Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--
Son Dakika Haberler

Oğluna şifa bulmak için başladığı manda yetiştiriciliğinde girişimci oldu56 defa okundu

kategorisinde, 06 Eyl 2020 - 16:41 tarihinde yayınlandı
Oğluna şifa bulmak için başladığı manda yetiştiriciliğinde girişimci oldu

İSTANBUL (AA) – MERVE YILDIRIM – Manda sütünün,
oğlunun bronşit hastalığına iyi geleceği tavsiyesi üzerine 9 yıl
önce bir manda ile yetiştiriciliğe başlayan Aysun Subaşı,
Silivri’nin Büyükkılıçlı köyünde kurduğu manda çiftliğinde ürettiği
yöresel ürünlerle tüm kadınlara ilham veren bir girişimcilik
örneği sergiliyor.

Silivrili çiftçi bir ailenin kızı olan 39 yaşındaki Aysun Subaşı,
evlendikten sonra kazandığı işletme bölümünden mezun
olduktan sonra 6 yıl muhasebecilik yaptı. Bu dönemde dünyaya
gelen oğlunun bronşit hastalığı nedeniyle profesyonel iş
hayatını yarıda bırakarak köyüne yerleşen Subaşı, köyde tarım
ve hayvancılıkla uğraşmaya karar verdikten sonra Laborant ve
Veteriner Sağlık Bölümünü de okuyarak veteriner teknikeri oldu.

İstanbul Damızlık Manda Yetiştiricileri Birliğinin açtığı Süt
Okulu’nda sütün içeriği ve faydaları hakkında eğitim alan
Subaşı, bir doktorun oğlunun rahatsızlığına manda sütünün iyi
geleceğini tavsiye etmesi üzerine köyüne 60 yıl sonra ilk
mandayı getirdi.

Manda sütü içen oğlunun yıllar içinde sağlığına kavuştuğunu gözlemleyen Subaşı, bir taraftan da yetiştirdiği manda sayısını da artırarak manda sütünden yöresel ürünler üretmeye başladı.

Zamanla çiftliğini büyüten Subaşı, bugün köyünde manda sütü,
yoğurdu, kaymağı, peyniri, sucuğu ve etinin yanı sıra
geleneksel yöntemlerle mozzarella peyniri ayrıca erişte,
tarhana, köy yumurtası, köy tavuğu, marmelat, biber, domates
gibi ürünler üretiyor.

Subaşı, veteriner teknikeri olduğu için her birine farklı
isimler koyduğu, adeta evlatları gibi gördüğü mandalarının her
türlü sağlık sorunuyla da bizzat kendisi ilgileniyor.

Son 11 yılını köy hayatına adayarak yörede mandacılık ve
manda ürünleri konusunda bilinirliğin artmasını sağlayan Subaşı, yöresel ürün
üretmek isteyen kadınlara da ilham kaynağı oluyor.

– Bir manda ile başladı, şimdi 70 baş sürüsü var

Ürünleri “Aysun Ablanın Çiftliği” adıyla bir markaya dönüşen
Aysun Subaşı, girişimcilik hikayesini, AA muhabirine şöyle
anlattı:

“Eskiden yaptığım iş masa başındaydı, rahattı, gölgedeydi ama
ben mutlu değildim. Çünkü biz köyde büyümeye alıştık. Köyün
kokusunu alarak yaşamak başka. Kapalı apartmanda yaşamak
bana göre değildi. Şanslı hissediyorum kendimi yani iyi ki
yerleşmişim diyorum köye. Daha önceki iş hayatımda bedenen
yorulmuyordum belki ama ruhen yoruluyorsun. Yani o kalabalık,
stres burada yok.
Manda yetiştirmeye oğlumun hastalığı vesile oldu hani her
şerde bir hayır vardır derler ya manda sütünün ciğer hastalığına
iyi geldiğini söyledi tanıdığımız bir doktor. Biz de manda sütü
almaya uzak bir köye gidiyorduk. Eşime, ‘İnek bakıyoruz manda
da bakarız’ dedim. İlk başlarda bayağı bir zorlandık çünkü manda
insan seçiyor, sevmediği hareketlerden kaçınmamız gerekiyor.
Biz de duygusal bir hayvan olduğu için ona göre yaşamayı
öğrendik. Manda sağımını herkes elle yapıyordu biz makinaya
alıştırdık. Bir manda ile başladık, şimdi 70 baş sürümüz var. Oğlumuz
da 9 yıldır hiç ilaç kullanmadan yaşıyor ve endüstriyel hiçbir
gıda tüketmiyor. Her şeyden önce bunun mutluluğunu
yaşıyorum.”

Manda yetiştiriciliğine ilk önce köy içinde babadan kalma
ahırlarda başladıklarını, ardından sayıları artınca meraya yakın
ormanlık alanda ücra bir köşeye çekildiklerini belirten Subaşı,
“Hayvanın refahı olsun bizim olmasa da olur dedik. Sonuçta
saygı duyulması gerekiyor. Onlar bizim için üretiyor. Biz de
buraya yerleştik ama hiç kolay olmadı. Hayvanlarımıza yer
bulmak için çadırda bile kaldık eşimle. Burası bomboş bir
araziydi, elektrik yok, yol yok, su yok, güneş enerjisi yoktu
hepsini yaptırdık. Şimdi kendi enerjimizi kendimiz üretiyoruz,
çok şükür temiz suyumuz var yolumuzu da belediye başkanımız
yardımcı oldu yaptık. Gelip gidiyoruz durmadan büyüyen bir aile
olduk burada, sürümüz genişliyor mutluyuz.” diye konuştu.

Birliğin açtığı Türkiye’nin ilk süt okulunda sütün nasıl işleneceğini
öğrendiğini anlatan Subaşı, “Manda sütü çok hassas bir süt. O
kadar güzel mamuller çıkıyor ki insanlar bunu bilmiyor. Bunu
duyurmaya çalıştık. Geçmişte babaanne usulü yapılan tariflerle,
yöntemlerle sütü işlemeyi öğrendim ve hepsinin belgesini aldım.
Endüstriyel değil de ev tipi üretim ve marjinal faaliyet belgesi
aldım. Şu an sütümüzden kaymak, manda yoğurdu, manda
peyniri, mozzarella ve burrata peynirleri, toz peynir üretimi
yapıyorum.” dedi.

Manda sütünün çok sağlıklı olduğunu, ciğer hastalıklarına iyi
geldiğini aktaran Subaşı, “Manda sütünde A ve C vitaminleri
var. Bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor yani Allah’ın bize
bahşettiği şifa kaynağı aslında mandalar.” şeklinde konuştu.

Toplumun hem bilinçli hem de doğallığı bozmadan yapılan
ürünlere ihtiyacı olduğunu dile getiren Subaşı, sözlerine şöyle
devam etti:

“Manda sütünden değişik denemelerimiz var. Ayrıca inek, keçi
ve koyun da bakıyorum. Yumurta ve köy tavuğu üretiyoruz.
Hayvanlarımızın yemini de ben üretiyorum. Günümüzde daha
çok verim almak için ziraat ilacı kullanılıyor biz de onlardan uzak kalalım diye buradayız. Doğalı yakalamamız için biraz zahmet çekmemiz
gerekiyor.”

Ürünlerini hazırlarken köydeki kadınlara da istihdam yarattığına
değinen Subaşı, “Paraya ihtiyacı olan kadınlarımız var, onlara
bir ön ayak olmak istiyorum.” dedi.

Subaşı, en çok talebin manda kaymağı, yoğurduğu, peyniri ve
sütüne olduğunu söyledi.. En büyük yardımcılarının eşi ile oğlu olduğunu belirten Subaşı,
“Oğlum üniversitede okuyor. Yaz dönemlerinde bana yardımcı
oluyor. Eşim de hayallerimi gerçekleştirmem için kendi
mesleğini bıraktı, bana yardım ediyor.” diye konuştu.

Eşinin ve devletin desteği sayesinde bir kadın girişimci olarak
zorlanmadığını ifade eden Subaşı, “Kadın girişimcilere birçok
destek sağlanıyor. Ancak biz İstanbul’da çiftçilik yaptığımız için
bu destekten yararlanamıyoruz.” dedi.

Hayvancılığın gelişmesini, gençlerin de bu işlere destek
vermesini istediğini dile getiren Subaşı, “İthalat değil de
ihracat yapalım istiyorum. Benim hedefim de o. Mesela
geleneksel yöntemlerle mozzarella İtalya'da üretiliyor ama
manda bizde daha çok var. Neden biz üretmeyelim
mozzarellayı?” dedi.

– “Köylerde insanların bağışıklık sistemi daha güçlü”

Pandemi başladığında herkesin evine kapandığını, üretmek
zorunda oldukları için doğanın içinde yaşamaya devam
ettiklerini belirten Subaşı, “Mesela bayramda sokağa çıkma
yasağı vardı biz bostan kazdık. Her gün hayvanlarımıza gidip
geldik. Hani biz, salgın oldu mu olmadı mı anlamadık. Yediğimiz
doğal, içtiğimiz doğal. Bağışıklık sistemimiz de güçlü oluyor.
Şehirlerde hastaneler dolu. Köylerde hiçbir hastalık çıkmıyor
çünkü köylerde insanların bağışıklık sistemi daha güçlü, hava
temiz, yediğin ürünler temiz. Tabii ki doğada yaşamak zor. Köy
yerinde erken kalkmak zorundasın, gıdanı kendin üretmek
zorundasın, hayvan bakıyorsun ama çocuklarımızın ve
geleceğimizin sağlığı için bir şeyler yapmalıyız.” değerlendirmesinde bulundu.

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ