İSTANBUL (AA) – TRT ile iletişim fakülteleri arasında ortak bir zemin oluşturmak amacıyla 2016 yılında başlatılan ve eğitim-öğretim dönemlerinde her ay farklı bir şehirdeki üniversitede düzenlenen TRT Akademi Söyleşileri, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle isim değiştirerek dijital ortama taşındı.
TRT Akademi Müdürü Ekrem Özdemir'in moderatörlüğünde gerçekleştirilen ve TRT Akademi Instagram hesabından canlı yayınlanan "Çevrimiçi" programının ilk konuğu yazar Alev Alatlı oldu.
"Pandemi sonrası bizi nasıl bir gelecek bekliyor?", "Dünyaya dayatılan yeni normal kavramı gerçeği yansıtıyor mu?" gibi sorulara cevap aranan "Gerçeklik Kontrolü" başlıklı söyleşide, Alatlı, bu süreçte yapılacak en güzel şeyin uzmanları dinlemek olduğunu söyledi.
– "Türkiye iyi bir sınav verdi"
Alatlı, Türkiye'nin iyi bir sınav verdiğine dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Gelişmişlik endekslerinin en önemli kalemlerinden biri gerçekten de acil servislerin bir kol boyu yakın olmasıdır. Bu ortaya çıkıyor. Avrupa ülkelerinin çoğunda bu söz konusu değil ve vatandaşlarının böyle bir alışkanlığı yok. Alışkanlıkları zaman içinde hakikaten törpülenmiş. Bizimkilerin 'Neyim var?' diye hastaneye gidiyor olmaları teşhiste çok önemli rol oynamış. Bir diğeri de hazırlıklı olmamız. Ciddi bir hazırlık dönemi geçirmişiz ve dolayısıyla şaşırıp kalmamışız. Hepsi bir araya gelince Türkiye Cumhuriyeti tarihinin parlak noktalarından biri, bu salgınla mücadele şeklimiz, bu da insanı mutlu ediyor tabii."
"Hafiza-i beşer nisyan ile malüldür" sözünü hatırlatan Alatlı, şunları kaydetti:
"Bu veya herhangi bir başka salgının beşerin hayatta böyle zannedildiği gibi büyük değişiklikler yapacağına inananlardan değilim. Bundan çok daha ağır salgınlar geçirmiştir dünya. Çok yakında AIDS (HIV) vardı mesela. Salgın şeklinde değilse bile çok ağır trajedilerin yaşandığı bir dünya burası. Bence bu unutulacak, tuhaf zamanlardı gibi hatırlanacak. Ama sarsıcı ve kalıcı değişikliğin olacağına şahsen ihtimal vermiyorum. Gerçeklik kontrolünü bana tamamen her şey değişecek demiyor. 'Niye değişsin' diye sormayı öğrenmek lazım."
– "Yavrucuğum siz de mi amasınız?"
Alev Alatlı, salgınla mücadelede evde kalmanın önemine de değinerek, şöyle devam etti:
"Cemil Meriç'in bir hikayesini anlatayım. Cemil Bey malumunuz, uzun yıllar ama idi. 'Kitapların tuğlaya döndüğü gün kızım' diye bana anlatırdı. Okuyamadığı için kitaplar tuğlaya dönüşmüştü. Bir gün yine onlardayım, misafir birileri de var. Genç bir delikanlı, 'Çok canım sıkılıyor hocam.' dedi. Cemil Bey'in bütün naifliğiyle dönüp, 'Yavrucuğum siz de mi amasınız?' demesini hatırlıyorum. Eğer 50 gün tefekkür edemiyorsan kendine bir bakman lazım. Kaldı ki bu kadar yalnız değiliz, biz zaten kalabalık aileler halindeyiz. İnsan abartmamalı, Yedikule Zindanları'nda oturmuyoruz. Hasta olmamak ve başkalarını da hasta etmemek için kendimizi bir parça geriye çektik."
Bu süreçte evde kalmayı, bir şeylerden feragat ederek daha iyiye ulaşma adına iktisadi bir terim olan "fırsat maliyeti" olarak açıkladığını ifade eden Alatlı, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Eline geçmiş bir süreçtir bu, tabii ki kullanacaksın. Kullanmayan derdine yansın. Toplum olarak abartmaya, trajediler yaratmaya bayılıyoruz. Çocukluk hastalığı gibi bu, bir büyüsek artık. İnternetteki bilgilerin büyük bir oranı doğrulanmıyor. Öyle şeylere rastlıyorum ki internette ne İngilizcesi doğru, ne bilgi doğru, yanlış üstüne yanlış dolu. Eğer iyi bildiğiniz sahada internete bakarsanız, ne kadar çok yanlış olduğunu görürsünüz."
Alev Alatlı, küresel salgının kapitalizmi bitireceği iddialarına inanmadığını belirterek, kapitalizmin tahtının sallanabilmesinin tek yolunun tüketicinin tüketmekten vazgeçmesi olduğunu söyledi.