Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

Uzmanından “koronavirüs mutasyonu” değerlendirmesi86 defa okundu

kategorisinde, 24 Ara 2020 - 17:06 tarihinde yayınlandı
Uzmanından “koronavirüs mutasyonu” değerlendirmesi

BURSA (AA) – Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Barbaros Oral, koronavirüse ilişkin son açıklanan mutasyon ve bundan sonra saptanacak küçük mutasyonların, mevcut aşıların ve antikor temelli tedavilerin etkinliğini olumsuz yönde etkilemesini beklemediklerini ifade etti.

Oral, yaptığı yazılı açıklamada, virüslerin çoğalabilmek için enfekte ettikleri kişilerin hücrelerini kullandıklarını aktardı.

Virüslerin, soylarını idame ettirebilmek ve kendilerine yeni yaşam alanları oluşturabilmek için bağışıklık sisteminden kaçmaya veya daha bulaştırıcı özellik kazanmaya yönelik kaçış mekanizmaları geliştirmeye eğilimli olduğunu belirten Oral, "Bu mekanizmalardan biri de genetik kodlarını değiştirmeleri yani kaçış mutasyonlarını oluşturmalarıdır. Bu mutasyonlar sonucu virüsler antikorlar gibi bağışıklık sistemi bileşenleri tarafından tanınmayacak yeni dış proteinleri sergileyebilir ya da hastalık kliniğinin ağırlığını etkileyecek yönde bazı proteinlerini değişikliğe uğratabilir. Kovid-19'dan sorumlu SARS-CoV-2 virüsünün de 2020 yılının ocak ayından bu yana yaklaşık ayda bir kez mutasyona uğradığı gözlenmektedir. Bu diğer tüm koronavirüslere benzerlik gösteren ve beklenen bir mutasyon hızıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Oral şunları kaydetti:

"Gerek enfeksiyonun geçirilmesi, gerekse aşılanma sonucu geliştirilen antikorlar ve bağışıklık sistemi hücreleri poliklonal dediğimiz virüsün sadece bir parçasını değil birçok farklı kısımlarını tanıma özelliğine sahip çeşitlilikte üretilir. Yani bir bölgede oluşan mutasyona bağlı değişiklik olsa da diğer kısımlara karşı gelişen bağışıklık yanıtının enstrümanları etkinliklerini sürdürmektedir. Aşıların ve antikor transferi temelli tedavi (konvelesan plazma tedavisi gibi) yaklaşımlarını tamamen etkisiz hale gelmesi için çok fazla sayıda mutasyonun meydana gelmesi gerekir. Yani büyük bir antijenik sürüklenmenin söz konusu olması gerekir ki bu durumda artık SARS-CoV-2 değil SARS-CoV-3 salgınından söz etmek gerekir."

Virüsün mutasyonlarının izlenmesi, epidemiyolojik (salgın hastalıklara ilişkin tıp alanı) ve klinik verilerin bilim insanlarıyla gerçek zamanlı ve doğru olarak paylaşılarak daha sağlıklı değerlendirmelerin yapılmasının etkin önlemler alınması adına kaçınılmaz olduğunu vurgulayan Oral, "Sonuç olarak, bu son açıklanan mutasyon ve bundan sonra saptanacak küçük mutasyonların mevcut aşıların ve antikor temelli tedavilerin etkinliğini olumsuz yönde etkilemesini beklemiyoruz. Ayrıca, koronavirüsler çok hızlı mutasyona uğramadıkları için antijenik sürüklenmeye (yani virüs yapısında köklü bir değişikliğe) sebep olacak mutasyon gelişene kadar birkaç yıl geçeceği ve bu dönemde aşıların etkin olarak kullanılarak salgının kontrol edilebileceği öngörülmektedir." ifadesini kullandı.

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ