya barışın, adaletin, özgürlüğün, dostluğun numunesini gösterdiler.” dedi.
Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği (TBYM) tarafından bu yıl 6’ncısı düzenlenen İstanbul Publishing Fellowship (Uluslararası İstanbul Yayımcı Profesyonel Buluşmaları) başladı.
Etkinliğin ilk oturumunda konuşan Ord. Prof. İsa Habibbeyli, uzun bir süre sonra İstanbul’a gelmenin memnuniyetini yaşadığını dile getirdi.
Azerbaycan ve Türkiye’nin hiçbir günde birbirinden ayrı kalmadığının altını çizen Habibbeyli, “Hatta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in rehberliğiyle zaferle sonuçlanan Karabağ Savaşı’nda da Azerbaycan, başta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye devletinin siyasi, Türk halkının manevi desteğini her gün hissetmiştir.” dedi.
Habibbeyli, programda Azerbaycan’ın odak ülke seçilmesinin Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin bir göstergesi olduğuna dikkati çekerek, “Bu rahmetli Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in beyan ettiği ‘tek millet ve iki devlet’ olmanın tecessümüdür.” değerlendirmesinde bulundu.
Azerbaycan edebiyatının ilk numunelerinin sözlü eserler olan destanlarla başladığını aktaran Habibbeyli, şunları kaydetti.
“7. ve 10. yüzyıllardaki yazılı edebiyat eserleri Orhun ve Yenisey abideleri bizim ortak edebi abidelerimizdir. William Shakespeare, Avrupa Rönesansı için hangi mevkiye sahipse Türk-İslam dünyası için de büyük Azerbaycan şairi Nizami Gencevi, aynı misyonu üstlenmiştir. Nizami Gencevi, 12. yüzyılda Azerbaycan’ın Ömer Hayyam’ı gibi şöhret kazanmıştır. 13. ve 16. yüzyılda Azerbaycan edebiyatı anadilde varlığını sürdürmüştür. Ortak edebiyatımızın zirvesini temsil eden Fuzuli, şairliğin en büyük lirik divanını meydana çıkarmıştır. 17. ve 18. yüzyılda ise erken realizm devrine dönmüştür. Edebiyatta artık Leylalar, Mecnunlar kalmamış, Azerbaycan coğrafyasının güzellikleri anlatılmaya başlanmıştır. 19. yüzyıl Azerbaycan için maarifçilik devridir, maarifçi realizm edebi akımı kurulmuştur. 20. yüzyılda da tüm dünyada olduğu gibi Azerbaycan’da da romantizm edebiyatının örnekleri verildi. Bu devirde satirik ve mizah edebiyatı ortaya çıktı. Türk-İslam coğrafyasında Üzeyir Hacıbeyli’nin Leyla ile Mecnun operası da büyük hadiselerden biriydi. Sovyetler döneminde elbette Sovyet ideolojisi çerçeve oluşturdu. Sovyet devrinde de edebiyatçılarımız Azerbaycan halkına hizmet eden mükemmel eserler yazarak, halkın milli manevi ruhunun korunmasını sağladılar.”
Habibbeyli, Azerbaycan edebiyatının bugün dünyanın tanınan ve bilinen dillerinin hepsine tercüme edildiğine işaret ederek, “Dünyanın bütün dillerin edebiyatı da Azerbaycan diline tercüme edilmiştir. Azerbaycan’da okunur, satılır, öğrenilir ve tatbik edilir. Azerbaycan edebiyatı büyük köprüler üzerinde devletinin açtığı yeni imkanlarla milli değerleri halkına yansıtıyor. Azerbaycan edebiyatı daima Türk halklarının edebiyatıyla faaliyet içindedir. Azerbaycan’ın diğer Türk devletleriyle bütün sahalarda olduğu gibi edebi ve manevi alanda da bağlantıları vardır. Azerbaycan-Türkiye ilişkisi bu sahada da dünyaya bir emsal teşkil edecektir. Bu iki devlet, dünyaya barışın, adaletin, özgürlüğün, dostluğun numunesini gösterdiler. Bu sempozyum aynı zamanda dünyaya Türk medeniyetinin insana verdiği değeri de gösterecektir.” şeklinde konuştu.